- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Herşey kendi semasında uçar
Nereden hatırlayamadım amma şöyle bir hikaye okumuştum bir zamanlar: Uzun bir mesafeyi aşmaya karar veren yüzücülerden birisi, varmak istediği yere yakınlaşmışken, çevresinden kendisine yapılan aksi yöndeki çağrılara rağmen, pes ediyor. "Bu kadar yakınlaşmışken neden vazgeçtin?" diye soranlara da şöyle cevap veriyor: "Başlarken sis yoktu. Varacağım yeri görüyordum. Sonra sis indi. Sahili göremeyince motivasyonumu kaybettim."
"Deistlerin cevabını arılar verir!" başlıklı bir önceki yazımda Nahl sûresini el-Hâdî isminin penceresinden seyrederken 79. ayete gelince şöyle bir durdum. Neden? Çünkü böyle bir yazıyı yazmak ilham edilene kadar o ayet-i kerimeyi bu eşikten hiç gözlemlememiştim. Bencileyin sadede gelmeden evvel yazının asıl sadedini oluşturan o ayetin kısa bir mealini alıntılayayım: "Gökyüzünde Allah’ın emrine boyun eğerek uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları gökte ancak Allah tutar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır."
Yanlış değil ya, ben bu ayeti okuduğum zaman hep ’havanın kaldırma kuvveti, kuşların airodinamik yapısı, uçmanın biyolojisi’ gibi şeyleri düşünürdüm. Gökteki kardeşlerimizin Allah’ın nasıl bir mucizesi olduğunu, tasarımlarının nasıl bir harikalık içerdiğini ve bu harikalıklardan alınması gereken dersleri tefekkür ederdim. Fakat el-Hâdî ism-i şerifi perspektifim olunca iş başka türlü renklendi. ’hidayet eden, doğru yolu bulduran, hayırlı muradlara eriştiren’ Allah’ın marifeti eşyasını da kendi rengine boyadı. O zaman içimden dedim: "Ahmed, gücün yeterse, şu manzarayı bir de bu yamaçtan seyret."
Görmek haddimiz değil ama sezebildiklerim şunlar: Bu ayet-i kerime sadece kuşların havada durabilme yeteneklerine dikkat çekmiyor. Ya? Onların göçlerine de burada bir işaret var. Peki nasıl? Belki biraz şöyle: Göçmen kuşları upuzun mesafeler boyunca havada ne tutuyor? Elbette bir gaye tutuyor. Bir ümit tutuyor. Bir güven tutuyor.
Evet. Onlar, tıpkı karada mesafe alan göçebe kardeşleri gibi, Allah’ın kendilerine ilham ettiği bir maksuda erişmek için direniyorlar. Sezdikleri bir yere gidiyorlar. Günlerce süren yolculuklar, saatlerce süren uçuşlar, sert rüzgârlar, yorgunluklar vs… Hepsini aşılır yapan Cenab-ı Hakkın onların ufkuna koyduğu amaç. Fıtratlarına yüklediği vazife. Latifelerine bildirdiği ilham. Ve bunlar da bir anlamda el-Hâdî isminin mübarek delilleri.
Kuşlar uzağınıza düştüyse hayatlarımıza göz gezdirelim. Düşünün: Şimdiye kadar gittiğiniz yolları size ne aldırdı? Hedeflerinize sizi ne ulaştırdı? Yıllarca süren emeklere dayanan muvaffakiyetlerde sizi gayrette/göğünüzde tutan neydi?
Ben bu tarz şeylerin de el-Hâdî isminin evrendeki tecellileri sonucu olduğunu düşünüyorum. Bir yazar adayına ’yazarsa erişeceği nimetler’ teşhis edemediğimiz bir sezişle hissettiriliyor. Yollara düşüyor. Bir talebeye ’ilim elde ederse ulaşacağı muvaffakiyetler’ resmedemediğimiz bir şekilde düşlettiriliyor. Yollara düşüyor. Bir fatihe ’sefer ederse kavuşacağı ganimetler’ adını koyamadığımız bir lütufla sevdiriliyor. Yollara düşüyor. Bütün bu yollara düşmelerde hep aynı ihsanın izleri var. Bir yere varmanız isteniyorsa yollarına acıkıyorsunuz. Bu açlık size gökte tutuyor.
Göçmen kuşların da halinde böylesi bir ders var. Öyle ya. Şu yaz-kış, bahar-sonbahar, uzun uzun mesafeleri, yolda meydana gelebilecek türlü sıkıntıları, ölümleri, yorgunlukları göze alarak uçabilmenin sırrı da el-Hâdî ismi değil mi? Onlara da uğruna büyük mesailere katlanabilecekleri yollar öğretilmiyor mu? Bu aşka, hem de ne aşk, düşürülmüyorlar mı? Tabir-i caizse, doğru yolu gösterecek olan Allah’a tevekkülleri, marifetlerine emniyetleri, şu seyahatleri gözlerinde ’katlanılır’ kılmıyor mu?
Çünkü ben tecrübemle de biliyorum: İnsan yolun varacağı yerden emin olursa mesafeyi daha kolay alıyor. Varacağı yerden emin olmayanın ayakları da isteksiz. İhlassız. Cansız. İbadetleri ihya eden niyetleri olduğu gibi niyetleri de ihya eden ihlasları. Doğrusunu söylemek gerekirse, ki hep gerekir, kuşlar göçmenliği tam bir ihlasla yapıyorlar. Tekrarları ihlaslarını gösteriyor. Delili oluyor. Nahl sûresinin 79. ayeti de bu pencereden bize çok önemli şeyler söylüyor: Kendi semanda mesafe almak istiyorsan el-Hâdî isminin gölgesi altına girip gönül kuşunu uçuracak maksadı bulmalısın. Bulursan yollar gözüne gözükmez. Bulamazsan sabahları uyanmak bile zor gelir. Seni göğünde tutması için Allah’tan yardım dile. Yoksa, Sagopa’nın da dediği gibi, "Düşersen yanarsın."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.