- 863 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
VAY SENİN ERKEKLİĞİNE!
Hüseyin’in evlenme çağı gelmiştir. Onun sevdiği Ayşe isminde güzel bir kız vardır. Onunla görüşürler ve evlenmeye karar verirler. Bilindiği üzere kız, erkekten mihr ister. Hüseyin kendi kendine:
“Kız benden ne kadar mihr isterse, ben onun on mislini vereyim derim. Evlendikten sonra unutulur gider. Ben de böylece onun istemiş olduğu mihri vermemiş olurum.” der. Resmi işler tamamlanır, Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile kız üstenir, kız tarafı da kabul eder…
Hüseyin devlet memurudur. Aldığı maaşı belli olan biridir. Kız evinde çaylar içildikten sonra, kız babası mihr konusunu gündeme getirir.
Kız babası Ahmet Efendi:
“Mihri ne kara olacak?” deyince Hüseyin birden ayağa fırlar ve aklından geçirdiğini içinden tekrarlar ve:
“Nasılsa ne kadar çok mihr vereceğim desem de vermeyeceğim.” der.
Hüseyin ayağa kalkar:
“Mihri bedeli yüz altındır efendim.” der. Herkes bu duruma şaşırır. O çevrede böyle büyük miktarda mihr sözü veren olmamıştır. Hüseyin’in ve Ayşe’nin ailesi de bu kadar meblağa çok şaşırırlar. Neyse herkes gülümser:
“Tamamdır.” derler.
Hüseyin de:
“Mihri ancak evlendikten sonra verebilirim. Benim şartım budur.” der. Nişandan sonra fazla uzatmadan düğün hazırlıklarına başlanır ve kısa sürede de düğün yapılır. Zaman çok hızlı geçmektedir.
Gelin Hanım:
“Yüz altın mihrim vardı.” diye aklından hiç çıkarmaz. Zaman zaman Hüseyin’e bu durumu hatırlatır. Başlarda ibadeti yavan olan Hüseyin, ibadetlerine başlar. Namazlarını kılar, orucunu tutar verdiği sözde durur, emanete ihanet etmez ve yalan söylemez...
Bu mihr konusu Hüseyin’in kafasını bayağı karıştırır:
“Âlim bir hocaya gidip de bu durumu sorup netleştireyim.” der. O çevrede ilimde, ileri olan Hasan Efendi’nin yanına gider ve durumu ona detaylarıyla anlatır. Durumun önemini anlayan Hasan Efendi:
“Bak yavrum! Kadının mihrini vereceksin. Bu senin borcundur ve kadının hakkıdır. Ölürsen ahirete borçlu gidersin.” der. Hüseyin buradan aldığı cevapla hanımının mihri olan yüz altını yapmaya başalar ve gerçekten de tamamını yapar ve hanımı Ayşe’ye teslim eder.
Hüseyin’in babası Mustafa Efendi köyde yaşamaları sebebiyle tarla işleriyle uğraşmaktadır. Malum ki tarlarda traktörsüz tarım yapılmaz. Traktör almak için de yüklü bir paraya ihtiyaç vardır. Bu sebeple Mustafa Efendi traktör almaya karar verir. Bunun için de yüklü miktarda paraya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını gidermek için oğlu Hüseyin’in kapısını çalar ve oğluna:
“Bak oğlum! Traktör alacağım. Bana altın, para vb. elinde ne varsa acilen hemen vermelisin.” der. Babasının oğlunun altın biriktirdiğinden haberi vardır. Hüseyin:
“Baba yüz altınım vardı. Hanımın mihri olarak ona verdim. Borcumu teslim ettim. Borç namustur. O, hanımın kendisine aittir ve onun hakkıdır everemem.” der.
Babası oğlunun bu durumuna çok şaşırır ve öfkelenir. Başını bir o tarafa, bir bu tarafa çevirerek tepkisini gösterir ve:
“Vay senin erkekliğine! Vay senin erkekliğine! Vay senin erkekliğine! Yazıklar olsun sana! O kadar altın, avrada hiç teslim edilir mi?” der ve çeker gider…
30.12.2018
Yozgat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.