- 913 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
MAVİ DUYGULAR
Sabah işine gidiyordu. Yağmurun altında ağır ağır yürüyordu.Uykusuzluktan gözleri kan kırmızısıydı. Deniz dalgası saçları yağmurun altında ıslanıyordu. Bugün o kar beyazı yüzüne makyaj yapmamış, saçlarını ise olduğu şekilde bırakmıştı. Ama bunların hiçbiri umrunda değildi genç kadının. O acı acı, dünyayı, insanları, hayvanları düşünüyordu. Sanki boşa yaşıyorlardı. Ah insanlar... O düşüncesiz, kendini bilmez, terk eden ve hayal kırıklığı olan insanlar... Bütün acıların sebebi sanki insandı . Kendisinin de insan olduğunu düşünerek kendisinin de boş yere yaşadığını sanıyordu. Ne diye gelmişti, bu dünyaya. O kuş olmak, özgürlüğüne uçmak istiyordu.
Sanki dünya, düzenini bulutlara, kuşlara bırakmıştı. Kollarını bir kuşun çırpınışı gibi açıp uçmak istiyordu. Bu dünyadan, bu dertli, acımasız dünyadan kaçıp uçmak istiyordu. Hayal kırıklığı olan insanlarla yaşamak istemiyordu. İnsanlar bir hiçti bunun için.. Artık o havaya,kuşlara yönelmişti. Mavi masmavi bir derin gökyüzü ve özgürlüğüne uçan kuşları seyretmek istiyordu. Artık o insanlarla değil, gökyüzünün mavi derinlikleriyle, kuşlarla iletişim kurmak istiyordu.
Nolmuştu buna. Her gün insanlarla güler yüzle davranan Kadın neredeydi? Hayır, yoktu kaybolmuştu. İnsanlara karşı yapmacık bir tavır sergilememeye çalışıyor ancak yüzünden ve gözlerinden her şey belli oluyordu. O büyük, kocaman, merak eden, gözlemleyen gözleri yoktu artık. Artık her şeye söven, küçümseyen bir göz görünüyordu. İnsanlara her baktığında gözü uykusuz bir hal alıyor, git başımdan gibi tavır sergiliyordu. Sanki hayattaki kazandıklarını da kaybetmişti. İyi bir mesleği vardı, iyi bir işi. Ama kendisi bitkindi. İçinde 75 yaşında ölümü bekleyen bir hava vardı. Ve bu hava her estiğinde genç yaşını, o güzel beyaz yüzünü her şeyini uçuruyordu. Bu hava bitsin de istemiyordu aslında. Artık göremediği sevdiklerine, giden o üniversite dostlarına bakınca yeter gibiydi. Kendini olabildiğince tecrübe kazanmış görüyordu. Kafasını masanın önünden kaldırmıyor, sadece bunları düşünüyordu. O çok sevdiği işine, mesleğine, arkadaşlarına artık onlara bakıyor görmüyordu. Bundan sonra bir amacı, hedefi yok gibiydi. Bu acımasız Dünya düzenini, mutluluğunu aldığı gibi hedeflerini de almıştı. O şu an Tanrı ya sığınıyordu. Ölüm şimdi gelsindi. Şimdi, şu saniye gelsin. Kendisini denizin mavi masmavi deriniliklerine bırakıp, deniz ile sevişip ve kendisini denize teslim etmek istiyordu. Bir kadının bir erkeğe teslim etmesi misali...
O hayattaki tüm amaçlarına ulaşmıştı ne diye yaşayacaktı boş insanlarla. Evet, artık yeter ölüm gelsin idi. Artık aynaya baktığında farklı kadın görüyordu. O saçlar beyazlamış, o gözler eski halini yitirmişti. Gülümsemeye çalışıyor olmuyordu, yapamıyordu. İnsanların, kendisinin nasıl gülümsediğini, hayata nasıl baktığını bile unutmuştu. Gözleri saniye saniye kararıyordu. Sanki şurada bir şey olacak yere yığılacaktı. İnsanlardan, dünyanın, düzeninden ayrılacak, özgürlüğüne uçacaktı. Mavi duygularla yaşayan bir kadın idi o. Neden karartı çökmüştü içine. Hani gökyüzünün masmavi derinliği. Nere gitmişti sahi? O da kaybolmuştu. Bugün kuşlar da uçmuyordu. İçi gibi karartılı, soğuk bir hava vardı. Bir havaya bir de odasındaki pencereden insanlara bakıyordu. Hepsinin yüzü yapmacıktı sanki. ’’insanlar boş boşuna aşk yaşıyor, boş boşuna evleniyor ve boş boşuna meslek sahibi oluyordu.’’ O yüzlerindeki sahte, yapmacık mutluluğa inanmıyordu.Mutlu değillerdi onlar sadece yapmacıklardı. iyi hissediyordu bunu. Onun için yapmacık olmayan, mutlu olan kuşlar ve balıklardı. Çünkü onlar mavi, masmavi derinliklerde, masmavi duygularla yaşıyorlardı. İnsanlar gibi karartılı değillerdi. Dünyadaki en fazla özgürlüğü, en fazla huzuru bulan onlardı. Evet onlar gibi olmak istiyordu. Bu karartılı havadan, hayal kırıklığı canlılardan uzaklaşarak o aptal, sevimsiz yüzünü değiştirerek kuşların, balıkların yanında, mutlu, mesut yaşamak istiyordu.
Artık gece olduğunda sabahları masmavi bir gökyüzü, özgürlüğüne uçan kuşlar da hayal etmiyordu. Çünkü her sabah olduğu gibi sabahleyin kalktığında insanlar gibi soğuk, karartılı bir hava olacağını tahmin edebiliyordu.
Ve sabah olmuştu. Güneşli hava, mavi derinliklerle sevişen, özgürlüğüne uçan kuşlar vardı havada
Ve Sabahleyin her zaman olduğu gibi işine gitmek için hazırlanıyordu. Ancak bugün evinin penceresinden havaya bakmak, gene hayal kırıklığı yaşamak istemiyordu. Ve dışarı çıktı, havaya uykulu uykulu, küçük küçük baktı. Gözleri büyüdü, ağzı birden açıldı. Aman Allah’ım maviyi, kuşları, uzun zamandır açmayan o güneşi görüyordu. Şu an bir çocuk gibi olabildiğince koşmak, her türlü yaramazlığı yapmak istiyordu sanki. Ve geri içeri girdi. Uzun zamandır, bakıp ta görmediği saçlarına, kıyafetine, yüzüne baktı. Masmavi bir kazak, masmavi bir Pantolon giymişti. Saçlarını, makyajını her şeyini yapmıştı. Artık yeni bir dünya doğmuştu onun için. O çok sevdiği masmavi duygular girmişti hayatına. Ve o çok sevdiği işine yürüyerek, içinden bir çocuk gibi mavi duygularla şarkı söyleyerek gidiyordu.