4
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1345
Okunma
14 ŞUBAT DEDİĞİMİZ
Ağlayarak başladığımız yaşama sevgiyle dokunan insanoğluyuz biz. Her gülüşüne anlamlar yüklenen ilk sözcüklerimizin "aaaa anne dedi, baba dedi, dede dedi" gibi bizim hiç bilmediğimiz sözcükleri alkışlanan varlıklarız.
Bu sözcüler aslında insanları sevgiye götüren ilk adımlardır. Düşsek de, tökezlesek de bizi biz yapan gerçek; bu nedenle sevgi denen duyguda şekillenip büyür. Dünyamız genişledikçe o da kendince anlamlar yüklenir. Bazen bir arkadaşta, bazen bir dostta, annede, babada, çiçekte, böcekte bir başka derinlik kazanan duygu olur.
Milyonlarca canlı cansız varlıkla paylaştığımız bu evrende, yürekten beyne uzanarak bağlanarak içselleştirdiğimiz bu duygu, bizi biz eden en güzel hediyesidir Mevla’mızın bize. Bir derin nefesle başlayan ve biten yaşam denilen süreçte görüp yaşadıklarımız, duygularımızın da temel yönelimlerinin ortaya çıkış nedenidir.
Sevgilerin en güzelini zamanla öğrenir, özümser ve yaşamaya başlarız . Özel çok özel insanlar, objeler yer almaya başlar yüreklerimizde. Kiminde sınırsız bir güven, kiminde doyumsuz bir tat, kiminde aşkla dolar yüreklerimiz.
Aklımıza koysak aklımız almaz, yüreğe koyarız sığmaz bazı sevgiler, insanlar. İşte bunlar da sevgili diye yerini alır yaşam kavgamızda. Bazen nerden estiği bilinmeyen ve karşında duramayıp boyun eğdiğimiz bir rüzgara kapılmışçasına savrulmaya başlarız sevda rüzgarının önünde. O en güzel fırtınamız olur. Adı sevgidir, sevgilidir.
Elbette bir güne sığmayacak kadar yüce bir varlıktır o. Bir yanı özlem, diğer yanı mutluluk. Onsuz anlamı kalmaz yaşamın, nefes almanın... Bazen güzel bir düş, bazen eşsiz bir gülüş olur sevilen de.
Gelin bu gülüşlere hiç hüzün değdirmeyin. Yunus ‘un dediği gibi "sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz". Sevgiden uzak hiç bir duygu da, seven bir yüreğe sığmaz, sığmamalı. Yani iki seven insan, sevgisini bir güne sığacak kadar basite indirgeyemez. İndirgememeli.
Yani 14 Şubat gibi bir günün ortadaki anlamıyla gereksizliğine vurgu yapıyorum. Zira 14 Şubatta yürekte olan 14 Martta da olmalı, 14 Nisanda da. Ama kapitalist sistem bir çok alanda olduğu gibi bunu da saçma sapan bir yönelimle büyük bir ranta dönüştürmüştür. Buna üzülüyorum. Yani yine özünden, amacından uzaklaştırılıp, al gülüm ver gülüm lay lay lom bir içeriğe büründürülecektir. Yoksa elbette bu özel günü anlamlı kılan pahalı, süslü püslü, şatafatlı hediyeler değildir. Bazen bir demet çiçekte, bazen bir demet goncadadır sevginin sırrı, bazen de tatlı bir tebessümde.
14 Şubatı sıradan bir gün olmaktan çıkarıp sevdiklerinize sevginizi sunmaya, her zaman, zaman ayırmaya çalışmamız gereken bir gün olarak değerlendirmeliyiz. Yani bugün yapılabilecek olan ne varsa yılın ya da ömrümüzün her gününde yapılabilecek olan şeylerdir diye düşünmekteyim. Sevgiyi bugüne, yarına değil bir ömür sürecek bir sürece çevirmenin herkese ne çok şey kazandıracağını söylememe gerek var mı?
Sonuçta 14 Şubatı anlamlı kılan, insanların ona yüklediği anlamdır. Sevgi yoksa sevgili de olmaz. İşte bu gerçekten hareketle son bir tespitimi daha sizlerle paylaşmalıyım. Sevgisiz bir toplumda bireyler, sevgisini göstermeyi zayıflık olarak görmeye başlarlar. Bu da birlikteliklerin, yuvaların, insanlar arası ilişkilerin en tehlikeli boyutudur. Haydi sevgi gününde bir adım atsın herkes. Yok etmek için kinleri, nefretleri..