- 1121 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
EMEKLILIK ZIKKIM GİBİ BİR ŞEY
EMEKLILIK ZIKKIM GİBİ BİR ŞEY
Yıllar evvel radyolarda özel bir sigorta şirketinin reklamı çıkardı.
Reklamda torunu dedesine soruyor; Dedeciğim emeklilik nasıl bir şey?
Dedesi yanıt veriyor. Emeklilik çok zor; sabah istediğin saate kalk, keyifli uzun bir kahvaltı yap, sahilde yürüyüşe çık, döndüğünde şekerleme yap, sonra arkadaşlarınla buluş saatlerce sohbet et, akşamda yine arkadaşlarınla buluş ye, iç eğlen. Emeklilik zor zanaat!
Hayallerin sınırı yok tabii.
Biz yinede kendi gerçeğimize dönelim ve bakalım ülkemizde emeklilik nasıl bir şey?
Emekli bir amcaya soruyorum; amcacım emeklilik nasıl bir şey?
Hele de git işine; alayamı alıyorsun sen beni?
Yok estahfurullah amcacığım. Bu hafta gazetemdeki köşemde emeklilerimizin sıkıntılarını, yaşadıkları maddi zorlukları yazacağım.
E hadi sor o halde.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Osman Avcı. Aslen boluluyum ve Bolu’da ikamet ediyorum.
Yaşım 62 iki oğlum var. İkisini de evlendirdim. Eşimle yalnız yaşıyoruz.
Ülkemizde emeklilik nasıl bir şey?
Zıkkım gibi bir şey.
Nasıl oluyor o?
Şöyle oluyor; Emekli olduğun gün ağzına bir parmak bal çalıp gönderiyorlar. O bal’ın tadı damağından hiç geçmeyecek sanıyorsun. Ancak kısa bir süre sonra o bal zehir zıkkım oluyor ağzında.
Haa şunu da söyleyeyim. Bu dediklerim herkes için geçerli değil.
Adam zamanında evini, barkını almıştır. Köşeye parasını biriktirmiştir, çoluk çocukta evlenmiş kafa rahat. Hah işte onların ağzına çalınan bir parmak bal’ın tadı hiç geçmez.
Ama ben ve benim gibi işçi emeklisi, babadan yoksul olanların bu dünyada rahatı pek olmaz.
Çok fazla sıkıntı çektiğiniz ortada. Bu sıkıntıları bizimle paylaşmak ister misiniz?
Biz millet olarak her zaman Allah’a olan inancımız ve devletimize olan bağlılığımızdan dolayı her halimize şükrettik. Yeri geldi aç kaldık, sabrettik. Cebimizde çay içecek paramız olmadı isyan etmedik. Yine de etmiyorum. Her halimize çok şükür. Allah devletimize zeval vermesin. Ama bizi de düşünen birileri olsun artık.
İki yıl öncesine kadar emekli maaşımın yanı sıra eşimle beraber pazarlarda ek iş yaparak geçimimizi sağlıyorduk.
Ama artık ikimizde hastayız ve çalışacak gücümüz kalmadı.
Eşim’in romatizma, tansiyon ve astım gibi problemleri var.
Ben de akciğerlerimden yaşadığım problemler nedeniyle sık sık doktora gitmek, kontrollerden geçmek ve ilaç kullanmak zorundayım.
Bu katkı paylarından sonra hastaneye gitmek, ilaç almak da iyice zorlaştı. Belimiz bükülüyor her defasında. Ama gitmemek de olmaz tabii.
Maaşın üçte biri faturalara gidiyor.
Kira, su, elektrik, doğalgaz deyince elde bir şey kalmıyor.
Aslına bakarsanız bu sıkıntıları sadece Osman amca çekmiyor.
Pek çok emekli benzer sıkıntılarla hayat mücadelesi veriyor. Pek çoğu ayda bir defa bir kilo kıyma alabiliyor. Mecbur olmadıkça bulunduğu semtten dışarı adım atmıyor ve gideceği yere yaya gidiyor. Giyim kuşamı en ucuz yerden temin ediyor.
Zeytini sayarak yiyorlar, çorba, pilav ve makarnaya talim ediyorlar.
Gerçekten içler acısı bir durum.
El üstünde tutmamız, kuş tüyü minderlerde otutmamız gereken büyüklerimizden bahsediyorum.
Yabancı değiller üstelik. Kimimizin babası, amcası, annesi, dayısı. Bizden birileri içimizden canımızdan.
Asıl içler acısı olan ne biliyor musunuz? eli öpülesi büyüklerimizin onca çektiği sefalete sesini çıkarmayan milyonlar, paralı poşet olayında tepkisini dile getirdi.
Altı üstü 25 kuruş demedi, milyonluk tepki verdi.
Elin de el arabasıyla markete giden mi arasınız, evlerinde ki poşetleri yıkayıp, dikip ütülediğine dair mizahi videolar yapan mı?
Sosyal medyanın eğlencesi oldu poşet.
25 kuruşluk tepki milyonları dile getirdi.
Neye susup, neye tepki vereceğimiz hakikaten belli olmuyor.
Neyse.
Konuyu özetleyecek olursak.
Yılların emeklerine karşılık aldıkları cüzi maaşlarla hayata tutunmaya çalışan emekliler aç kalmadıklarına şükrediyor. Ben de Allah yardımcınız olsun diyor ve yazımı noktalıyorum.
Sağlıcakla kalın.
Filiz Bahcıvan
YORUMLAR
ben o zıkkım şeyi bir an evvel istiyorum, zira yapmayı planladığım yığınla şey var yapamıyorum
mümkünse tez vakitte o zıkkıma kavuşalım.
selamlar