Kendime kırgınım
Hani çok iyi görüşüp anlaştığınız bir dostunuz, sizce hiçbir neden yokken birden size karşı mesafeli durmaya, soğuk davranmaya başlar da nedenini çözmek için çabalar durursunuz ya…
Son günlerdeki aranızda geçen tüm konuşmaları film şeridi gibi aklınızdan geçirip, ‘’acaba neye alındı, hangi sözümü yanlış anladı?’’ diye düşünür durursunuz ya…
İkili ilişkilerinizden hiçbir olumsuz neden bulamaz da onun gıyabında başkalarıyla konuştuğunuz, onun adının geçtiği tüm konuşmalar beyninizi kemirir de ‘’Onunu hakkında söylediğim bir sözü yanlış mı aktardılar?’’ dersiniz ya…
Sonunda dayanamaz da ‘’Bir şey mi oldu, son zamanlarda biraz uzak duruyorsun?’’ diye sorarsınız da, sadece ‘’Yok bir şey’’ diye cevap alırsınız ya…
İçinden çıkamazsınız, psikolojiniz altüst olur, kendinizi haksızlığa uğramış gibi hissedersiniz de sonunda pes edip ‘’Amaaan boş ver, ne hâli varsa görsün’’ dersiniz ya…
Kendimle aramda böyle bir anlaşmazlık var. Durup dururken kendimle mesafeli durmaya başladım. Nedenini bir türlü anlayamıyorum. Bilerek bir yanlış yapmadım. Aleyhinde bir şey de söylemedim. Aklıma gelecek son zamanlardaki tüm ilişkilerimizi enine boyuna düşündüm, kendimi kıracak hiç bir şey bulamıyorum.
Dayanamayıp soruyorum kendime ‘’Noldu, bir şey mi var, bana karşı yabancı gibi duruyorsun, seni kıracak bir şey mi yaptım?’’ diyorum. ‘’Yok bir şey diyor’’ sadece, kesip atıyor…
Nedensiz bir mutsuzluğa sürüklüyor kendimin bu tavırları beni.
‘’Bak seninle bir ömür birlikteydik, hayatımızın romanını birlikte yazdık, sana karşı bir yanlışım oldu mu hiç?’’ diyecek oluyorum. ‘’Roman, sokakta yol boyunca gezdirilen bir aynadır’’ diye kesip atıyor. Sanki bundan sonraki yolu ayrı yürüyecekmişiz gibi. Hem hayat sadece bir roman değil ki, duygu da var, aşk da var, şiir de var yaşamın içinde. Roman yol boyunca gezdirilen aynaysa şiir de insanın kendi içinde gezdirdiği bir kamera… Yolumuz ayrılacaksa, içimiz de mi ayrı olacak?
Baş edemiyorum, ‘’Amaaaan boş ver, ne hâlin varsa gör’’ diyorum.
Çok kırgınım kendime çok…
MEHMET ATILGAN
YORUMLAR
Kendim: ağır kelime. Keşif sonrası bir kendim mi bu? Çünkü keşif hiç sonlanamaz. Bazan kendim benden uzaklaşınca, uzak durmak derim adına. Oysa keşfi istemektedir. Karmaşık gibi evet fakat basit aslında. İnsanın en zor keşfi kendisidir. Seni tanıyorum. Tanışıyor muyuz? Tanımak istiyorum. Hele seni anlıyorum, kendimize dair keşfimizin henüz neresinde olduğumuzu bilmediğimiz düşünülürse, en anlamamış cümlemizdir hepimizin. Peki nasıl bir şeydir insanın kendisini keşfi? Gerçekten neyi meden ne zaman hangi halde yaptığını bilmesi midir? Bunu neden yaptın sanki diye hesap sorması mıdır kendisine? Belki hepsidir, belki hiçbiri. Fakat keşfetmek, uçsuz bucaksızlıkta epeyce bir dolaşma gerektirir. Kara görmeden kim bilir ne kadar denizde kalmak, tuzlu suyla susuzluğu gidermek, güneşle kavrulmak, fırtınada savrulmak, deniz kuşlarını özlemek, onlarla karşılaşmayı kurmak, maviden başka renkle temasın kesilmesi, özlemek, yorulmak, dahası, dahası. İşte bunca zorken o keşif, kolaydır cayması. Caymayanlardan olduğumuzu var sayıp, devam diyorum keşfimize. Henüz çok işimiz var çok. Yazdırıp söyleten yazıya teşekkürle...
matilgan
Pişmanlıklar belki de beraberinde yorgunluğa sebebiyet verdi.. Vefasızlıklar insanı bitirir... Kendinde başkasına dönüşmez insan... Geride kalan yaşanmışlıklar için ah eder belki de... Sorgulamaktan bitap düşer...
matilgan
Merhaba Mehmet bey, saygıdeğer kalem dost. dün kara dediklerine bugün ak diyen en tepedeki siyasilerimiz ülkemizde sevilip el üstünde tutuluyorsa ülkemizde okuyan, düşünen insanların mutlu olması pek olası görünmüyor.
Toplum barut gibi. hepimiz nasipleniyoruz bu durumdan. yazmak, okumak, sanatın diğer dallarıyla ilgilenmek, spor insan ruhunu arındıran uğraşlar dersem beni kınamayın ne olur.
Emeğe ve sanata saygımla.