- 977 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İçselliğe Darbe Vuruş
havalar bayağı soğudu buralarda. gündüzler çok kısa erken kararıyor hava. günler ya yağmurlu ya da rüzgârlı. bu yıl mevsimi olmasına rağmen, kar yağdı denmez bir kez yüzünü gösterdi o kadar. hemen de akşam oluyor. geceler sessiz sadece fırtınanın çıkardığı ses duyulmakta.
akşamları genelde tek başımayım, çayımı ihmal etmeden içiyorum. ve zaman geçmek bilmiyor bir şeyler yazarak oyalanıyorum.
sıkı giyiniyorum aslında üşütmem söz konusu değil. kimi kıyafetim gardıropta asılı kimi merdivenin çelik trabzanında. hangisi kolayıma gelirse oradan giyiniyorum. tembelleştim galiba işi bırakalı. önceden çift çıkardım üst kata basamakları.
şimdi ise bir halsizliktir aldı başını gidiyor. doktor ilaç yazdı günde beş öğün almam gerekliymiş. bitince kontrole gel dedi, gün verdi. öksürüğüm yok ama sigarayı da bırakmayı düşünüyorum nasipse....
daha evvel yoğun çalışma tempom vardı, çocuklar küçüktü, adeta zamanla yarışıyordum. arabama atlayıp dükkanıma sabah girip, genelde öğle paydosu bile yapmadan gecenin bi saatine kadar aç susuz koşturarak çalışıyordum. dile kolay bu tempolan tam otuzbeş yıl. şairin dediğ gibi bir ömrün tam yarısı...
şimdi zamanım varya, düşünüyorum da; ne kadar kırılmış ne kadar üzülmüşüm hayatta. herkese her şeye yetişmeye çalışmışım. neden bu kadar temiz düşünce taşımışım bilmiyorum. çalışırken farkında değildim tüm bunların.
şimdi vaktim var ya; onca geçen yılların kısa bir analizini yapıyorum özet halinde.
yani kendimle dertleşiyorum iç dünyamla. yaşadıklarım bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden, aynı gençliğimin uçup geçtiği gibi.
neden ihtiyacı olanlara hiç bahane bulup, banane dememişim. git geceni gündüzünle kar benim gibi çalış evine bak, geçimini tayin et.
neden ne haliniz varsa görün, bakın başınızın çaresine. taşı sıksanız suyunu çıkarırsınız dememişim.
üstelik imkanlar sunmuşum bir nebze daha kolay nefes alsınlar diye...
kırgınlıklarım o denli büyük ki anlatamam.
bunları yaptığım için de beni başınızın üzerinde taşıyın da hiç dememişim.
birilerine gönderme yaptığımı sanır üzerlerine alınır, üzülürler diye susmuşum.
ve hala de öyleyim.
onlara; ben kırılabilir ben üzülebilirim, ben parçalara bölünür sağlığımla oynayabilirim siz rahat olun yeter ki diyememişimdir.
kendimle bu yüzden ters düşmüşümdür.
artık benim bünyem kaldırır diyemeyeceğim. kim bilir bağışıklık sistemim mi çöktü daha fazlasına yüreğim dayanmıyor.
yoksa bedenim mi çok yorgun sürekli alarm veriyor bilmiyorum...
bildiğim tek şey kimseyi kırmamak adına susmalarım dı.
mutsuzluğum; artık hiç bir olumsuzluğa gelemeyişimin bana verdiği hüzün şimdilerde ki.
ondandır mesafe koymam insanlarla arama.
ondandır arayıp hal hatır sormayışım
ondandır dibe vurup böyle bir karamsarlığa kapılmalarım...
kim bilir
kim bilebilir ki
sonumuz ne
yarına daha neler olacak Allah’tan başka.
netice itibariyle yüreğimin içerisine çöreklenmiş
binlerce pişmanlık
tonlarca hayal kırıklıkları sırasıyla...
sevgi batbay özçelik
YORUMLAR
Zaman mı değişti insanlar mı? Sorusunun cevabını,son zamanlar da hemen herkes arar oldu. Sanırım bunun cevabı her ikisi de olmalı. Neticede biz istesek de, istemesek de değişim kaçınılmaz. O halde yapılacak şey hayatı olduğu gibi kabul edip geçmiş pişmanlıklarımızı bir tarafa bırakıp kalan ömrümüzü yeni pişmanlıklar yaşamayacak şekilde tadını çıkarmak.
Güne yakışacağını düşündüğüm, yaşamı ve geçmişi sorgulayan duru bir yazı kaleme almışsınız beğeniyle okudum. Kaleminize yüreğinize sağlık tebrik ederim.
Saygı ve sevgilerimle
sultan-ı yegâh
Haklısınız, geriye dönük pişmanlıklar insanı yoruyor, gereksiz yere
üzüntüye ve strese sokuyor.
Hayata ve hayatı bu hale sokan insanlaraydi sitemler, dostluklar, arkadaşlıklar ucuzladı şimdilerde,aslında insan yaşlandıkça yakınmalar ortaya çıkmakta, aşırı duygusallık, merdivenleri çıkamamak, sigaranın ağır gelmesi gibi
Saygılar
sultan-ı yegâh
değer görmemesi
bir nevi nankörlük edilmesi
insanı üzen ve de yıpratan olumsuz davranışlar...
teşekkür ederim yorumunuza.
çok samimi bir yazı...zaman öğretiyor zamanla neyi yanlış yaptığımızı..
kaleminize sağlık..