- 384 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
keser
KESER
"Zor yıllardı. Aynı ülküyü paylaşan iki gönül adamı derin bir sohbete daldılar. İkisinin de yüreği memleketin hazin durumu karşısında sızlıyor, çareler arıyor, dertleşiyorlardı… O günden sonra bir daha görüşemediler. Fakat hapisten çıkan ülküdaşlarımıza yardım yapan, onları arayıp derdini soran bu iki değerli insan gıyabında yaptıkları sohbetlerde hep bir birinden bahsediyor ama hiç karşılaşmıyorlardı."
Bir gün camide ikindi namazı kılıyorum. Yanımda birisi namaza durdu. Ben selam verip hemen çıktım. Biraz sonra telefon çaldı.
-Yahu nereye kayboldun?
-Kusura bakma seni fark edemedim Ağabey, neredesin?
- Caminin önüne gel.
-Merhaba Ağabey.
Sarıldık bir birimize.
-Hayrola ne işin var çarşıda?
-Keserin sapı kırıldı da onu yaptıracağım.Yıllar önce bir arkadaşım hediye etmişti.
Bak sana bir şey anlatayım. Geçen sene bir Perşembe günü keser, bıçak satan bir adama öylesine sordum:
-Nerelisin?
-Antepliyim
-Benim bir arkadaşım var orada tanıdın mı?
-Niye sordun?
-Çok vefalı birisiydi, ”Hüseyin Koç” tanıdın mı?
Hayretle birkaç saniye ikimizde durakladık, bir hoş oldum. ”Sen kimsin” demeye kalmadı bir birimize sarıldık. Beni tanımıştı. Yüzündeki o samimi gülüş hiç değişmemişti.
Yıllar sonra eski dostların karşılaşması ne tatlı bir duyguymuş meğer. Bu karşılaşmayı tatlı yapan o eski zamanların bir ülkü uğruna verilen mücadelesindeki fikir beraberliği, fedakarlık, davaya aşk derecesindeki bağlılık, memleketin geleceği ile ilgili endişeler, vatan sevgisi…İşte kader seni hediye ettiği ve manevi değeri olan kırılan keserin sapını yapmak için çarşıya gönderir ve seni, bu vesileyle eski dostunla karşılaştırır.
Hayat, bu ve buna benzer sürprizlerle doludur.
Değerli ağabeyinle birer çay içtikten sonra ayrıldık, elindeki kesere hayran hayran bakarak!
Yusuf Yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.