- 774 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ayrıksı:
Sahildeki kahveye gelirdi her sabah. Denize yakın bir masa belirler, üzeri kadife minderli iskemlelerden birine otururdu. Orta şekerli kahvesini ısmarlar, piyango çekiliş sonuçlarının yayınlandığı listeleri incelemeye başlardı. Tuhaftır, hiç piyango bileti aldığı görülmemişti.
Öğle üzeri, caddenin öteki tarafındaki doğumhanenin önüne doğru yürürdü. Burada gece yarısına kadar voltalar atar, sigara üstüne sigara içerdi. Görenler ilk çocuğunun doğumunu bekleyen heyecanlı bir baba adayı olduğunu düşünür, hatta kendisiyle koyu sohbetlere başlanırdı. Oldum bittim yalnız yaşamış, evliliği aklından bile geçirmemişti.
Pazar günleri elinde kovası sahile inerdi. Güneşin altında saatlerce beklerdi. Denize olta salmaz, balık tutanları izlerdi sadece. Erken alışmıştı sigaraya tütüne. Fakat hiç çakmak taşımazdı. İlle birilerinden isterdi bir yakımlık ateşi. Çalışır mıydı bir işte? Yahut nasıldı yaşadığı yer? Nedendi bunca garip halleri? Mahalledeki tüm düğünlere katıldığını, fakat hiçbirinin davetlisi olmadığını, bayramlarda kapısını çalan çocuklara şeker yerine boş kağıt ikram ettiğini de söylemedim. Boşluğa umut ekmenin öteki adıydı. Ve herkesten ayrıksı...