BEN
BEN
34 yaşında olup ilkokul, ortaokul ve lise hayatı, bir nevi çocukluk zamanı memleketi Bayburt ve yedigöze köyünde geçmiş, zamanının üçte ikisini okulda geri kalan hafta sonu ve yaz tatillerini köyde çiftçilikle, hayvancılıkla geçiren; yazın tarlalarda çalışarak, hayvan otlatarak zamanını değerlendiren ben.
İlkokul hayatı çalışkan, ortaokul hayatı duraklama dönemi, lise hayatı ise tekrar çalışkan ve yükseliş dönemi, üniversite hayatı başarılı geçmiş ben.
İmam hatip lisesini okuyup 28 Şubat mağduru olan, mesleki kariyeri iniş çıkışlarla dolu olan ben.
Çocukluğu haylazlık, yaramazlık işten kaçıp oyun oynamakla geçen, sporun her branşına ilgi duyup, okulun ve sınıfın futbol takımlarında oynayan ben.
Yirmili yaşlara kadar inatçı, başarısızlığı asla hazmedemeyen, sinirli, agresif ben. Bayanlar karşısında ne konuşacağını bilmeyen, eli ayağı birbirine dolaşıp dili tutulan, sudan çıkmış balığa dönen ben.
Her gün kendini en acımasız şekilde eleştiren, kitap okumayı, şiir yazmayı seven 11, 12 yaşlarında sakız fallarında ki maniler gibi yazarak, bir ozan gibi söyleşi yaparak, edebiyat hayatına adım atıp ve yazma alışkanlığına başlayan ben.
Hayatımda çok hatalarım, yanlışlarım olmuştur, olacaktır da. Bazen verdiğim kararlardan, yaptığım tercihlerden çok pişmanlıklar duymuşumdur. Zamanla sabırlı olmayı ve olumlu düşünerek acılarla mücadele etmeyi öğrendim. Geriye baktığımda geçmişe takılı kalmadan, geçmişten dersler çıkararak geleceğimi şekillendirdim. Çoğu zaman hayattan küserek hayallerimden vazgeçmişimdir. Başarıya odaklanarak pes etmeyip cesaretle, cüretkâr bir edayla kararlar almayı öğrendim. Etrafımdaki güvensiz, iğneleyici, inanmayan bakışları kendime güvenerek inancımla karşılayıp, güçlü kalarak asla vazgeçmemeyi öğrendim. Ben farklıyım kendi tarzım ve yeteneklerim var diye haykırabilirim de hiç çekinmeden ukalaca. Bugün otobanda yürürken geçmişte yürüdüğümüz patika yolları da asla unutmadık. Belediye otobüsünde ayakta işe giderken insanları gözlemleyerek roman, şiir, beste yazan ben.
Ben bir köylü çocuğuyum. Yaşadığım memleketle de bana öğrettiği güzel kültürle de alnım ak kafam dik gezerek gurur duydum hep. Belki şimdi 13 yıldır İstanbul’dayım, her yerini gezme fırsatım oldu ama asla memleketimize olan özlemimiz dinmedi dinmeyecekte.
Her yazdığım şiirimde de gizli bir ben vardır. İlk önce iğneyi kendime batırırım. O kadar çok üzdüğüm, kırdığım insan vardır ki saymaya kalksam ömrüm yetmez herhalde. Herkes gibi bende geçmişte çok sıkıntılar çekip, hayal kırıklıkları yaşamışımdır. Güvendiğim insanlarda sırtımdan vurmuştur. Köşeye çekilip gizlice ağladığım, kendimi hesaba çekerek suçladığım zamanlarda olmuştur. Hatta bazen beni kimsenin tanımadığı bir yerlere kaçıp gitmeyi de düşündüğüm çok olmuştur. Ama ne kadar kaçmak istesem de geçmişimden, anılardan kaçamadım, hep benimle beraber geldiler.
Ama şimdi hatalarımın, yanlışlarımın bedelini ödemekten kaçmıyorum. Onlarla mücadele ederek, zorlukları göğüsleyebiliyorum. Kendimle ve de insanlarla yüzleşmekten korkmuyorum. Çünkü gerçeklerden bir anlık kaçsam da ileride yine karşıma çıkacağının farkındayım. Her gün kahır çekip kendimi yıpratarak ölmeye itmektense bir kere ölmeyi seçebiliyorum. Artık eleştirileri de kaldırabiliyorum. Doğruyu aramanın peşindeyim ben. İnsanlara hoş görünmek için sahte, güzel cümleler kullanmaktansa doğruyu açıkça söyleyebiliyorum. Geçmişte insanlar tarafından yapılan kötü şeyler için; kin tutup, nefret besleyerek hesap sorma çabası içinde de değilim. Kimseye kırgınlığım, dargınlığım da yoktur. Sadece bilmeden, farkında olmadan kul hakkı yediysem, kulluk vazifemi eksik yaptıysam bunun hesabını vermekten korkup, endişe duyarım. Amacım topluma bir şeyler kazandırmak. Bulunmaz Hint kumaşı veya dört dörtlük bir insan olmadığımın da farkındayım.
İnsanlarla aramda uçurumlarda yok. Herkese aynı mesafe uzaklıkta ve yakınlıktayım. Kimseyle arama duvarlar da örmüyorum. Vaktimi daha iyi nasıl değerlendirebilirim diye her zaman düşünürüm. Yengeç burcu yum ve duygusal bir insanım. İş hayatında profesyonel kararlar vermek yerine, duygusal kararlar verdiğim için hatalarda yapmışımdır. Duygusal yönümü zaafım olarak görenler zamanında bunu lehine de kullanmışlardır. Ama şimdi geçmişte yaptığım hatalara, yanlışlara yas tutmaya başlarsam geleceğimi göremeyip başarısız olacağımı da biliyorum. İnsanları geçmişlerinden ötürü dışlamayı, ötekileştirmeyi, kendimden uzaklaştırmayı da bıraktım. Onlar hakkında ön yargılı düşünmeye de son verdim. Herkese kendini ifade etmesi, savunması için müsaade ederek yargısız infazlardan da kurtuldum. Kendim de her gün onlarca hata yaptığımı bildiğim için, hata yapanları da hor görmüyorum. Belki o an sinirleniyorum, kızıyorum ama biraz sakince düşündükten sonra her şeyi mantıklı değerlendirerek, hesaba çekerek güzel bir sonuç çıkarabiliyorum. Bazen analiz ettiğim konu kendi aleyhime de olabiliyor. Önemli olan doğru kararlar vermekse eğer, kendimi de haksız görüp, feda edebilirim, özür dilemekten kaçmıyorum.
Yıllarca siyasetin içinde yer aldım. Yalnız siyasetin objektif bakış açısını engellediğini düşünerek bıraktım. Ama bana olumlu anlamda insanları tanıma konusunda çok şeyler öğreterek rehberlik yaptığı da doğrudur. Kiminin davasına sahip çıkıp ülkesine faydalı olabilmek için hizmet yapma çabası içinde olduğunu, kiminin ise kendi makam mevki sevdasına yenik düşüp çıkarları için memleketine, yurduna hizmet yerine egoistçe davranarak ekonomik fayda sağlamayı hedeflediğini de gördüm. Menfaatleri gözlerini o kadar boyamıştı ki en yakın dostunu satarak, feda edecek kadar da acımasızdılar. Makamların gelip geçici olduğunu önemli olanın, baki kalanın insanlık ve dostluklar olduğunu unutmuşlardı. Ama dostunu menfaatleri için harcayanların zamanı geldiğinde harcadığı dostuna ihtiyacı olduğu da çokça karşılaştığım bir olaydır. Hiç bir şey yapmamış gibi cesaretle karşısına çıkabilen pişkin suratları da gördüm.
Şimdi insanlara bir değer katabilmek adına attığımız adımların olumlu sonuçlarını görebilmek bizleri çok mutlu ve bahtiyar ediyor. Mevlam çıktığımız bu yolda bizi muvaffak edip doğru ve güzel insanlarla karşılaştırsın.
Gerçeklerden kaçmadan, doğruları bulandırmadan, iyilikleri karşılıksız yaparak, çıkarları değil, insanları kazanmayı kendimize görev bilelim. Her şeyin gelip geçici olduğunu, baki kalanın dostça muhabbetler olduğunu da asla unutmayalım.
SELÇUK SALMAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.