aşk kuşu
Günün birinde bolluğun hüküm sürdüğü Sevda diyarında Kuşçu isminde bir adam yaşarmış. Kuşçu çok özel kuşlar yetiştirirmiş. Bu kuşları alan her kimse bir anda verene âşık olurmuş. Öyle ki kadınların çoğu aşık, erkeklerin çoğu bu marifeti öğrenebilmek için kul köle ölmüş Kuşçu’ya. Kuşların her biri öyle yetenekli, öyle güzel sesli, öyle güzel tüylüymüş ki; tüm kadınlar sadece ona âşık olduğunu sanırmış. Kadınların aklından tek düşünce geçermiş: Ben kuşçuya aşığım o da yalnız bana âşık. Hâlbuki kadınlar büyük bir rüyada olduklarını fark edemezmiş.
Kuşçu her zaman yanında bir saat taşırmış. Saat her yirmi saatte bir haber verirmiş. Saatin sesini her duyduğunda birlikte olduğu kadın yanından ayrılırmış. Kadınlar çaresiz aşklarıyla beklerlermiş Kuşçunun ona geri dönmesini. Ona verdiği kuşla bir başlarına kalırlarmış. Ne zaman kuşu özgür bırakırlarsa anca o zaman bu tek taraflı sevdadan kurtulurlarmış. Ancak hiçbir kadının buna mecali olmazmış.
Bir gün dillere destan güzellikte bir kadınla karşılaşmış kuşçu. Bu diyardan olmayan güzel aklını başından alıvermiş. Hemen en eğitimli en güzel görünen kuşuyla birlikte bu yabancı kadının yanına gitmiş.
‘Siz güzel bayan, öyle güzelsiniz ki kuşum size hayran kaldı. Ne olur onu size hediye etmeme izin verin.’ Kadın gülümseyerek kabul etmiş. Ancak kuştan zerre etkilenmemiş. Kuşçunun arkasını dönmesiyle kuşu özgür bırakmış. Kuşçu ilk kez karşılaştığı bu durum karşısında hem hırslanmış hem şaşırmış.
Ertesi gün Kuşçu bir kuşunu daha güzel kadına doğru uçurmuş. Kadın etkilenmeyi bırak fark etmemiş bile. Kuşçu daha da hırslanmış. Dünyanın dört bir yanından getirttiği en yeni en güzel kuşları eğitmiş. Eğitmiş eğitmesine de ne fayda? Kuşçu sadece o aklını başından alan güzel kadınla ilgilenmeye başlamış zamanla. Diğer kadınları unutuvermiş.
Yabancı kadının kuşçunun yoğun ilgisinden etkilenmemesinin bir sebebi varmış. Yoksa hangi kadın karşı koyabilirdi ki kuşçuya? Daha önce Kuşçu’dan daha civan, daha maharetli bir adama rastlamış yolu. O da tıpkı kuşçu gibi herkese gül dağıtırmış. Yabancı kadın gülcüden o kadar etkilenmiş ki gül kurusa da atamamış onu. Yıllar sonra atınca etrafına duvar örmeye başlamış. işte kuşçunun aşk kuşları da o duvarlara tek tek çarpıp düşüyormuş. Ancak kadın fark etmiş ki duvarları tek tek kırılıyormuş. Tekrar aynı şeyleri yaşamaktan ölesiye korkmuş ve düşünmeye başlamış: eğer Kuşçuya daha fazla karşı koyarsam aşk kuşlarının etkisinden uzun süre çıkamayacağım. Öyleyse bir şeyler yapmam gerekir. Duvarlarımın hepsi yıkılmadan kuşlarından birisini kabul edeyim. Onun aşkı sönünce ben de salıveririm kuşu…
Kuşçu maharetinden övüne övüne kadına gitmiş. Kadının aşk kuşuna gözü gibi baktığını görünce böbürlenmiş. Kurmuş saatini. Kadının yanında vakit su gibi hızlı akıyormuş. İlk yirmi saatin dolmasına saniyeler kala Kuşçu saati sıfırlayıvermiş. Birkaç saat daha yanında kalmam da ne sakınca olabilir ki di-ye düşünmüş. Kuşçu nasıl geçtiğini anlamadan bir yirmi saati daha devirmişler kuşçu saati tekrar ertelemiş. Doyamayan kuşçu üçüncü kez tekrar ertelemiş. Derken tam yirmi gün dolmuş. Kuşçu artık kadından sıkılmış ve onu terk etmeye karar vermiş. Tıpkı düğer kadınlar gibi aşkından yanacağını düşünerek…
Kuşçu yeni diyarlardan yeni kuşlar getirmiş. Başlamış hepsini eğitmeye. İlk kuşun eğitimi tamamlandığında aşk kuşunu uçurmuş bir kadına doğru. Kadının yanında yirmi saati devirince ayrılmış yanından. Ardından bir kadına daha kuşu uçurmuş. Bu sefer saat haber vermeden ayrılıvermiş yanından. Sıkılmış kadından. Bir yeni kuş, bir yeni kadın, daha da az bir vakit. Böyle sürekli devam etmiş. En sonunda fark etmiş ki o yabancı kadına özlem duyuyor.
Kadının onun aşk kuşunu azat ettiğinden habersiz, nasılsa benim aşkımdan yanıyor diye düşünerek evinin yolunu tutmuş. Eve gittiğinde pencerede kadına en son uçurduğu kuşu görmüş. Hem üzgün hem de şaşkınmış bu sefer Kuşçu.
Başlamış diyarları aramaya, en güzel kuşu bulabilmek için. En güzel kuşu o kadını düşünerek eğitebilmek için… Aylarını feda etmiş bu uğurda. Aklında geçirdikleri yirmi gün, kalbinde aşkın yangını. En sonunda en güzel şakıyan, en güzel tüylere sahip, en hülyalı bakışlara sahip kuşu bakanların dahi âşık olacağı şekilde eğitmiş. Gezgin kadını bulabilmek için tekrar başlamış diyarları dolaşmaya.
Seneler sonra kadını bulabilmiş anca. Kadın gözüne bir farklı görünmüş uzaktan fakat aldırmamış. Kadının bakışları değişmiş, gülüşü, göz kırpması… Aldırmamış adam. Sevdiği kadın karşısındaymış Kuşçu’nun. İnsanların duyup duyabilecekleri en güzel şiir ve görüp görebilecekleri en güzel kuşla çıkmış kadının karşısına. Gözleri aşkla bakıyormuş kadının. Baktığı kişi kuşçu değilmiş ama. Kadındaki farklılık bu yüzdenmiş. Adam uzun bir süre fark etmemiş bunu. Kabullendiğindeyse deli diye anılmaya başlanmış. Aşk kuşuyla bir başına.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.