- 883 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YILLAR ÖNCESİNDE BİR ÇOCUK GELİN
2000 li yıllarda hala eğitimden yoksun bırakılan kız çocukları oldukça, kırsal kesimlerde çocuk gelinler
görmeye devam edeceğiz.
Yıllar öncesinde anne baba ve üç çocuk yoksul bir aile varmış. Geçimlerini sağlamak için yazları pamuk toplamaya Çukurova’ya Tarsus’ a giderler. Anne henüz otuz yaşında ve de dördüncü. çocuğuna hamile. Köylerine dönmek için o zamanlarda şehir dahili dolmuşlar, arabalar olmadığından at sırtında veya eşeklerin sırtında yol çatına (Otobüslerin geçtiği yolun bağlantısına) gelip otobüslere biner memleketlerine giderlermiş. Anne at sırtındayken büyük bir sancı ile kıvranmaya başlamış, ne yazık ki doktora yetişmesi hayli zaman aldığından yolda düşük yapar ve kan kaybından hayatını kaybeder. Baba ve üç yavrusunu da yanına alarak köylerine döner.
Çocuklarının en büyüğü olan kız onbir yaşında, erkek çocukları daha küçük, çaresiz baba çocuklarıyla başbaşa kalır , ne yapacağını bilemez.
Gel zaman, git zaman evlenmeye karar verir, vermesine de; evdeki genç saydığı kızını üvey anne elinde bırakmak istemez ama üç çocuklu bir adama kim gelir?
Düşünür, taşınır aklına bir fikir gelir. Kızını ablasına verecektir. Kararını vermiş artık ablasının her diyeceğine bir cevabını da hazırlamıştır.
Onbir yaşındaki kızını yanına alarak ablasına gider, düşüncelerini anlatır, tekrar kızı evine götürmemeye kararlıdır.
Ablası, o zamanın şartlarına göre kız yeğenini kendi evine almak istememektedir.
kardeşine;
_Kardeşim güzel dersin de, burası köy yeri, benim evde dört tane oğlum var el alem komşular ne der. kızımızda gösterişli olmaz dile düşeriz der.
Kardeşi,
- Ablam istersen oğullarının birine nişanla kızımı der. Ne diyeceğini şaşıran ablası (70 -80 yıl öncesi ),
Kardeşim kız çok küçük daha, saymaya başlar en büyük oğlum , çok büyük , 2. oğlum köyde onyedi yaşında, 3. oğlum onbeş yaşında okuyo 4. oğlum küçük ne yapayım der. Ne dediyse kardeşini vaz geçirtememiş. Kardeşi kararlı kızı ablasına bırakacak, o zaman onyedi yaşındaki oğluna al der. Abla düşünür taşınır eşiyle bir karar vermek zorunda kalır. oğlunun fikri sorulmaz. Anne baba karar verdiyse olacak başka çaresi yoktur.
Şimdi ne diyecez etrafımıza diye abla yakınır. Oğlumu yeğenimle nişanladım yakında düğün yapacaz der.
Baba kızını ablasına teslim ederek emin adımlarla evine gider. Artık o da evlenmeye karar vermiştir.
Birkaç ay sonrası kıza bir boş oda yerde bir kilim yatak yorgan V.s İşte burası senin odan derler ve bir hoca getirip imam nikahı kıyarlar. Zavallı kız henüz oniki yaşında ve buluğ çağına ermemiştir. kapının önünde kızlardan oynarken ,
"artık sen evlisin dışarda koşmak, oynamak yok" derler.
O yaştaki çocuk ne yapsın aş bilmez iş bilmez. Halası ne derse onu yapar.
Yıllar geçer artık biraz gözü açılmıştır. Eşine bir birgün, "Bey hükümet nikahı yapalım" der. eşi,
"hele bir çocuğun olsun ondan sonra der" ve çocuğu olmadan hükümet nikahı yapmaz. Mutsuz bir yaşam sürmüştür hayat boyu.
Çektiği sıkıntılar, acılar içine öyle oturmuştur ki , annesizliğinin verdiği üzüntüyle yılları ahla vahla geçer.
O anne ki,kendisi okutulmadığından bu eksikliğini kızlarında tamamlamak ister. kendi kendine şöyle söz verir "Eğer kızlarım olursa onları okutacağım ve bana kalırsa yirmi yaşından önce asla evlenmesine müsade etmeyeceğim". der ve dediğini de yapar.
Melek Dönmez
ist. ]