- 629 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAFKASYA TARİHİ.
Çerkesler (Adıgeler), Batı Kafkas Sıradağları’nın eteklerinde,Kuban Irmağı ile güneyde Bzıb (Psıbe) ırmakları arasındaki Karadeniz kıyılarında,doğuda Kuban ile Terek ırmakları güney havzalarını kapsayan büyük bir alanda oturmuş olan etnik topluluklardır.Türkiye’de ise Kuzey Kafkasya kökenli insanların tümüne verilebilen ortak bir özel addır.Abzah ya da Abadzeh (Абдзах),Bjeduğ (Бжъэдыгъу), Şapsığ,Hak’uç (Хьак1уцу), Natuhay,K’emguy (К1эмгуй),Mahoş,Yegerukay,Mamhığ, Besleney, Hatukay (Хьатикъуай) ve Kabardey ya da Kabartaylar,en tanınmış Çerkes topluluklarıdır.
Rus resmi literatüründe,RF’ye bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde yaşayan Kabartay ve Besleneylerden oluşan Adige topluluğuna da Çerkes,bunların yaşadığı yöreye de özel anlamda ya da bir kısaltma ad olarak Çerkesya denmektedir.Bu yörede 1926-57 yılları arasında Çerkesya ya da Çerkes Özerk Oblastı (1926-28 arası Çerkes Ulusal Okrugu) adlı bir özerk yönetim birimi bulunuyordu.Çerkesya,1957’de halkına geri verilen Karaçay ile birleştirilerek,Karaçay-Çerkes ÖO içine alındı.
Tarih
Çerkeslerin ataları sayılan Sind-Meot kavimlerinin Kafkasya’daki varlığı,ölü gömme kültünden gidilerek, MÖ 3000’lere değin uzanmaktadır. MÖ 2000’lerde tarım ve hayvancılığın yanı sıra bakırı kullandıkları, seramik eşya ve daha sonra da tunçtan aletler yaptıkları bilinmektedir. Meotlar (Adıgece:Мыут1эхэр) olarak adlandırılan kavimlerden geldiği kabul edilen Çerkesler,MÖ 8.yüzyılda Kimmerlerle,MÖ 6.yüzyılda da kuzeyde İskitlerle, Karadeniz kıyısında da Greklerle komşuydular. İskit ve Greklerle kurulan ilişkiler, ekonomik ve kültürel gelişmenin yanı sıra Çerkes kentleri ve yazısının ortaya çıkmasını da sağladı.
MÖ 5.yüzyılda merkezi Sindika limanı (bugünkü Anapa) olmak üzere Bosporos Krallığı’nın yanı başında,Meotların bir topluluğu olan Sindler tarafından kurulan Sind Krallığı ya da Sindika bulunuyordu.Sindika,varlığını en az bir yüzyıl kadar sürdürdükten sonra,dış saldırılardan korunma amacıyla da,MÖ 4.yüzyılda,Bosporos kralı Levkon’un hükümdarlığı döneminde (MÖ 43-38) Bosporos Krallığı’na katıldı.Bosporos Krallığı’nın,MÖ 3.yüzyılda,ucuz Mısır buğdayının rekabeti (1) sonucu, ekonomik ve askeri çöküş sürecine girmesinden yararlanan İskitler’in izleyicileri olan Sarmatlar,MÖ 2.yüzyılda Kuzey Kafkasya topraklarını ele geçirdiler.Bu dönemlerde Çerkeslere Zykh (Зихы) ve Kasog gibi adlar verilmeye başlandı.Çerkesler, Sarmatlar’ı ancak MS 1.yüzyılda Maniç ırmağının kuzeyine sürmeyi başarabildiler. Sarmatlar’dan sonra 4. ve 5.yüzyıllarda Alanlar ve Hunlar da bölgeye geldiler.Got,ardından Hun saldırıları sonucu kıyı kentleri ve deniz ticareti yok oldu ve Çerkesler verimli topraklarının hemen hepsini yitirdiler.Hunların çekilmesinden sonra Çerkesler eski topraklarını geri aldılar,kuzeyde Ukrayna ve Kırım’a değin yayıldılar.
1222’de Kafkasya’yı istila etmeye başlayan Moğollar Çerkeslerin bir bölümünü ve Alanlar’ın çoğunu yok ettiler. Bunu izleyen Altın Orda saldırıları sırasında topraklarının büyük bir bölümünü yitiren Çerkesler, buna karşılık Alanlar’ın bazı topraklarını ele geçirdiler. Kuban Irmağı boyunca uzanan bu yeni topraklar üzerinde 14.yüzyılda Kabardey bölgesi oluştu. Altın Orda devletinin yıkılmasından sonra daha önce yitirdikleri toprakların bir kısmını geri alan Kabartay Çerkesleri, bu kez de Kırım Hanlığı’nın saldırılarına hedef oldular.
Rus yayılmasının başlaması:
Kırım Hanlığı’nın Kabartayları ağır bir vergiye bağlaması Kabartay Çerkeslerinin Rusya’ya yaklaşmasına yol açtı,1557’de Kabartaylar,Kırım’a karşı Rus korumasını benimsediler. Bu zorunlu yakınlaşma Rusya’nın ,1556’da Astrahan Hanlığı’nı ilhak ederek ele geçirdiği ve Terek Irmağı kuzeyinde bulunan toprakları barışçı bir biçimde kolonileştirmesini, Oset,İnguş, Çeçen ve Dağıstanılar arasında da etkinliğini arttırmasını beraberinde getirdi. Çerkes-Rus dostluğu 18.yüzyıl ikinci yarısına (1774’te Kabardiya ve Osetya’nın,1783’te de Kırım’ın Rusya’ya ilhak edilmesine) değin sürdü.1774 sonrasında Osmanlı-Rus dengesi,Osmanlılar aleyhine bozuldu,onun yerini Batı-Rus dengesi aldı.Osmanlı Devleti,bu yeni denge içinde zayıf bir tampon devlet konumuma geldi.
Osmanlı-Çerkes ittifakı:
1739 Belgrad Antlaşması ile Kabardiya’ya,Rus ve Osmanlı devletleri arasında "bağımsız" ya da "tarafsız bölge" statüsü verildi. Rus yayılmacılığından kaygı duyan Çerkesler (Adıgeler), 1768-74 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlılar’dan yana tavır aldılar, ama savaş Rusların Kabardey ve şimdi Kuzey Osetya bölgelerini ilhak etmeleriyle sonuçlandı. Bu arada Kırım’ı ve Kuban Irmağının kuzeyinde,Kuban ve Azak Denizine dökülen Yeya ırmakları arasında bulunan ve Kırım’a ait olan Nogay ve Çerkes nüfuslu toprakları da ilhak eden ve bu bölgede bir etnik temizlik ve soykırım uygulayan Ruslar,1783’te Gürcistan’ı da (Kartlı ve Kaheti) koruma altına aldılar;ayrıca Mozdok’tan başlayıp Kuban Irmağının sağ (kuzey) yakası boyunca batıda Karadeniz’e,doğuda da Terek Irmağının sol (kuzey) yakası boyunca Hazar Denizi’ne uzanan,üzerinde kale,karakol ve gözetleme kuleleri bulunan müstahkem hatlar inşa ettiler.Bu arada Çerkesya’yı doğudan da,Kafkas Sıradağlarına değin uzanan müstahkem hatlarla çember içine aldılar.Bunun üzerine Çerkesler Türklerden yardım talebinde bulundular,böylece Türk-Çerkes ittifakının ve Anapa kalesinin temeli atılmış oldu (1781). Kuzey Kafkasya halkları (yani Adıge,Çeçen ve hanlık toprakları dışındaki Dağıstanlılar) artan Rus yayılmasına karşı bir tepki olarak İmam Mansur önderliğinde direniş hareketlerini başlattılar,1787-91 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlıların yanında savaştılar, ama savaş Ruslar’ın Kerç Boğazı’nın denetimini ve Anapa’yı ve buradaki İmam Mansur’u ele geçirmesiyle sonuçlandı (1791).Anapa,1792 Yaş Antlaşması ile Osmanlılara geri verildi.
1806-12 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında,Nisan 1807’de Anapa yeniden Rusların eline geçti.Ama 1812 Bükreş Antlaşması’na göre,Anapa ile birlikte,kuzeyde Kuban Irmağı ağzından başlayıp güneyde Bzıb (Psıb) Irmağına ulaşan Çerkesya kıyılarının denetimi,Ruslarca Osmanlılara geri verildi.Bzıb Irmağından,daha güneydeki Rion Irmağına (Poti’ye) kadar olan yerlerin kıyı denetimi de (Abhazya Prensliği dahil),Ruslara bırakıldı (2).
Çerkesya Kurtuluş Savaşı (1829-64):
1829 Edirne Antlaşması ile Osmanlılar Çerkesya üzerindeki tartışmalı haklarından Rusya lehine vazgeçtiler.Çerkesler,Türklere bağlı olmadıklarını,sadece onların müttefikleri olduklarını öne sürerek, 1829 Edirne Antlaşmasını tanımadılar.Ruslar,1837’de Karadeniz kıyısı boyunca,Anapa’dan Sohum’a değin uzanacak bir kıyı hattı kurma çalışmalarını başlattılar. 1838’de Çerkesler’in elindeki Soçi ve Tuapse limanlarını ele geçiren Ruslar,kıyı boyunca ve bir de ülke içinden geçen (Gelencik limanından şimdiki Krasnodar kenti batısına uzanan) ve üzerinde kale ve karakollar bulunan hatlar inşa etmeye başladılar.1839 yılı sonunda Çerkesya hem karadan ve hem de denizden tam bir kuşatma altına alınmış oldu.Ayrıca,doğudan batıya doğru ilerleyen Ruslar,Çerkesya’nın doğu bölümünü (Base Ovası) işgal ederek Laba Irmağına dayandılar.Laba ve Kuban ırmakları arasında bulunan ve büyük bir Adıge nüfusun barındığı Base Ovası’nı katliam ve etnik temizlikten geçirdiler.
Base Ovasından sürülen Adıge ve özellikle Besleney kalıntıları (2 köy),Kabardiya’dan getirilen göçmenler ve güneydeki yüksek dağ vadilerinden indirilen Abazalarla takviye edilerek,Ruslar tarafından Küçük ve Büyük Zelençuk ırmakları vadilerine yerleştirildiler.Bu yerleştirme alanında şimdi RF’ye bağlı "Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti" bulunmaktadır.
Öte yandan egemenlik alanı gitgide daralan Çerkesler,1840 yılı ilkbaharında Karadeniz kıyı hattına ve ülke içinden geçen Gelencik Hattına saldırarak bu hatları yıktılar ve kalelerin çoğunu ele geçirdiler.Dağıstan ve Çeçenya’da Ruslar’a karşı mücadele eden İmam Şamil, Çerkeslerle birleşmek için 1846’da Kabardey bölgesine gitti, ama bu birleşme girişimi,Rus işbirlikçisi Kabartay derebeylerince desteklenmedi ve başarısızlığa uğradı. 1848’de Naip Muhammed Emin,İmam Şamil tarafından temsilci olarak Çerkesya’ya gönderildi.Ama tüm çabalara karşın,bütünleşme sağlanamadı.
Kırım Savaşı ve sonrasındaki Adıge (Çerkes) deportasyonu:
1853-56 Kırım Savaşı sırasında Çerkesler,Müttefiklerin yardımıyla Novorossiysk kentini ve Taman Yarımadası’nın bir bölümünü Ruslar’dan geri aldılar.Ama Müttefikler’in savaşa son vermesiyle Çerkesler ve Şamil kuvvetleri, Ruslarla başbaşa kaldılar.İmam Şamil’in 1859’da teslim olmasından (Eylül 1859) sonra,naibi Muhammed Emin de Ruslara sığındı(Aralık 1859).1859’da Adıge derebeyi toplulukları (Beduğ,K’emguy,Besleney,Kuban Kabartay,vb) ve 1860’da Anapa yöresindeki demokratik Natuhay topluluğu Ruslara boyun eğdi. Rus Hükümeti,üç önemli demokratik Çerkes topluluğunun (Abadzeh,Şapsığ ve Vıbıh),takas olarak, Ruslarca gösterilen yerlere yerleşmeyi reddetmesi üzerine, Çerkesleri zorla topraklarından çıkarma kararı aldı ve uygulamaya soktu (1862),böylece insanlık tarihinin en acı sayfalarından birini oluşturan Çerkes ya da Adıge sürgünü ya da deportasyonu (ülke dışına çıkarılma) olayı başladı (3).
1862’de harekete geçen Ruslar, Çerkes köylerini basıp yakmaya, geri dönüşü olanaksızlaştırmak için de tarlaları tahrip ederek,dahası meyve ağaçlarını bile keserek halkı Karadeniz kıyısına doğru sürmeye başladılar.Bu durum karşısısında önce Abadzehler savaştan çekildiler.Şapsığlar da ardından ateşkes imzladılar (Ekim 1863).Bölgelerini boşaltmaları için,Şapsığlara 6 Mart 1864’e kadar süre tanındı. Şubat ve Mart 1864’te Ruslar, ateşkesin yürürlükte olduğu Şapsığ topraklarına girip ilerlemeye başladılar;Şapsığ gözlemcilerin eşliğinde,önce Tuapse’yi,ardından henüz ateşkes imzalamamış olan Vıbıhların merkezi konumundaki Soçi limanını (25 Mart 1864),çarpışmasız ele geçirdiler.21 Mayıs 1864’te Ruslar Kafkas Savaşı’nın sona erdiğini Mzımta (Mezmıt’e;Мэзмыт1э) Irmağı yukarısındaki Kbaada Yaylasında (şimdiki Krasnaya Polyana) bir dini ayin ve askeri tören düzenleyerek ilan ettiler. Çerkesya bu tarihten başlanarak Çerkes nüfusundan arındırıldı ve Ruslarca ele geçirilen bu yeni topraklar Kuban Ordusu yönetim bölgesine eklendi (4).Yalnızca Kuban ve Laba ırmaklarının orta sol ovalarında küçük bir Çerkes nüfusu (bugünkü Adıgeler), iç sürgün (relocation) yoluyla bırakıldı.Bırakılanların 80 bin olan sayısı (5),deportasyon politikasının daha sonraları da,zaman zaman sürdürülmesi nedeniyle 1897’de 30 bine düştü.
Çerkesler Osmanlı topraklarında:
Asıl Çerkes nüfusu ise deniz yoluyla Osmanlı topraklarına deporte (sürgün) edildi. Gemilere bindirilen Çerkesler, Karadeniz’in Anadolu kıyılarındaki limanlara (Batum,Trabzon,Ordu,Samsun,Sinop ve şimdiki Akçakoca) çıkarıldı.Bir bölümü de Burgaz, Varna ve Köstence’ye götürülerek Balkanlar’a yerleştirildi. Göç sırasında açlık ve salgın hastalıklar yüzünden çok sayıda Çerkes öldü.Balkanlar’a yerleştirilen Çerkesler de,1878 Berlin Antlaşması gereğince,yeniden Osmanlı Asyası ve Afrikası topraklarına göç ettirildiler.Bunlar Anadolu,Kıbrıs,Suriye,Ürdün,İsrail ve Mısır gibi boş yer bulunan hemen her yere dağıtılarak yerleştirildiler.Anadolu’ya göç ettirilenler, yoğun olarak Orta ve Batı Karadeniz, Kuzeybatı, Batı, İç Batı,İç Doğu, Orta Anadolu ve Doğu Akdeniz’e,Bingöl ve Bitlis’e yerleştirildiler. Sürgün ve yerleştirme giderleri Osmanlı Hükümeti’nce karşılandı.
Kafkasya’da kalan Çerkes topluluklarına özerklikler verilmesi:
1830’da G.V.Novitski’ye yaptırılan bir Rus askeri araştırmasına göre 1.082.200 tahmin edilen ("Kubanskie oblastnıe vedomosti",No.38,1884) Kuban oblastındaki (Çerkesya) Çerkes nüfusu (aslında 2 milyon),savaş,etnik temizlik ve deportasyon uygulamaları sonucu,1864’te 80 bine,1880’de 60 bine,1897’de de 30 bine düşmüştü.Bu sayıya şimdiki Çerkessk yöresi Adıgeleri (Kabartay,Besleney ve Abazalar) ile asıl Kabartaylar da eklendiğinde sayı,1897’de 150 bini aşıyordu.
27 Şubat 1917’de Çerkes halkını anavatanlarından süren Rusya Çarlığı çöktü ve Çar II. Nikola tahttan indirildi. Bundan sonra ilk olarak Kuban ve Terek oblastlarında (il) yönetime katılan Çerkesler özerklik istediler ve 1917 Ekim devriminden sonra Dağıstan ve Terek’te yaşayan Kuzey Kafkas halklarını temsil etmek üzere 1 Aralık 1917’de Vladikavkaz’da kurulan Terek-Dağıstan Bölgesel Hükümeti’nde yer aldılar. Bu hükümetin Sovyetleri tanımayan karşı devrimci Kuban ve Don yerel hükümetleriyle birlikte oluşturduğu ’Güneydoğu Birliği’, Mart 1918’de Sovyet güçleri tarafından ortadan kaldırıldı. Sovyetlere karşı çarpışan General Denikin 1919’da Kuban ve Terek oblastlarını ele geçirdiyse de, Sovyetler Mart 1920’de duruma yeniden egemen oldular.
Kasım 1920’de Rus SFSC’ye bağlı Dağıstan ÖSSC ve Dağlı ÖSSC kuruldu ve bu kuruluşlar Ocak 1921’de onandı. Dağlı ÖSSC içinde bir ulusal okrug (ilçe) oluşturan Kabardey Çerkesleri, 1 Eylül 1921’de Dağlı ÖSSC’den ayrılarak Kabartay Özerk Oblastı’nı (sancak) oluşturdular. Sırasıyla,12 Ocak 1922’de Karaçay-Çerkes,16 Ocak 1922’de Kabartay-Balkar ve 27 Temmuz 1922’de Adigey özerk oblastları ve en son 23 Eylül 1924’te,Karadeniz kıyısında da Şapsığ Ulusal Rayonu (ilçe) oluşturuldu. 5 Aralık 1936’da Çerkes nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı Kabartay-Balkar ÖSSC; 3 Temmuz 1991’de de Adıgey (yada Adıge) ve Karaçay-Çerkes özerk cumhuriyetleri oluşturuldu.Bu üç cumhuriyet,SSCB’nin dağılması üzerine oluşan Rusya Federasyonu (RF) içinde varlıklarını sürdürmektedirler.Şapsığ Ulusal Rayonu ise 24 Mayıs 1945’te kaldırıldı,ama Şapsığlar’a (toplamı 12 bin) 1999’da,RF içinde koruma altında küçük bir yerli toplum statüsü tanındı.2002’de,Şapsığlar dışında,RF’deki Çerkeslerin toplam sayısı 712.244’e ulaşmıştı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.