- 622 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TOPLUM OLARAK NEREYE SÜRÜKLENİYORUZ?
İnsan ve toplum olarak ne oluyor bize ki, başkalaşım ve değişime uğruyoruz. Hayatın birçok alanlarında özümüzden, değerlerimizden uzaklaşarak dünyevileşiyoruz da sürükleniyor ve savruluyoruz. Fert ve yöneticiler olarak neler yapılacağını düşünmeliyiz.
Günümüzde birçok alanda gelişmeler varken, dini alanda bu kadar çeşitlilikte ve çoklukta anlatılan bir din varken, birçok televizyon ve radyolarda hiçbir devirde olmadığı kadar da dini Programlar varken, basılı medya da din anlatılırken, toplumda görülen sapma ve sapkınlıklar neyin nesi?
Bakınız son on yılda; suç oranı %434, uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı %678, Fuhuş %734 artmış. Bunun yanında, Diyanet işleri başkanlığına bağlı 85.000 cami, Diyanet işlerinin personel sayısı 144 bin, bunlar arasında müftü, imam, müezzin, Kuran Kursu öğretmeni, vaaz varken, 4 milyon maaşlı dinle ilgili kurumlarda insan varken, dini eğitim veren kurumlarımızdan olan 853 İmam Hatip Okulu ve 1milyon öğrencisi varken, 86 İlahiyat fakültesi ve buradaki öğretim görevlileri ve öğrencileri varken, Onlarca dini dernek, vakıf ve sosyal örgütler, diğer yandan bunca cemaat, tarikat, teşkilatlar varken neler oluyor da manevi, ahlaki anlamda erozyon ve yozlaşmalarla savrulmalar artmıştır.
Bize din diye ne anlatılıyor, biz de dinden ne anlıyoruz ki, bu sapma ve sapıtmalar, yoldan çıkmalar artıyor. Allah’ın mesajında bir eksiklik olmadığına göre, öğretilen dinde mi sıkıntı var bizde mi? Buhranın girdabından kurtulmak için, yeniden dirilişin isteğinde ve azminde, inancın derdi dert edinerek çaba sarf edilmelidir. Dava şuuru ve bağlılığıyla, inanmış insanların üstün gayretiyle inanç ve medeniyet hamlesi büyüyecek yeniden inanmanın ve var olmanın temelleri oluşturulacaktır.
Dinin merkezinde insan vardır. Din, insanı insanlaştırmak, eşrefi mahluk yapmayı amaçlar. Yoksa insanı ilahlaştırmak veya nefsi putlaştırmak için yoktur. İnsanoğlu merkeze nefsi değil de imanı, aklı ve vicdanı alarak hareket ederse eşrefi mahluk unvanıyla şereflenir. Yoksa merkezde nefs olursa insan insanlıktan çıkarak alçalır…
Dindar olmak İslam’a, Allah’ın emirlerine tabi olmak ve Allah’ın rızasını kazanmaktır! Vahyin amacı, insanların iyilik ve adaletten yana tercih yapmalarını sağlamak, Allah’ın kendisinden istediği yol üzere olmak, zulüm ve kötülükten uzak bir yaşam sınavını sürdürmektir…
Çağdaş dünyada Müslümanlar dinlerini şuurla anlamanın ve yaşamanın, sonuçta rahata ve felaha kavuşmanın çabası içerisinde olmalıdır.
Kültürel, ahlaki ve dini değerleri öteleyen, istismar edenlerle, toplumun tüm manevi genleriyle oynayanlara karşı seyirci kalınamaz. Bilimsel ve akli düşünme becerileri siyasileştirilmiş, uyuşturulmuş toplumlarda kalkınma ve ilerleme beklenemez. Çünkü akıl ve bilim devre dışı kalmış, adaletten sapma ile emanet ehliyete verilmemiştir.
Sonuçta ‘Ne oldu, neden oldu da biz toplum olarak bu kadar sekülerleştik, yozlaştık?’ Yoksa putlaştırdığımız nesnelere tapar mı olduk… İmanlı kalp kirlilik kabul etmez. Kirli olmayan kalp sapkın etkilere karşı tepki gösterir, en zayıf tepkisi de buğz etmektir. Buğzedemiyorsa kalp kirden kararmıştır ki, bu kalbi ve imanı gözden geçirmek gerekir…
Bugün Müslümanlar en etkili, en tehlikeli ve gizli saldırılarla karşı karşıyadır. Silahların en tehlikelisi toplumun değer yargılarını zaafa uğratmaktır. Milletimizin manevi damarlarına yapılan saldırılar göz ardı edilemez. İnsanlar Vahyin mesajı yerine kendi mesajlarını anlatıyorlar. Bugün belli merkezlerce Allah’ın dinine savaş açılarak Müslümanlar uydurulmuş din anlayışlarıyla, istismarlarıyla saptırılmışlar sapıtmışlardır... Kimin ne dediğine değil, insan Allah’ın ve Resulünün dediğini dikkate alıp önemser, yaşarsa kendileri de toplumlar da felaha, kurtuluşa erer…
Dinden uzaklaşma yerine, dinle yeniden tanışma ve yeniden barışmalıyız ki, yaşanılan buhranlardan, problemlerden kurtulalım, huzura erelim, yücelelim büyüyelim. İnsanın İslamla yeniden tanışması, özünü anlaması ve yaşaması için İslam Rönesans’ına ihtiyacımız vardır. İslam ruhu ve manasıyla anlaşıldığı, anlatıldığı ve yaşandığı surette insan ve toplumları ıslah eder, mutlu eder... Allah’ım! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz, bizleri doğru yoldan ayırma…
YORUMLAR
Hakkı ile okuyan var mı acaba Kur'anı? Bölük bölük bölünmeyin, diyor Rahman ve Rahim olan Allah, o zaman bu tarikatlar de ne oluyor? Kur'an, Sünnetullah varken başka şeye gerek var mı? Bir de işi çığırından çıkaran din adamı kisvesi altında faaliyet gösterenlere de çok dikkat etmek lazım ki münafık sınıfına girer onlar aslında... Sizden gibi görünür ancak İslama en büyük saldırılar bunlardan gelir ki kafirlerden daha tehlikelidir. Bu gün ilimden uzaklaşan İslam Alemi büyük bir bölünmüşlük ve kargaşanın içindedir, bunun tek çaresi ilme sarılmak, okumak, okumak, araştırmak ve yine de okumaktan geçiyor. Batıya benzemeye çalışmak ile bir yerlere varamayacağımız gün gibi aşikar, kendimiz olmaya ve değerlerimize sahip çıkmaya çalışarak ancak bu toplumu bir yerlere getirebiliriz... Yoksa gerisi fasafiso ve havanda su dövmek olacaktır. Kutluyorum...