Kadın, adam, çoluk çocuk genişçe salonda oturuyorlardı. Televizyonda müzik kanalı açıktı. Genç kız çay bardakları dizili tepsiyle içeriye girdi. Televizyonun karşısında oturan babasına çay verdikten sonra büyükten küçüğe devam etti. Üçlü koltuğun köşesine ilişti. Adamın keyfi yerinde çayından bir yudum içip kumandayla kanal değişti. İki takım karşılıklı başlama düdüğünü bekliyordu. Düdük sesi duyuldu. Top havalandı. Adam heyecanla takip ederken kız ayaklanıp önünden geçti. Adamın canı sıkıldı. “Kızımmm!” Kız annesine şekeri uzatıp tekrar önünden geçince adam altına soktuğu ayağını çıkarıp öne doğru eğildi. “Kızımmm!” derken spiker “Golll!” diye bağırdı. Adam öfkeyle yerinden fırladı. Kız babasının tavrını anlayamamış ‘Birini mi öldürdük’ dercesine baktı. Adam sert sert “Bakma bana öyle!” deyip yerine oturdu. Gol tekrarı verilirken elinde topu oğlu karşısına dikildi. Adam çocuğun sağına soluna eğiliyor pozisyonu görmeye çalışıyordu. Çocuk topu adamın kafasına fırlattı. Adamın gözleri kocaman açıldı. Yanakları şişti. “Gelmişini, geçmişini…” Kadın kısık gözle kötü kötü baktı. Başlama düdüğü duyuldu. Adam toparlandı. Ayakucuna düşen topu alıp koridora fırlatırken ikinci “Golll!” çığlığı salona doldu. Adam yerinden fırladı. Elini kolunu savurdu. Yüzü kızarmış boyun damarları çıkmıştı. Kendi kendine söylenip oturdu. Kumandayı alıp kanal değişti. Oyun havası çalıyordu. Gerginliği kayboldu. Kıvrak figürlere bakarken suratına doğru uçan topu fark edip kafayı yapıştırdı. Neşeyle ayaklandı. Çocuk topa tekmeyi çakmış adam göğsünde söndürüp önüne düşürdü. Bir yandan müziğin ritmine uyuyor bir yandan da birbirlerini çalımlıyorlardı.