farkındalık
insanın mutlaka şu hayatta yapamadıklarını yapabileceği, bir başka dünya olmalı,
hayaller...
zorluklara karşı direnmek ve gücünü sevgiden almak...
farkında olmak önemlidir gerek bir hastalığa gerekse bir savaşa, kendi içindeki, iyinin kötü’ye karşı, olaylardan kopmadan gerçek durum göz ardı edilmeden sebep sonuç ilişkisi içerisinde, aldığımız tutum, bu eksen de uygulandığında onurlu bir anlam taşır...
olmayanı için inat vardır, lükstür, onursuzca olmasa bile cahilcedir zarar verir, acıdır acıtır, yorar yorucudur, can yakar,
çoğu zaman da nedensizdir direnmek, nefes almamaya direnmek, her sabah tekrar tekrar yataktan kalkmak, bir mezar taşı görünce bile hemen kafamızdaki düşünceleri sinek kovarmış gibi defetmeye çabalamaktır, hiçliği hiçe saymaktır.
inandığın şeyler uğruna kafa tutmaktır, meydan okumaktır, karşı koymaktır, mücadele etmektir ve illaki fedakarlıktır.
farkındalık aynalar arasında durduğunu bilmektir, kalabalık içinde değil...
bu karanlık bir odaya girmeye benzer, hiç bir şey görmezsiniz, dokunabilirsiniz.. ama renkleri ve şekilleri göremezsiniz. pencere açılır oda ışığa boğulur. renkler ve şekiller ve gölgeler ortaya çıkar. pencere ışığı verendir ama kaynağı değildir. kaynak güneştir. aynı şekilde madde karanlık oda gibidir, örneğimizde ki pencereye benzeyen bilinç, maddeyi duyularla algılar... e u m ise güneştir. hem maddenin hem ışığın kaynağı güneş. pencere açık yada kapalı olabilir ama güneş her zaman parıldar. bu sadece oda için fark oluşturur güneş içinse hiç... gün ışığında herşey görünür gün ışığından gayri ...
doğası gereği insan zihin dışa dönüktür, zihin daima şeylerin kaynağın yine şeyler arasında, şeylerin kendinde arama eğilimindedir. bu arayışın içe döndürülmesi söz konusu olduğunda hayat yeniden başlar. farkındalık, bilincin yerini alır, bilinçte bilinçli olan bir ben vardır. buna karşın, farkındalık bölünmemiştir, farkındalık kendini farkındadır. farkındalıkta ben farkındayım yoktur. bilinç bir niteliktir ama farkındalık nitelik değildir. insan bilinçli olduğunun farkında olabilir ama farkındalığın bilincinde olamaz.
gölgenin sebebi olduğunuzu bildiğiniz halde ışık ne önünüzde, ne arkanızda, tam tepenizde olduğu zaman gölgenin sebebi ve onu oluşturanı kaybolmuş olmasa bile gölge kaybolmuştur işte o farkındalık anıdır.
plato nun dahiyane yorumundan yola çıkarsak, insanlar, ışığa arkalarını dönmüşler ve duvardaki gölgelerini seyrediyorlar diyor. ama seyrettikleri gerçekler değil, gerçekler sırtları ile ışığın arasından geçiyor.
sonrada ekliyor;
onları omuzlarından tutupta ışığa çevirsek, önce gözleri kamaşacak ve gerçeği göremeyecekler ama sonra alışacaklar ve gerçek sandıkları gölgelerin gerçeklerini görmeye başlıyacaklardır.
"boynu bükük bir papatya olduğuma bakıpta; senden vazgeçtim sanıp, sakın aldanma!
yedi kat yerin altından örgütlenip takılıverdim saçının arasına..."
ve ben, artık herşeyin tam tersi kadarı olsun istiyorum.,,