Tımarhane Dünlüğü(44)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Onurunu kaybetmiş bir takım insan içleri kadar pis, devasa bir alandaydı. Böğüren goriller, tüküren bitkiler, hücreye tek mahkûm sümküren böcekler, ejderha ağızlı geveze kuşlar, kendi pisliğini yiyen yaratıklar… Gittikçe çoğalan bir kalabalık etrafını sarıyordu. Ortasındaydı. Sanki her ne varsa her şeyin tam ortasında. Öylece duruyordu. Anne karnında bir cenin gibi… Toprağa vuruş sertlikleri giderek artarak, kalp ritminde kendisine yaklaşan adım seslerini duyuyor ve bu onu ürpertiyordu. Kapalı gözlerini açtı ve göğe baktı. Üstüne şıp şıp damlayan şeylerin, gökyüzünde birbirlerini boğazlayan köpek dişli bulutların kanı olduğunu anladı. Kızıla boyanmış ellerini burnuna götürdü. Demek beynini kemiren leş kokunun kaynağı da buydu. Bağdaş kurup oturduğunda kalabalığın artık onun surlarına dayanmış olduğunu gördü. Gözlerine kafasının etrafında bir tur attırdı. Ellerinde çekiçler ve kimisinin uçlarından kan damlayan kocaman çivilerle bekleyen iyi giyimli, gülümseyen yüzlerin çemberindeydi. Başına önce bir bir, sonra aynı an sayısını arttırarak, bazen tek, bazen birkaç, bazen biraz daha fazla vuruşta çakılan çiviler, bazen canını hiç acıtmadan görünmez olsalar da bazen bir hayli acı veriyorlardı. Çaresiz miydi? Mecbur muydu buna? Sanki sonsuza dek sürecekmişçesine devam eden bu merasim onu delirtmek üzereydi. Bağırmak istiyordu, “Kesin şunu!” Bağıramıyordu. Ve kendisine yaklaştıkça yüzleri sevimlileşmiş kalabalığın ağızlarından çıkan, “tak tak” seslerine acıklı gözlerle katlanıyordu. “Cesaret” diyordu, yanı başında beliren ve sadece kendisine görünen bir yaratık, “biraz cesaret!” Hayır, o çirkindi. “Kalk ayağa ve dağıt şu iskambil kâğıtlarını!” diyordu yumruğunu sıkarak. Hayır, baksana şu kılığa, üstelik çirkin, çirkin o. “Hadi, kalk ve salla şunlara tokatlarını ardı ardına!” Hayır, çirkin, pis, nefesi kötülük kokan yaratık, kim bilir ne peşinde! Gözlerine kafasının etrafında bir tur daha attırarak kalabalıkta gezdirdi. Çivisini çakanların yüzleri bir anda siliniyor ve hemen ardından yenilenip bambaşka oluyordu. Dikkatini kalabalığın ardındaki hareketliliğe yöneltti. Mantar gibi bitiveren binalar hızla yükselerek göğü boğarken, aradaki her boşluk dikenli tel duvarlarıyla kapanıyordu. Işık azalıyordu. Ve gökteki kavgadan boşalan kan, artık simsiyahtı.
YORUMLAR
elimde iki as varken bile pas derim, elimi açmayı pek sevmiyorum ama dünyanın pisliği cehaletin dibine vurmuş merhametsizliği ve insanların gaddarlığından iyi olmaya korkar olmanın verdiği istemsizlikle o kartlar açılıyor bir kere ve manzara senin betimlediğin şekilde iştah kapatıcı biraz da baş ağrısı verecek şekilde ama çok başarılı.,,
olricx
teşekkür ederim.
gözlerini kapadı karanlığa baktı...açıkken bulamadığı aydınlığı sanki orda bulacakmış gibi bir yanılgıya düştü...orda da ne gelen vardı, ne giden...kanıksayabileceği hiçbir şey yokken dahi bekliyordu...neyi severdi? neyi isterdi? neyi özlerdi? bir zamanlar önem arz eden konular tükenmiş, yerini hissizliğe terketmişti...ezeli şüphelerini, kaygılarını karanlıkta boğmak istedikçe, onlar çoğalmış ama dokunmamıştı...kıyısından, köşesinden geçiyordu sesler...geçiyordu ve hiç dokunmuyordu...duvarlar konuşmuyordu oli...ama halden anlıyordu...insan kılıklı birinin yüzüne baktığı gibi bakmıyordu en azından...
olricx
Gule
beraber dövelim mi o hacıları:)
Bir kere oyun kartları açıldı mı, nereye savrulacağın belirsizdir. Kırmızı siyah..
olricx
Sesler duyuyorum ve görüntüler bütün değil dedim. Sadece bu kadar dedim. Manik depresif şizofren manyak teşhisi koydu. Bir dahaki gidişimde bu yazıdan alıntı yapayım da yatırsın beni. O kadar gerçekçi yani.
Çok güzel. Saygılar.
olricx
teşekkür ederim. bir zamanlar daha canlı bir hayal gücüm vardı. bu görme ve göstermeye yönelik radyasyonlu döneme fazla kaptırınca biraz zayıfladı.
Gündüz okuduğumda bu kadar derine inememistim. Zamanın ve mekanin yorumlama etkisi büyük demekki.
Çok ünlü yazarların çok satan o romanlarindaki sayfalardan birini okudum sanki.
olricx
teşekkür ederim.
tımarhane dünlüğü dante
az önce cafe de okurken yazdıklarını hayal gücümün ne kadar becerikli olduğunu fark ettim
simsiyah olmuştu güzelim mekan aslında tam da istediğim gibiydi her şey. bambaşka hayal ediyordum çayı çorbayı sonra kolumu dürten bir sesle çıktım kapıdan. sağ ol oli.
...
olricx
teşekkürler.