Oy Tercihimden Dolayı Mahşerde Beni Sorguya Çekme Allah’ım
Hangi taraftan eseceği belli olmayan rüzgârın eseceği 31 mart belediye başkanı seçimleri bekliyor bizi… O hafta Pazar günü yapacağımız tercih, ülkemizin hangi yola gideceğini belirleyecek! Vatanını seven, bu ülkeden başka gideceğim ve yaşayacak yerim yok diyen için, sonuç gerçekten önemlidir.
Kararsız oylar çok… Özellikle geçmişiyle bağ kuramayan, hazıra alışmış, her şeyi eline hazır verilerek büyütülmüş nesil için… Hangisine versem ne değişecek ki diyorlar. Diğer yandan bazı siyasilerin alışılagelmiş mitinglerinde güç gösterisi yaparak vaatlerinde hayal kokan çığırtkanlıkları mide bulandırır hale geldi. Özellikle aslı astarı ispatlanmamış, kişilik haklarına saldırı bizim yaşlardaki nesil için inandırıcı gelmiyor artık.
Kişiler değişir ama çıkar grupları, makam kapma, ihale elde etme emelleri… Kısacası aday ve yakınlarında zengin olma hayalleri doludur ve maalesef ülkeyi düşünmek yerine cebinin ağırlığını artırmak üzerine kurgulardır çoğu! Düşünsenize, adam akşama kadar kiraladığı arabayla tükettiği yakıtı için, boy boy posterleri ve reklamları için, aday olmak için partiye vermek üzere para harcıyor. Bunu da malını satarak, belki borç alarak ya da banka faiziyle karşılıyor. Bunu neden yapıyor? İşte buna cevabı düşünmek baş ağrıtıyor, mide bulandırıyor!
Oyumu vermek istiyorum. Verdiğim parti iktidar seçimi kazanırsa, çıkar gruplarının haksızca elde ettiği menfaatleri ile bazılarının zalim olduklarını göreceğim. Verdiğim oy ile bu zalimlerin yanında mı olurum şimdi? Kişilik olarak haksızlığa tahammül edemiyorum. Seçilecek adayları da ayrıca ben seçmiyorum. Bu kısır düşüncede açmazları yaşıyorum. Oy veren sadece beğendiği lideri için oy veriyor. Lider de adayları kendi tercihleri ile ne kadar doğru seçtiği ve tanıdığı açmazlardan diğeri… Adam partiye büyükçe bağış yapsa, aday olabiliyor. Bu adamın parası esas alınıyor, kişiliği veya ne yapıp yapmayacağına bakılmıyor. Bende bu adam seçilsin diye o partiye oy vermek zorundayım, liderden dolayı… Bu adam zalim olsa, yakınlarına makam verse, o makamı alanlar, liyakat sahibi olmasalar, iş üretmeseler, bir de gereksiz gezilerle, kalıbına uydurduğu zırt pırt yurt dışına gidip yüklü harcırah almalarla, makam aracını özel işlerinde kullandırmakla, evi varken lojmanda oturmakla… Yaptıkları ve ispatlanamaz haksız gelirlerine oy vermiş olacağım! Lider, atanan hangi kişiyi tanısın veya ne yaptığını kontrol etsin ki… Kısacası kafam karışık, oy verdiğimden dolayı oy verdiğim iktidarın yönetime seçeceği her kişinin yaptığı haksızlıkta ve yanlışta bir parmağım olacak. Bunun vebalini öbür dünyada nasıl vereceğim diye kara kara düşünüyorum. Oy vermesem bu seferde, daha fenaları başımıza gelicek, daha da büyük haksızlıklar yaparsa, onun da vebali de var sonuçta…
Bu seçim bana cehennemde yanmak gibi geliyor dünyada… En doğrusu, kötünün en iyisine oy verilmeli diyorum. En az vebali olanı tercih etmek… Ve dua ediyorum, “Allah’ım hayırlı ve doğru işleri yapanların yönettiği, liyakate önem veren liderin olduğu ve en önemlisi kalbinde Allah korkusuyla yaptıklarının öldükten sonra hesabını vereceğinin korkusuyla kararlarına imza atan kişilerin yönetici olarak seçilmesini bize nasip et…” Âmin…
Sen şahit ol Yarabbi, ben yalnız sana ibadet eder ve yalnızca senden yardım dilerim. Oy vermekten dolayı, mahşer günü beni sorguya çekme. Çünkü böyle gelmiş böyle giden bir dünyada yaşıyorum ve böylesi düzeni düzeltmek için elimden gelen de bir şey yok..!
Yoksa var mı acaba?
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.