İNSAN SUSARAK SEVER Mİ?
- Sen benim en suskun yanımsın. dedi bana bir gün. Nasıl da tuhaf bir mutluluk sardı içimi. Tarifi imkânsız hisler vardır, izahı zor… Tanıma gelmeyen ama bir dünya anlam taşıyan…
Gözleri doldu bunu söylerken. Nasıl da susarak seviyor ve nasıl da sabredebiliyor buna. İnsan kalp taşıyor ve bu suskunluk da kalbe eminim çok ağır bir yük olarak biniyor. O, bu yükü seve seve taşıyabiliyorsa yüreğinde ben de o cana kurban olmaz mıyım?
İnsan böylesine taşa taşa sevebilir mi birisini?
Tıka basa dolu olduğumu gördüm onun bu susuşunda.
Hani şöyle bir kopuverse inan dağ gibi gelir üstüme.
İnsan susarak sever mi?
Sever illaki.
Yana yakıla sever, düşe kalka, ite kalka…
En zoru da bu olsa gerek sevmenin.
Sana bakıyor ama söyleyemiyor dudağında takılı kalan sevmeyi.
Seni duyuyor ama sana seslenemiyor.
Bir dokunumluk mesafede ama dokunamıyor.
- Bazen susarak da sever insan. Öylesine süslü kelimelere ve cafcaflı cümlelere gerek duymadan… Ama derinden ve içten… Bazen kulağını dayarsın toprağa, sesi gelir yer altı nehirlerinin. Şırıl şırıl akar ama göremezsin. Sadece duyarsın suyun sesini. İşte sana içten içe akan yer altı nehriyim ve içten içe kaynayan yanardağım. Sana bunu söylemesem bile sen o suyun sesinden ve o yanardağın ateşinden anlarsın hislerimi. Nasıl da coşkun olduğumu sana ve nasıl da yangın…
İşte içinde sakladığı her şey var bu susuşta.
Özlem deseniz okyanus misali.
Sevgi deseniz gökteki yıldız sayısınca.
- Bir kalp ağrısı gibi mi? dedim. “Titreyen alev gibi mi yoksa?”
Yine en güzel susuşunu gösterdi bana.
Hiç böylesine sessiz sevilmemiştim.
Hissettim bunu.
Göğe baktı.
Sonra gözlerime baktı.
Yüreğime ılık bir şeyler aktı onun gözlerinden sanki.
Bazen susarak da insan hisseder sevildiğini.
Önemsendiğini görür.
Sarıldığını sımsıkı…
- Rabbim öleceksem tam da bu anda ölmeliyim. dedim kendi kendime. Mutlu olduğumu hissettiğim nadir anların birinde…
- Çok sustum sana, bu çok susamak gibi bir şey. Kavrulmak gibi, çatlamak… Ama bilmen gereken şu ki muhteşem duygular besliyorum sana karşı. Belki de bunları ifade edecek kelimem yok. Sebebi bu olabilir suskunluğumun.
Sen sus dedim bana, susa…
Öyle ya da böyle…
Eksik olma benden, çünkü ben o kadar çoğum ki sana.
O kadar yoğunum ki!
Düşsen içimdeki aşk denizine boğulursun.
Kapılsan içimdeki sen rüzgârına uçarsın.
Değsen bendeki sen ateşine kül olursun.
Sen sus bana ama severek sus!
Hissederek beni…