şule çet için adalet
canı çok sıkkındı, hem de çok hayatında zor dönemlerin başlangıcıydı bu, hasta babasıyla hayata tutunma çabası, az önce yanından geçen adam da bu sıkkınlığı arttırmıştı, sırf mini etek giydim diye duymadığı laf kalmamıştı, galiba kadın olmak zor diye düşündü.
sınabları da çok iyi geçmemişti muhtemel bu sene sınıfta kalacaktı, bu masrafların artması ve hasta babasına daha yük olacağı anlamına geliyordu, derslerden arta kalan zamanda bir iş bulmuştu, hiç olmazsa kendi masraflarımı karşılarım umudu ile, ama şirket el değiştirmiş yeni patronu onu ve bir kaç kişiyi işten çıkaracaktı.
aniden çalan telefonu dalgınlığını böldü, arayan patronuydu, biz iş toplantısı yapacağız sen de katılmak ister misin? diye sordu, kızcağız birden sevindi, galiba beni çıkarmayacaklar diye bir umutla, tabiki ben şimdi ofise geliyorum zaten derken, adam yok biz yemekteyiz sen de gel hadi deyince, karışık kafası daha da karışacak hal alamadı, olanca iyi niyeti ile olur dedi ve yemeğe gitti,
yemekte bir iki kişi daha var dı, saçma sapan konular masada döndü durdu, sabahtan beri sıkkın olan canı iyice sıkıldı konu bir türlü işe gelmiyordu. sohbet sarmayınca etrafı izlemeye başladı, yan masada oldukça yaşlı bir adam ve kendi gibi gencecik bir kız ilişti gözüne, adamın parmağında yüzük vardı muhtemel evliydi. belki de masadaki kızıydı diye düşünürken koca göbekli adam kahkalarına devam ederek ayağa kalktı kızı olduğu sandığı kızı dudaklarından öptü,
bir an şaşırdı kızla göz göze geldi utandı hemen başını çevirdi.
patronu kıza hadi sohbete bizim ofiste devam edelim, sende gel kafan dağılır deyince, o kafa karışıklığı ile hayır diyemedi hem daha iş konusu açılmamıştı bile, istemsizce olur dedi, ev arkadaşına mesaj atıp durumu kısaca anlattı, irem ona bu saatte gitme dedi ama sıkıntı olursa mesaj at hemen gelirim deyince içi rahatladı biraz.
hep birlikte ofise doğru yola çıktılar adam bir markette durdu, içki alacağım sen de içer misin? diye sordu kız hayır teşekkürler sabah dersim var içemem dedi,
gece plazadan içeri üç kişi girdi, ofise çıktılar, zaman ilerliyor ama konu iş konularına gelmiyordu bir türlü, en sonunda kız sabah dersi olduğunu tekrar hatırlatarak utana sıkıla iş durumunun ne olacağını sorma cesaretini buldu,
adam merak etme ben seni bırakırım eve acelen ne deyip geçiştirdi, kız ev arkadaşına mesaj attı çünkü hiç bu kadar geç kalmamıştı, mesaj attı ireme, ya galiba bu adam bana takmış bırakmıyor,
keşke gelmeseydim!
o ara başı dönmeye başladı hafifçe kendinden geçti, içtiği kolada bir gariplik vardı...
adam evli iki kız çocuğu babasıydı, etrafına karşı mutlu bir aile tablosu çiziyordu, toplumda saygı gören bir mesleğide vardı üstelik,
ama stajyer olarak yanında işe başlayan kızada kafayı takmıştı, stajyer kızımız hayatı boyunca bir çok şeyden mahrum büyümüştü, ekonomik sıkıntılarla başetmekten artık bıkmıştı, yanında çalıştığı adamın ilgisinin de farkındaydı, akşam yemeğe davet etmişti, aslında gitmemeliydi ama mesleği de bu adamın atacağı bir imzaya bağlı gibiydi, stajyerlikten bir an önce kurtulmak işine gücüne bakmak istiyordu, bu düşünceler ile yemeğe gittiler,
adam içtikçe sarhoş oldu, kız da bu ortama ayak uydurmak zorunda hissediyordu kendini, hatta bir ara kalkıp kızı öptü, ne yapacağını şaşırdı o an ama durduramadı da.
adam tam yerine oturacakken arka masadaki kendine benzeyen kızla göz göze geldi. belli ki o da utanmıştı.
içine attığı bu utançla kalkalım mı artık dedi. adam zorluk çıkarmadı zaten saklamaya çalıştığı telefonundan karısı devamlı mesaj atıp duruyordu.
aradan biraz zaman geçti, adam bir rapor yazmıştı, göz ucuyla rapora baktı, bir kız plazanın 21. katından düşmüştü, savcılık ölüm sebebi kuşkulu olduğu, zorla alıkoyulduğu ve tecavüze uğradığı için rapor istemişti. merakı arttı raporu okumaya başladı,
bir kadın bir erkekle içki içmişse cinsel ilişkiye rıza göstermiştir kısmını görene kadar okuyabildi, midesi bulanmaya başladı, birden rapordaki fotoğrafa gözü ilişti, bu o kızdı, gözlerindeki çaresizliği görmüştü.
ve şimdi parayla satın alınan bir rapora bakmanın verdiği çaresizlikle gözyaşları içine akıyordu.
o kız şule çet’ti.,,
YORUMLAR
Bir şeyler karaladım az önce. Aklımda iğrenerek okuduğum o rapor da vardı. Atıf yapmayı kurdum, vazgeçtim. Ne yazık diyebildim tüm saçmalıklar için. Bu yazıyı okuyunca gördüm ki yalnız değilim. Yalnız değiliz. Yalnızlaştığımızı düşünseler bile hem de. Hangi kırılası ellerle yazıldığını merak bile etmediğim o rapor, gözlerden görünüp içlere nüfuz edemez umarım. Umarım paranın gücünün açamadığı ağır bir kapı olur adalet. Ummak iyimserce gelebilir pek çoklarına. Fakat dedim ya yalnız değilim diye, güveniyorum ben bu olasılığa hala. Şule için adalet gelene dek susmayacağımızı da biliyorum üstelik...
seth
Hiç bir şey değişmeyecek bu ülkede ola ki...değişirse birileri yazsın bu deftere..
Mezarından kalkıp gelip okurum.
Anlarım ki yeni bir "Mustafa Kemal" gelmiş ülkeye.
seth
saygılarımla
Şule, öğrencimdi... Bu aşağılıkça muameleyi hak ettiğini düşünen, "insan" demeye dilimin varmadığı yaratıkların bir şeyi bilmesini isterim, Şule'yi gayet iyi tanıyan biri olarak; o çocuk, sizin aklınızın alamayacağı kadar tertemiz, pırıl pırıl, saygılı, hanımefendi ve tüm imkansızlıklarına rağmen, son derece iyi yetiştirilmiş bir kızdı.
Okulundan ve yaşamını tek başına idare edebilmek için çalışmak zorunda olduğu işinden dolayı, o incecik bedeni hep yorgun, o güzel yüzü hep bembeyazdı. Hastalığı tanırdı, ölümü tanırdı, parasızlığı tanırdı sadece... Hiç olmazsa, geleceği kalsaydı elinde!
Olaydan beri içim isyanla, öfkeyle dolu. Söylenecek o kadar çok şey var ki! Ya da belki, hiç bir şey! Yazınızı görünce, bu satırları ona borçlu olduğumu hissettim.
Bir borcum daha var Şule'ye...
Onu ilk kez sarı saçlarıyla gördüğümde; "Ama sen, siyah saçlarla daha güzeldin" demiştim. Yüzü düşmüştü... Umarım şimdi beni duyar;
"Sarı saçlar, sana çok yakışmış güzel yüzlüm!"
seth
saygılarımla
..kuzeyinkızı..
melekler kalpten geçen sesleri hep duyarlar
keşke demekten nefret ediyorum
ama keşke zamanın geri alınabilme imkanı olsa
ben de bilirim ölümü
gel bi sarılayım sana doyasıya ağla
belki sonra insanlığı boğarız gözyaşımızda
:((
Bir Eflatun Ölüm
O kadar hassas olduğum bir konu ki Şule, yazının başlığında adını görür görmez yazmaya başladım. Hiç düşünüp tartmadan... Oysa, çalakalem birkaç satırdan çok daha güzelini; hem Şule, hem de onun adını, onu anlayarak buraya taşıyan, sırf erkek olduğu için bile olaydan kendine utanç payı çıkaracak kadar güzel yürekli yazarımız hak ediyordu. Sürç-i lisanım affola, sevgili Seth!
Ve naif şairim kuzeyin kızı... dilerim haklısındır... dilerim, bizi duyuyor ve onun yanında olduğumuzu biliyordur. Her yaraya merhemdir sarılmak. Ne güzelsin sen! Teşekkürlerimle...
seth
yazıyı yazarken sadece gözlerim dolmuştu, ama sizin yorumunızdan sonra koptu gitti o doluluk şuan cevap yazarken bile tüylerim diken diken,
şu sözünüz beni parçaladı
‘geleceğini elinden almasaydınız’
yaşınız önemli değil benim için o yüzden saygıyla ellerinizden öperim.,,
..kuzeyinkızı..
sonra babasını gördüm yine TV de, ağlıyordu ve kızının uğradığı haksızlığı kelimelere dökmeye çalışıyordu..
ben babasız kalmıştım, o baba da evlatsiz..
bu yaşananlar çok ağır..
eminim ki bir yerlerde hissediyor ve görüyor..duyuyor bizi..
senin gibi güzel yürekli bir öğretmenin öğrencisi olduğu için de gurur duyuyordur..
biliyorsun işte herkesin kalbi var ama herkesin yüreği yok..
ve bu yazıyı ele alan yazara da tekrar teşekkür etmek isterim, insanlığının ve vicdanının kalitesi için ..
Etik ve hukuk açısından tecavüze uğrayan bir genç kızın bakire olup olmaması kusur ya da suç değildir...
fakat; bir kadının gece vakti içki içmesi, bir ya da birkaç kişiyle kapalı bir mekanda bulunmasının tecavüzü hak etmesi anlamına geldiğini görevi olmadığı halde rapora yazan adli tıp doktoru ile bu ve benzeri iddialar üzerinden mağdura saldırmayı savunma olarak ortaya koyan, zanlının parasıyla tuttuğu avukatın OROSPU olması etik, vicdan ve hukuk açısından ciddi bir tehdit ve suçtur...!!!
Duyarlı yüreğe
Selamlar
kadın olmak mı zordu
yoksa
insanlığını kaybeden nefislerin adımlık mesafesinde yaşamak zorunda kalmak mı
tebrikler duyarlı yüreğe
seth
saygılarımla
toplumun ilgisini çektiler belki bu sefer rüzgarın yönü değişir...
belki adalet, ırzına geçilmiş bir kadın adı olmaktan öteye belki geçebilir...
Filiz Şahin.
nasıl yetsin ki
kadınları öldürenler yine kadınların doğurup büyüttüğü erkekler!