- 458 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ağaç Olduğunuzda Sulamasınlar Sizi Sakın
Hani bir şarkı da var ’’Bekletme ne oluuur gelmeeeek zamanı geeeel, yoook yok yok gitme gitme eylüldeeee gel.’’ diye devam eder gider rahmetli Alpay’ın o şarkısı... Siz de benim gibi çok beklediniz mi sevdiğiniz birisine randevu verdiğinizde... Ağaç oldunuz da dallarınız da çiçeklendi, meyve de verdiler mi?
Yetmişli seksenli yıllar, haliyle İnternet, cep telefonu daha hayatımıza girmemiş arkadaş. Bir kızı tesadüfen bir yerlerde yakalayacağız da ona ’’Şurada buluşalım.’’ diyeceğiz. Tabi bir de bu işleri kızın abilerine çaktırmadan yapacağız. Siyasi yönü de olmayacak. Ne devrimci bacılardan, ne de Asenalar dan olacak, bunlara da dikkat etmek lazım.
İlk defa buluşacaksınız, mahallede olmaz, görürler, duyarlar, sakız olursunuz milletin diline. Babasının, annesinin kulağına gider. Hele de annesi, babası senin annen ile baban ile tanışıyorsa samimi bir şekilde hiç olmaz. Olmazları oldurmak için ya Kızılay’da ya da Tunalı Hilmi Caddesinde buluşmak lazım.
Kızılay ya da Tunalı Hilmi Caddesinde buluştunuz mu da gözler projektör gibi olacak hem kızda hem de sizde... Ki bir tanıdık da görüp ispiyonlamasın, ne onu ne de sizi... Adı sanı duyulmamış bir kafe en güzeli. Bildik, popüler yerlerde tanıdığa rastlama olasılığı daha fazla...
Eline çiçeği al o zamanki en yüksek bina Kızılay’da ki gökdelenin altında bekle dur Ahmet. Hani Konstantin Simonov’un da bir şiirinde var ya ’’Yağmurlar içinde bekle beni, karlar tozarken bekle, ortalık ağarırken bekle, kimseler beklemezken, sen beni bekle.’’ İyi de daha ne kadar bekleriz. Kolumda kıçı kırık bir saat, pili bile bitmek üzere... Hayır bir de tanıdık arkadaşım görse beni bu halde ellerimde çiçekler ile dalgada geçerler... Ağaç olmuşsun, az sonra meyve de verirsin, biraz sulayalım mı seni, derler yani... Yıl 20. asırda 78 senesi, DSS sınavlarına hazırlandığımız zamanlar... ÖSS ile karıştırmayın canım, bu Delikanlılık Seçme Sınavları...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.