- 388 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NAMLUNUN UCUNDAKİ BEN- KISIM -1 Bölüm-2
NAMLUNUN UCUNDAKİ BEN- KISIM -1
Bölüm-2
Kantinde kızların yanından ayrıldıktan sonra, Yeniden Sedat Amirin yanına uğradım. ‘’ Amirim, buradan ayrılmadan önce gece kulübü ile ilgili dosyayı yanıma almak istiyorum.
Sedat Amir,
‘’Bu konuda istediğin gibi hareket edebilirsin. Tabi sık, sık rapor vermek şartı ile.’’
Heval Baş komiser,
‘’Hüseyin Amirimin sağlığı nasıl? Kendisi ile fikir alış verişinde bulunmak istiyorum. Mümkünse bir de şu anda ikamet ettiği yerin adresini rica edeceğim.’’
Sedat Amir,
‘’ Bak ne diyorum, gitmeden evvel bana haber ver. Beraber gidelim. Sen o gece Hüseyin Amirimin misafiri olursun ben geri dönerim. İstediğiniz gibi çalışırsınız.
Heval Baş komiser,
‘’Aman Amirim, hiç tanımadığım bir kişinin evinde kalmak bana ters düşer.’’
Sedat Amir,
‘’ Baş komiserim sen Hüseyin Amirimi tanımıyorsun. Hele bir tanı o zaman ne demek istediğimi anlarsın.’’
Heval Baş komiser,
‘’Hadi dediğiniz gibi olsun Amirim, Hüseyin Amiri ziyarete gideceğimi size bir gün evvelinden haberdar ederim.’’
Dosyayı koltuğumun altına alıp evin yolunu tuttum. Hafif bir akşam yemeğinden sonra, çayımı demledim dosyayı kucağıma alıp okumaya başladım. Hüseyin Amir iyi çalışmış ama yine de aralarda büyük boşluklar vardı. İnanamıyordum bu adam çıkış kapısından elini kolunu sallaya, sallaya gitmedi ya. Öyleyse peşine takıldıkları adam bu değilse kimdi? Cevap arayan birinci soru, eğer varsa ikinci adam kimdi? Gelelim ikinci soruya, İrfan Sepetçi, ikinci çıkış kapısından çıkmadıysa nereden ve nasıl çıktı? Sorular çoğaldıkça cevaplar azalıyor. Hadi cevabı olmayan bir soru daha bu ihaleyi İrfan sepetçiye veren perde arkasındakiler bu adamın cebine bir kuruş para koymayı nasıl akıl edemediler. Neyse artık yarın devam ederim televizyonda güzel bir film bulup seyredeyim.
Gece kulübünün yan sokağına gelmeden bir çay ocağı var. Önce oraya uğradım. ‘’ ‘’Merhaba Şeref Ağabey taze çayın var mı?’’
Ocakçı Şeref,
‘’Oo kimi görüyorum? Heval kız senin yolun buralara düşer miydi?’’
Heval Baş komiser,
‘’Ara sıra da olsa düşer Şeref ağabey. Ulvi Dedeyi arıyorum. Buraya uğradı mı?’’
Ocakçı Şeref,
‘’Daha buraya düşmedi, kendi mekânına bir bak.’’
Heval Baş komiser,
‘’ Haklısın Şeref ağabey. Bana bir çay borçlusun bir kenara yaz. Hadi eyvallah.’’
Çay ocağından çıktıktan sonra, Mimoza’nın yan sokağına girdim. Göze çarpmayan ufacık bir kapının önünde durup kapıyı iki defa tıklattım. Uzun bir bekleyişten sonra, içeriden titrek bir ses cevap Verdi.’’ Kim o?’’ ‘’ Benim Ulvi Dede Heval’’ Biraz daha bekledikten sonra kapı açıldı. Hemen beni içeri çekerek kapıyı kapattı. Derme çatma mekânına çıktık. Ocakta daha yeni demlenmiş çayın buharı tütüyordu. İki bardak çıkarıp masanın üzerine koydu. Kendi bardağına dört şeker attıktan sonra çayları bardaklara doldurdu.
Heval Baş komiser,
‘’ Benim şekersiz içtiğimi unutmamışsın’’
Ulvi Dede,
‘’ Sen elimizde büyüdün desem yeridir kızım ne çabuk unuttun, sınıfını geçtiğin her sene tatilini burada geçirmek için amcanın yanına gönderiyorlardı mükâfat olarak.’’
Heval Baş komiser,
‘’Haklısın Ulvi Dede buradaki esnafın elinde büyüdüm sayılır. Yıllar ne çabuk geçti. Daha küçücükken amcamı, yengemi gözlerimin önünde vurmaları belki de polis olmamın en büyük nedeni budur. Neden geldim biliyor musun?’’
Ulvi Dede,
‘’Biliyorum kızım, hemen üzerimdeki kulüpte olan bir olay için araştırma yapıyorsun?’’
Heval Baş komiser,
‘’ Gözünden hiç bir şey kaçmıyor. Bildiklerini anlatacak mısın?’’
Ulvi Dede,
‘’Duyduklarımın, gördüklerimin hepsini sana anlatmayacağım da kime anlata cağım?’’
Heval Baş komiser,
‘’Öyleyse bütün gördüklerini ve bildiklerini anlat dinlemeye hazırım.’’
Ulvi dede,
‘’Bir dakika bekle önce bu katın planını çıkarayım.’’
Duvardaki raflardan birinde duran bir kitabın sayfaları arasından dörde katlı bir kağıt çıkardı ve Masaya yaydı.
Ulvi Dede,
‘’Bak kızım gece kulübünün tek girişi var. Adam silahı ile önüne çıkanı vurarak içeri giriyor. Ve esas katliam içerde oluyor. Kulübün iki çıkışı var ve ikinci çıkışa yöneliyor. Merdivenlerden çıkarak, karşısına çıkan ilk kolonun yanında ancak dikkatli bakan bir gözün görebileceği ufacık bir butona basarak duvarda açılan bir kapıdan içeri giriyor. Merdivenlerden inip benim fakirhanenin önünden geçerek demin senin girdiğin kapıyı açıp dışarı çıkıyor. Kendini bekleyen arabaya binip gözden kayboluyor. İki, üç dakika içinde sırra kadem basıyor. Gerisini sen tamamla.’’
Heval Baş komiser,
‘’Sen o arabanın plakasında almışındır.’’
Ulvi dede,
‘’ Bekle bir dakika. Hemen kâğıda yazayım. Al tamam. Benden bu kadar kızım. Şimdi bir bardak çaya ne dersin?’’
Heval Baş komiser,
‘’Allah derim Allah.’’
Ulvi Dede, ’’Senin yolun nasıl düştü buralara?’’
Heval Baş komiser, ‘’Artık buralardayım, tayinim İstanbul Emniyetine çıktı.’’
Ulvi Dede,
‘’ Seni sık, sık beklerim benim mekâna.’’
Aldığım bilgilerin değeri çok büyüktü, içimden Ulvi dedeye dualar ederek yanından ayrıldım. İnsanın etrafında başvurabileceği gözü kulağı olması çok güzel bir şey.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.