- 441 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Berberin boy aynasında
BERBERİN BOY AYNASINDA
Günümüzde çoğu insan traş olmaz.
Kimileri “sünnetten” deyipkısa yoldan zahmetsizce dolaşmayı yeğlemekte,kimileri “traşla kim uğraşacak,hele her gün traş neymiş?” deyip dervişler misali gezmeye,kimileri evinde sakal traşı olmaz,berberden çıkmaz..
Kimi insan ise günlük sakal traşı olur,sabah kalkınca ilk iş traştır. Bunu insan gibi yaşamanın bir ğeregi görür.
Ben işte bu üçüncü gruptayım. ’kılda keramet yoktur,olsaydı en büyük keramet sahibi keçiler olurdu ’diyenlerdenim.
Yoldan gelmiştim ( Ankara’dan),yorgundum.Uyku üzerimde bir uyku tulumu gibiydi,yatıp dinlenmeye zamanım yoktu.Ama iki günlük sakalla gitmem gereken yerlere gidemez,uğramam gereken yerlere uğrayamazdım.
Bu duygularla şehrin en merkezi yerinde,parkın yanındaki bir kuaföre girdim..Karşı duvarda boydan boya bir manzara fotoğrafı .Öyle çekilmiş ki..kayalık,ağaçlık bir vadi..Kayalıktan kalkmış bir kartal,ağaçlıkta alçakta uçmakta olan bir güvercin.
Sağda bekleme sandalyeleri.Solda boydan boya ayna..Aynaların önünde üç traşlık yer.En sondaki gence düştüm.
Berber;
’Önce saçı yıkayalım ’ dedi.
Belli ki terden,tozdan buna gereksinim duymuştu.
’Olur’ dedim.
Ilık su,bol sabun köpükle saçım,başım ovula ovula hamur gibi olmuştum.Uykum biraz kaçmıştı.
Ensemi,faullerimi kırpıştırıp düzene koyduktan sonra sıcak kurutma makinesıyla kuruladı.İyice gevşemiştim.Uyku zorlamaya başlamıştı,direniyordum.
Köyümde şelale deresindeydim sanki.Tıpkı duvardaki manzarada olduğu gibi bir vadi. Çocuklugumun geçtiği Şelale vadisi.
Aklıma çeşitli anılar,kartallar,güvercinler,keklikler arasındaki savaşlar,öyküler,olaylar getirerek uykumu yenmeye uğraşıyordum.Uyku ile aramızda kıyasıya bir mücadele,bir savaşım başlamıştı.
Genç usta sakal için havluları değiştirdi.Bir ucunu yakamın bir tarafına yerleştirdi.Diğer ucu çaprazlama diğer tarafa yerleştirdi,yaslan dedi.Eliyle yardım ederek kafamı koltugun üst tarafındaki yumuşak çıkıntıya doğru yerleştirdi.O kadar rahattı ki belkide bana öyle gelmişti.
Ah bıraksalar da şimdi böylece bir uyusam. Ama bırakmazlar ki,olmazdı ki..
Ilık suyla,arko sabunuyla yüzümü köpürtmüş,yumuşak fırçayla ovuyorda ovuyordu.
Uykuya karşı direniyordum.Gözlerimi aynaya dikmiş,kendime bakıyordum.Noel baba gibiydim,kendi kendime gülümsedim.Bu kez bir yerimi kestireceğim dedim içimden.
Kayalıktan kalkmış olan kartal,güvercine doğru süzüldü,süzüldü..güvercinin kurtuluşu yoktu.
Kartal aman vermeden havada kaptı onu.Kayalığa doğru süzüldü,güvercin kartalın pençeleri arasında çırpınıyordu.Kartal neresinden tuttuysa güvercin çığlık attı.Dayanamadım kartala çıkıştım;
Heyyy!
Bağırtımla uyandım.
Ne göreyim,genç çırak dudağımı yan ucundan çizitmiş kan akıyordu.
Acemi,kanı kesmek için losyon sürmüştü.
Losyonun yaraya verdiği acı ile çığlık atmış,birkaç saniyelik uykumdan uyanmıştım..
Bıçak altında,berberin boy aynasında. 1998 yılı Eylülünde Tokat’ta
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.