- 704 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BAHAR DALLARI
‘’Mart sonu Nisan başıydı. Hafif bir meltem esintisi çiçek kokuları ve kendini gösteren güneş. Bir kuş yavrusu gibi cıvıldaşmak, İçimde yeşeren sevgi tohumları ile filizlenmek istiyordum…
Bana bahar dalları ile taç yapan, elimi hiç bırakmayan, her gün kendine aşık eden, sevdiğini haykıran, bensiz yapamayan bir sevgili istiyordum.
‘’Her şey ne güzelde başlamıştı… Göz göze bakıştık, yeşil kahve gözleri biraz mutsuz biraz yorgun bana bakıyordu, biri seni kuyunun en dibine atar ve çıkarılmayı beklersin ya ! Öyle bir bekleyiş ve aşka susamış bir ben.Onu iyileştirmeli yaralarını sarmalıydım, öyle bir sarmalıydım ki! Geçmişine dair ne varsa silmeliydim, kolu kanadı, canı olmalıydım… Şimdinin ucuz aşklarına, değerlerine inat sımsıkı sarılmalıydım ona!
Benim kalbim gibi bir kalp vardı işte karşımda. Biraz yorgun ve kolu kanadı kırık. Uğruna feda edip kendimi saracaktım yaralarını ve beni bir gün sevdiğinde ödeşecektik.Çok sevdim, onu O’ olduğu için sevdim. Onu seven herkesi de sevdim. Bahar dallarıyla taç yaptı, çiçeklerle karşıladı, ona yazdığım tüm mesajları sakladı ve hiçbir özel günümüzü unutmadı. Duygusaldı ve kırılgan bu yüzden daha da çok sevdim onu…
Hayallerim onunlaydı, sonum onunlaydı… Ondan başkasını düşünemiyordum ve hayatımdaki en güzel şeydi… İlk bir kaç ay sonra değişmişti, Hala bir şansım varken neden hep kötüye gidiyordum. Belki de sevilmek istiyordum. Aptal bir İyilik perisi edasıyla kendi yaralarımı unutup, nasır tutmuş kalplere sevgimi saçıyordum. Aslında bir iyisi bir iyiye denk gelmez ya ! Ya doğru insan çıkar kıymetini bilemezsin ya yanlış insan çıkar hayatını mahvedersin. Sonra sabrın tükenir kalbin acımaya başlar birde kanadımı o yaralar, bitiriverirsin…
Seni seven biri elmandan çıkan kurt olamaz, elmanın yarısı olur. Sen şarkı söylerken ağlatmaz eşlik eder, ağlıyorsan eğer gözyaşlarını kendi elleri ile siler…
Kucağına yatırıp hiç saçlarımı okşamadı mesela, hiç uzun uzun gözlerime bakmadı, hiç içten öpmedi. En kötü günümde yanımda olmadı. Hevesini alana kadar yada sevgimden yararlanana kadar benimle oynadı.Bu seven bir kadın için ne kadar da acıydı. Sabrettim her şeyini çektim, her fırtınadan sonra bir güneş illaki doğar’ diye diye hep hayallerle umutlarla yaşadım. Yıllar yılları kovaladı iyi kötü birbirimizi idare edip bu günlere geldik, yerime başka kadınları da koydu.O değersiz kadınlara bile belki dört beş yılda bana yapmadıklarını bir günde yaptı.Affettim,sevgim hep gururumdan önce geldi ve kıskandım.O benim dedim, o bana ait…O beni seviyor…
Kendimi kandırarak hep zorladım bu aşkı, O hevesini almış gitmem için gün sayıyordu. Aşağılamalar, başkalarının yanında azarlamalar, kötü sözler hakaretler ve yapmasını istemediğim onlarca şey.Ne acı dimi? İnsanın sevdiği adamdan tarafından incitilmesi,değer verilmemesi.
Ne bahar dalı kalmıştı, ne kapılarda çiçeklerle karşılayan O!Her gün bugün daha güzel olacak, bana bunu yapacak diye hayaller kurup sonunda hüsrana uğramaktan bıkmıştım. Onunla hayal bile kurmuyordum artık, insan hayalleri bitmediği sürece yaşarmış ben ölüyordum ellerinde. Kaç yıl olmuştu ve ben hep bir yüzükle gelmesini çok hayal ettim mesela, bir imitsayon bile olabilir derken onu bile layık görmedi…
Onca yılın emeğin hatırına bir yüzük ya ! Sevmediğini her fırsatta anlıyor ama vazgeçemiyordum. Seven ne yapmazdı, hak etmeyecek bir kadında değildim ama o beni kendinden nefret ettirecek her şeyi yapmaya yemin etmiş gibiydi. Unutamıyordu geçmişini, sevdasını… O’nun ona yaptığı her şeyi o da bana ödetmişti ve üstündeki tüm yükü bana bırakmanın mutluluğuyla yol alırken, benim vebalime girdiğinin farkında bile değildi üstelik.
Çantada keklik, eline tesbih etmişti… Nasılsa seviyor, kovsam gider kafama göre takılırım.Çağırsam gelir yine oynarım…Ne güzel bir dünya adalet, benim onurum yoktu! Ailem, çevrem yoktu.Her gün gözyaşları ile uyanıp gözyaşları ile uyurken o da yoktu.Sonra yine bir bahane ve bardağı taşıran son damla oldu ve bitti…
Hayat çok acımasız ve çok kısaydı. O’ onu seven, ona sonsuza dek bakabilecek bir kadını ‘GERÇEK BİR SEVGİYİ, KALBİ’’ kaybetmişti…
Ben beni sevmeyen bir adamla yıllarımı katlettiğimi anlamış ve sadece kendime aptal diye sayıklarken uykumdan uyanmıştım.
Tek derdim şu sahte hayata, sahte aşklara inat sevgi dolu bir yuva kurmak ve onun baba olmasını istemekti… Ama hayat işte, hep kötü olan yaranıyor, kaşarı seviliyor.Paraya tapılıyordu.Mezarda lazım olacaktı ya !
Cahillik buydu işte…
Benim bir geçmişim vardı, evet bir kaybım, yıkılan bir yuvam, kaybettiğim onca şey…Allah da beni bunlarla sınamış belki her şeyimi alıp, o durumda iki yetimime namusuma nasıl sahip çıktığımı deniyor ve belki de bana bu sınavımda cennetimi müjdeleyecekti.
Dul oldum, iki çocuklu… Evet dulum iki çocuklu ve gurur duyuyorum kendimle. Param yok, malımda. Benim tek servetim, iki yavrum. Hatice Anamızda duldu ve Peygamberimiz ona sahip çıktı, hiç ama hiç üzmedi. Yetim büyüttüğüm içinde cennette her zaman bir yerim vardı ve o yüzden benimle olacak o adam da cenneti garantilemişti.
Ne yazık ki ! Bu devrin insanları veya kanı bozuk insanlar laf vurmakta hiç çekinmezlerdi.
NE KENDİMİ NE DE ÇOCUKLARIMI KİMSEYE YAMAMADIM.
NE KİMSENİN CANINI YAKTIM.
NEDE BAŞKASINI SEVERKEN BAŞKASIYLA OYNADIM.
SADECE SEVDİM AMA KULLANILDIM.’’
Birisiyle dört beş yıl olup sevgilim deyip de, daha bir yıl öncesine kadar eski sevgilimin peşinden koşmadım...Evlenince çocuğu olunca umudu kesmedim...Ama bunu bana yaptı, hep ona gideceğim’deyip deyip dururdu zaten...AZAD ETTİM GİT KİME GİDERSEN BE...!