- 416 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tercih
.Yaşam süresi içersinde kişi genel olarak tercihlerini kendi yapar ve kararlar alır.
Seçimleri ile yaşam şartlarını ve şeklini belirler.
Ancak...
Aileni,ülkeni, cinsiyetini, seçme şansın tercih etme imkanın yoktur. Dil ve dini dogdugun ülke büyüdüğün aile belirler. Buradan yola çıkarsak din seçimi kesinlikle kişinin tercihi degil, mecburiyetidir.
Hangi dinden anne baba’dan doğmuşsan o din mensubu olarak yetiştirilir ve yerleştirildiğinde yetiştirmeye çalışır.
Din kültür gibidir. Aile ve toplum öğretisi
çok etkilenmedikçe ve araştırmadıkça başka bir dini seçmek ve geçmek aldığın alıştığın kültürü yok saymak belkide aileni kendini yoksaymak bildigin ögrendigin doğruları hiçe saymak gibidir..,
Değiştirmek ve değişim her zaman dinde
Karar alması çok zor ,kabullenmesi kolay olmayan süreçtir. Sonra başka bir dini tercih edip seçmekle birlikte uyum süreci kabullenme safhalarinda ibadet şekli tüm ögretilenin unutulmasını gerektirebilir. Fakat tüm dinlerin insanlar için olduğu aynı temel konularda insanları uyardığını ve dogru yolu insanlara göstermek için yollandığını bilsekte din savaşlarının olduğu bir dünyada dinin toplum içersindeki önemini yok sayamayız.
Bu nedenlerdir ki hiç bir din doğumdan itibaren kültür gibi öğretildiği ve öğrenildiğini düşünürsek ilerlemez yada ben dinimi çok iyi biliyorum mantığı ile araştırılmaya gerek duyulmaz. Bunun sonuçları ise din istismarı ve din savaşları olarak tarihin sayfalarına ardında büyük acılar bırakarak düşer. Ne yazik ki tüm gelen kutsal veya insanlarin kendi oluşturmaya çalıştığı farklı inanışlar çıkar için insanlar tarafından kullanılmaya inananları kullanmaya çalışmışlardır.
Dinler dogarken alınan bir emanet degil
Araştırılması yenide okunup anlanması uygulama ile hayata geçirilmesi yaşarken izlenilmesi gereken ışık.
Yaşamı emanet olan insanların hak ve adaletle bu dünyada tamamlama yoludur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.