- 598 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Başlık Ölen bir eczacınınnotlarından. Hikayesi 1982 ? Digor. Olmayan eczaneye atanan eczacının acıklı ölümü ve düşündürdükleri...Nokta!!
Meslek anılarından
Ölen bir
Eczacının notlarından
1982/Digor
Zemheri. Kışın en yiğit, en aman vermez günlerinden
Her taraf kar ve don. Digor çayı buza kesmiş. Kuşlar
Görünürde tek kuş yok.Siyaçlerde korunaklarına sinmiş
Olmalılar. Hastane yolundabircanlılık vargelenler, gidenler…
“ Hayırdır inşallah sabah sabah…”
Biz bunun yorumundayken kapımızın zili öttü. Gelen
bekçiHasandı. Yüzü buz gibiydi.Dahaben sormadan
“Eczacı…!” dedi gerisinigetire medi. Ağlamaklıydı.
Anlamıştık. Zaten beklenensondu bu haber.
Çünkü eczacı arkadaş iki ay önce buraya atanmıştı. Bekardı.
Alkol düşkünüydü… Hastane lojmanında kalıyordu. Yatak yok.
Soba yok… Tam takır… “Yer demir gök bakır..”
Perişandı, garibim perişandı, sersefildi… kaderine değil
Ölümüne terk edilmişti… Evet ölümüne… Evetacı ama ölüm
onun için kurtuluştu Bunları düşüne düşüne, kendi kendime
muhakemesini yapa yapa Digor Sağlık Ocağı ve Hastanesine
varmışım… Savcı bey, Kaymakam Bey vs. toplanmışlardı.
Ayaz ama güneşli bir gündü… Yakınlarına bildirilmiş…
Beklemedeyiz. Öylen saatleriydi gelenleri oldu… Ne onlara,
Başta Kaymakamlıkolmk üzere baş sağlığında bulunmadım…
Onlar nasıl yakınlarıydı… Rahmetliği bildikleri bu haliyle
Baş başa bırakmışlardı… O nasıl MülkiAmirlikti ki… gözönünde
olan peşiranhaliyle başbaşa bırakmışlardı…O nasıl kurum
yetkilileriydi ki kendisinehayrı olmadığı belli olan zaten sırf bu
yüzden buraya sürgün etmişlerdi… Hepsine yazıklar olsun diyorum
içimden…
Helekalan ü beş parça eşyası arasında bulunanelle yazılmış notlarını
Anılarını, dert ve sorunların okurken gözlerim yaşarıyor…
Hele Nilüfer dediği kim ise, neyi ise… ki satırlarından yavuklusu olduğu
anlaşılan Nilüferine yazdığı umtsuz aşk, kendisini suçlu hakir gören
dizeleri okurken ağlamaktan kendimialammamışım…
Biz yetkililerden isteği yani vasiyeti kimsesizler mezarında toprağa
verilmekti…
2004/ Cide
PTT. Yeni atanan Müdürün ziyaretindeyim. Rutin hoş beş çay kahveden
sonra kimsin, nerden geldiniz gibi konular konuşulurkenMüdür Bey Eskişehirli
olduğunu söyleyince
“ Mihallikçi”den misiniz!.. deyince adamcağız hayretle
“nereden bildiniz!” dedi haklı olarak…
Yukarıdaki anı olayı anlattım. Mendilini çıkardı, gözlüğünü ve gözlerini sildi…
“ Biliyorum dedi biliyorum… Tanıdığımdı. Bildiğimdi… Söylediğiniz gibi ne
kurumu sahip çıktı… koca devletin onun tedavisine rehibilitesine gücü mü yetmiyordu…
Ailesi öyle… gittiği yer öyle… hepimiz hepimiz sorumluyuz” dedi…
Nilüferi sordum… Vardı, elbet vardı… ama kendine güvenini yitirmişti… dedi.
Gözlerimizi siliyorduk… İkikinci kahveler söylendi…
Bu da işte böylesi bir anı, yaşanmış acı bir gerçek…