- 448 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HÜZÜN HÜZÜN-2
HÜZÜN HÜZÜN-2
.
Hüzünlerin Şairi Nafiz Nayır’ın Hüzün Hüzün kitabını incelemeye devam ediyoruz. Şarkılar ve Sen (s.18)’de yine hüzün var. İşte bir dörtlük:
.
“Bir rüzgar alırsa seni elimden
Hüzne doğar, hüznü yaşar şarkılar
Acımı taşıyamaz olur sokaklar
Ağaçlardaki hüznü anlat”
.
"Saçları" şiiri bir gazeldir. Sevgilinin saçları güldür, sümbüldür, bülbüldür, tahammüldür. Ve bazı bazı da:
.
“ Bazı bazı dağılır karşısında aynanın
Sanırım bir perişan gönüldür saçları” ( s.19)
.
Nafiz Hoca, bir çaysever. Bin kere öpse dudağını asla “Bıktım” diyemeyecek kadar…Hüzün Hüzün’de iki şiir çayla ilgili. Bunlar Çay (s.24) ve Çay Şiiri (s.84). Her iki şiirden birer kıta alıyorum:
.
“Tutmalı onu
Dilber elinden tutar gibi
Nezaketle götürmeli dudağa
İçiminde ince edep olmalı
Çay dediğin azizim,
Leb sûz olmalı, leb renk olmalı
İlle lebaleb olmalı” (Çay s.24)
.
“Sen gelince keyfim gelir anında
Hiç eksik yok şöhretinde şanında
Kara kahve solda sıfır yanında
Bulunmaz ki senden üstün be çayım”
(Çay Şiiri s.84)
.
Nafiz Nayır yokluğu, yoksulluğu da anlatmış Hüzün Hüzün’de. Benim saptayabildiğim üç şiir; Yoksulun Gördükleri (s.71), Yoksulun Türküsü (s.72), Yoksulun Hayatı (s.28). Birer kıta aktaralım:
.
“Ömrünüz de
Az oldu paranız gibi
Varlığınızı fark etmiyordu kimseler
Yokluğunuzu da kimseler fark etmedi”
(Yoksulun Hayatı s.28)
.
“Yenilir hak, yiter emek
Fakire haram mı yemek
Aç sırtlanları beslemek
Benim gibi kaza düşer” (Yoksulun Gördükleri s.71)
.
“Yok’un tarihi dünümüz
Açlıktan yaygın ünümüz
Sanmayın bizim günümüz
Kara kıştan yaza düşer” (Yoksulun Türküsü s.72)
.
Yoksul Diyor ki (s.77)’de öğüt veren bir derviş, bir rint bize seslenir. Der ki: “Kibirlenme, zalimle dost olup altın adını toza düşürme. Ellere hor bakma. Araya nifak sokma. Gönül Beytullah’tır. Gönül kırma. Gönül kıranı Allah affetmez.” Şiirin ilk dörtlüğü:
.
“Bir imtihandır yaşamak
Kötü neyse onu bırak
Kavga etse karayla ak
Kirlenmek beyaza düşer”
.
“Ne Yesem, Ne Yesem?” (s.73)’de bir pisboğaz, bir görgüsüzdür kahramanımız. Hem de varlıklı. Yer yer doymaz pisboğaz:
.
“Sarma yemez isem keyif katlamam
Yahu ne iş yerim yerim patlalam
Üç beş ördek ile öğün atlamam
Arkasından bir de kaz gelir bana.”
.
“Be Herif” (s.73)çelişkileri, toplumdaki çarpıklıkları taşlıyor. Var’la yok’u irdeliyor. Bu tezatlar üstüne demiş diyeceğini Nafiz Nayır:
.
“Kimi bulamıyor aşı
Kiminin ekmek telaşı
Kimi kazanmış savaşı
Olmaz böyle fark be herif”
.
Gelellim “Ne Haber?” (s.70)’e. Nafiz Nayır sana, bana, bize sesleniyor. Nasıl mı? İşte iki dörtlük:
.
“Gül diyorlar hadi gayret gülsene
Karnın açmış git de ekmek alsana
Suya yanlış dalışımdan bilsene
Ben şaşkın ördeğim senden ne haber?
.
Bu, bunun adamı; bu, berikinin
Böyle ekiliyor tohumu kinin
Unutuldu emri mübarek dinin
Taraftan ne haber, yandan ne haber?”
.
Aziz dostlar, burada yine kısa bir ara verelim. Yarın kaldığımız yerden devam ederiz. Müsaadenizle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.