- 476 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AĞLAYAN ÇOCUK.....MESLEKİ ANILARDAN
16.10.2001
AĞLAYAN ÇOCUK
İki çocugu merkebe bindirmiş gezdiriyordum.Dere vardı,kırbayırdı.Sevinçliydim,mutluydum.Çocukları seviyor,ellerine çiçekler veriyordum.
Abim beni çagırıyordu.
Onun çağırmasıyla uyandıgımı sanıyorum.Hastane tarafından sesler geliyordu.
Bu güzel rüyadan,o güzel dünyadan ayrıldıgım içi öyle üzülmüştüm ki…sesçilere de kızmıştım için için.Tekrar o dünyaya dönmek istesem de gözlerimi kapadıysam da,yatağa gömülseydim de olmadı.
Sabah saat 8.30 civarı kalktım.
Kahvaltı,traş,ortalıgı toplama derken saat 9.30 civarıydı.Bir telefon..servis yetkilisi gelip çamaşır makinesini kuracakmış.
Peki bekliyorum dedim ve bekledim.
Kemal usta geldi.
Makineyi kurdu.
Saat 10.15 civarıydı evden çıktım.Hastane caddesinden ana caddeye ,fırına varmadan bir market var,orada bir siğara alacaktım.
Markete yöneldim.
Bir kız çocugu..3-4 yaşlarında olmalı,kıvırcık..karacık saçları..minnacık agzı,burnu..mavimsi etek üstüne beyaz boğazlı bir kazak..gözleri fıldır fıldır,cin..Hareketli,kıpır kıpır,oralarla oynuyor..ekmek dolabını açıp kapatıyor.Bisikletle oynuyor.Kanım kaynadı,içimi bir yaşam sevinci ısıttı.Sevmek istedim..sevilmez mi şu güzelim çocuk?Çocuk değil güvercin yavrusu..Beyaz gül…domur çiçek..Her ne desem,her neye benzetsem az gelir.Ama gözümde en güzel tanımı”Güzelim çocuk” olsa gerek.
Bir gofret aldım.
Yanagından öperek verdim.
O biblo dudağıyla teşekkür etti,sevindi.
Hemen kağıdını yırtmaya başladı.
İkimizde öyle sevinmiş,öyle mutlu olmuştuk ki..
Büroma o kadar sevinç,keyifle gelmiştim.
Her şeyi ama her şeyi öyle sever olmuştum ki…
İşte uzaktan gelen şu horoz sesi..uzaktan gelen şu baca dumanı..yola dökülmüş çör çöp bile bana hoş geliyo ,bana ayrı bir haz,ayrı bir yaşam sevinci veriyordu.Hal o çocugu düşünüyordum.
Aman Allahım buda ne?
Bizim çaycı ramazanın çay ocagı önünde aynı yaşlarda bir oğlan çocugu ağlıyor.Tüylerim diken diken oldu,içim sızladı.O keyifimden eser kalmaz oldu.
Çocuktur,ağlar ya….
Bunda irkilecek ne var ki? Demeyiniz.
Bu öyle bir ağlamaydı ki ..için için,derinden derine bir ağlama..ağlama değil bir agıt.
Dayanamadım,yanına vardım.
Niçin ağlıyorsun?
Ne oldu vsvs demeden gel bakayım gel,gel amcana dedim.Elinden tuttum,az ilerdeki bakkala gittik.Kendisine çikolata,sakızları gofretleri göstererek;
“Al bakayım,ne istiyorsan al “ dedim.
Baktım almaktan çekiniyor kendim bir gofret aldım verdim.Aldı …sakızları gösterdim “haydi kendin al,ben sakızları fazla bilmem”
Elini uzattı,o minnacık tombul eliyle yuvarlak ambalajlılardan aldı.Eline 2 tane gelmişti,birini bırakmak istedi.
“Al,al..ikisini de al..senin kısmetinmiş”
Parasını ödedim,yine elinden tutarak dışarı çıktık.
Eviniz nerde dedim.
Başıyla halk bankasının oldugu binayı göstererek;
“İşte burası” dedi.İyi peki,şimdi doğru eve dedim.
Aynı apartmanda oturan ve hastanede ebe yada hemşire olan adını bilmiyorum sarışın bayan;
“Annesi gece hastaneye kaldırıldı” dedi.
İrkildim.
Nesi var acaba?
Bilmiyorum,bartına götürmüşler dedi.
İşte şimdi o için için ağlamanın,daha doğrusu o büyüklere mahsus oldugunu sandıgım ağıtın nedenini anlamış bulunuyordum.
İçim sızladı.
İyi olması dileğinde bulundum.
Dalgındım.
Büroma geçerken kırtasiyeci Ahmet bey;
“Mustafa bey,Mustafa bey” demesiyle kendime geldim.
Ses ağabeymin sesine benziyordu.
“Allah Allah” demekten kendimi alamadım.Dudaklarım kıpırdayarak onun dükkanına girdim.
Birde oğlan çocugunu bırakmamla evine doğru değil çay ocagına doğru gitti.Nedenini bilmiyorum.
Sarışın tombul,saçları kısa kesilmiş dünya tatlısı bir çocuk..gözlerinden dökülen ,yanaklarından süzülen yaşlar hala gözlerimin önünde.Hele o ağıt sesi…içimi burgu gibi delen,yüreğimi sızlatan..o ağıt sesini hiç unutamıyacagımı sanıyorum.
Beni o denli etkiledi,o denli duygulandırdı ki..bu satırları onun anısına,o anın anısına yazıyorum.
Anasına kavuşması için Tanrıdan dilekte bulunuyorum.
Şimdi hala rüyamı ve olup bitenleri düşünüyordum.
16.10.2001 CİDE SAAT 16
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.