- 393 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TERK ETTİKLERİMİZ
Geçen hafta uzun zamandır görüşemediğim bir arkadaşım, eşi ile birlikte evimize ziyarete geldiler. Sohbet, geceyarısını bir hayli geçene kadar sürdü. Gitme zamanı geldiğinde eşim misafirlerimizin ayakkabılarını onlara saygı ve sevgisini belirtmek için gidiş yönüne doğru çevirmişti. Ancak arkadaşım şaka yollu;
“Yenge hanım bir daha ziyaretinize gelmemezi istemiyorsunuz galiba.” dedi. Biz ikimiz birden şaşırdık . Acaba bilmeyerek bir hatamı yaptık; diye düşündük. Arkadaşım söze devam etti:
“Evet bizim tekrar gelmemizi isteseydiniz ayakkabılarımızın burunlarını dışa doğru değil, içe doğru baktırırdınız”dedi.
Ama biz anne ve babamızdan böyle gördük, biz de gördüğümüz gibi yapıyoruz. Ama, atalarımız eve misafir geldiği zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil de içeriye doğru baktırırmış. Böyle yapmakla biz sizin misafirliğinizden pek hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz demek istiyorlarmış.
Biz böylelikle; Osmanlı Medeniyeti’ndeki bir güzelliği öğrenmiş olduk. Daha sonra acaba Osmanlı Medeniyeti’nde başka böyle ince düşünceli adetler var mı diye araştırdığımda nice güzel adetlerimiz olduğunu gördüm.
Mesela eve bir misafir geldiği zaman kahvenin yanında su ikram edilirmiş. Misafir aç ise suyu, tok ise kahveyi alırmış. Eğer suyu almış ise ev sahibi bunu çok ince bir üslupla anlar, hemen sofrayı kurar ve misafirinin karnını doyururmuş. Gerçi bugün de kahvenin yanında su verilmekte ama bu düşünce ile mi veriliyor bunu en azından ben bilmiyorum, su içilince yemek hazırlayana rastlamadım.
Bir başka güze adet de mahallede birisi öldüğünde, cenaze evine ilk önce kıble istikametindeki komşusundan olmak üzere , bir hafta, on gün yemek yollanırmış, kimse onlara işittirecek tarzda gülüp eğlenmezmiş. Böylelikle komşusunun acısına ortak olurmuş. Bu güzel geleneğimiz tamamen yok olmuş durumda. Bırakın komşuya yemek götürmeyi cenazenin defin işlemi gerçekleştikten sonra cenaze sahibinin vereceği pidenin kıymalı mı yoksa kuşbaşılı mı olacağını konuşuyor olduk. Komşunun yasına ortak olmayı zaten çoktan unutmuş durumdayız.
Bir güzel adet de sofra adabıyla ilgili; evde çocuklar dahil kimse ayakta yemek yemezmiş, önce eller yıkanır, sofraya birlikte oturulur; evin en büyüğü başlamadan yemeğe kimse başlamazmış. Büyükanne veya büyükbaba yemeğe başlarken herkesin hatırlaması için besmeleyi yüksek sesle çeker, sofradan kalkarken “hayırların fethi, şerlerin def’i için Fatiha Suresi’ni okurlarmış. Eğer biz de bu alışkanlıkları sürdürebilseydik; bugün birçok hastalıklarla boğuşuyor olmazdık.
İnşallah güzel olan herşeyi ilerki yıllara aktarabiliriz.
Ankara
01.02.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.