3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1066
Okunma
Aşkın Tırnağa batan kıymık kadar acıtır…
Tırnak batması bunun yanında ızdıraptır…
“Aşk” Spontane konuşurken bu kavram aklıma geldi. Manasını, fiili teşebbüsünde arayan, platonik olan veya aşka hiç inanmayan!.. Aslında bilinen!.. Yine de ne demek olduğu konusunda, tam anlamıyla fikir sahibi olunmayan!.. Soyut kavram… Arapça “aşaka” , sarmaşmak, sıkıca sarılmak, sarmaşık anlamına geliyor. Bazı kaynaklarda ise Farsça’ da, avesta dilinden ‘işka/işk’ kelimesinden geldiği ve anlamının “istemek, şiddetli muhabbet, candan sevmek” olduğu yer almaktadır. İngilizcede love, Fransızca da Amoure… Dilleri sayarsak bitmez!.. Aşk bana göre!... Şuna göre!... Nasıl? Şöyle, gibi devam eder. Şairin dediği gibi:
“Kıymık batması aşk ateşi gibi acı veriyor ise aşk mıdır? Yada aşk ete batan tırnaktan neden daha acıdır?”Asıl aşk bu mu? Yoksa! Anne karnından yeni düşmüş bir tayı yalayan annenin aşkı mı? Anne çocuğunu doğurduğunda rahmet çeşmesi gibi sütün fışkırması mı? Babam ile annemin, elli yıllık, gittikçe artan… Birbirine kanıksanmış! Yıllanmış şarap gibi!.. Yalnızlığın azap olduğu şu nazik örnek mi aşk?
… Firavunun bedenini sevmesi mi? Yusuf’u seven Züleyha mı? Yavrusunu boynundan dişleyip taşıyan, seven,okşayan Aslan mı? Sorular deli sorular sonu gelmez...Nedir bu aşk… Çok mu açık uçlu bir mesele!..
___Bence aşk: Alemi yaratan kudret sahibinin rahmetinden bize bağışladığı Ab-ı Kevser...İçmeye doyamadığımız, cennetteki zahmetsiz aşkın dünyaya düştüğü zahmet pınarı!... Başı tatlı sonu acı biten bade!.. Cennette badesi sevgi gibi tatlı… Zeytinin ilk hali gibi.. Görünüşü tatlı yemesi acı…
Bugünlük bu kadar…
Şiir ve yazı :Yusuf Mansız
03.01.2019