AKIŞ VE GÜNAHLAR
Bugün sizlerle bakış açımın değişmesi sürecinde yarıya yaklaşmamın yansımalarını anlatacağım. Önceden sevap günah skalasında gördüğüm davranış ve durumların artık sonuç odaklı ve ilahi bir sistem olan akış durumu diye adlandırabileceğim bakış açısına evrilmesi ile karşı karşıyayım. Yarıya geldim. Biraz açayım. Belki de ailemin küçükken yetiştirmesinin izleri olacak ki veya benim dünyayı siyah beyaz algılamamın sonucu ile daha çok bir fiilin veya durumun günah olup olmamasına takılırdım. Tabi ki bu düşüncede iken de günah işliyordum. Fakat bir şekilde masum sanıyordum kendimi. Bu yaptığım sayılmaz gibisinden. Bilinçaltına itiliyordu sanki. Neyse efenim hayat insanı un sanıp yağmurlarıyla bir güzel hamur gibi yoğururken, yaş aldıkça değiştiremeyeceği şeylerin olduğuna ikna oluyor. Mesela ölüm. Ölüm olduktan sonra insan geri getiremeyeceği şeyleri, değiştiremeyeceği şeyleri anlıyor. Hem de öyle bir anlıyor ki bu değişmeyecek şeyleri sanki hiç olmamış durumuyla yaşanan andan daha öncesine alarak bir nevi bilgisayarlarda olan sistem geri yükleme ile sistemin bütünlüğünü korumaya çalışıyor.
Geri getiremeyeceği demişken hemen paylaşmak istediğim bir konu aklıma geldi geçende bir büyüğüme söylemiştim. Adalet konusu. O demişti ki adalet kişinin vicdanıdır. Ben de dedim ki bir olay olduktan sonra o olayın kısası yapılsa bile olayın olmuş olması durumu her ne kadar ceza vs. olsa bile karşı tarafı tam tatmin etmeyebilir. Olayda yaşama var. Ceza da ise bir kişinin ceza aldığını biliriz ne yaşadığını onun yerinde olmadan bilemeyiz. Çünkü beyin bağlantıları farklı. Tamam bu biraz deterministik oldu. Fakat bu dünyada asla iki şey birbirinin aynı değildir. Bazı şeyleri aynı veya eşit kabul ederiz düşünce olarak. Farklılık ise bilinmek demek. İki şey birbirinden farklıysa bu iki şeyi bilme durumumuz oluşur.
İşte bu adalet konusu bağlantılı günah sevap kutuplu bakış açısının daha doğrusu kalıplaşmasının tomurcuk gibi açması sonucunun nereye gideceği bende biraz heyecan uyandırıyor. Ha aklıma gelmişken günahı günah olarak görmemek DEĞİLDİR bu anlattığım. Sadece aşmaya çalışıyorum. Tomurcukta güldür. Sonuçta her ne kadar günaha karşı bundan sonra yapmayacağım dediğin ne varsa yapabilme olasılığını barındırıyor. Kaldı ki tek çeşit bir şey değil o olmasa başkası oluyor ve olacak. Yani masumluk düşüncesinin yerini sorumluluk veya akış felsefesinin alması gerekiyor sanırım. Kim bilir beklide büyüyorumdur.
Birazda akış felsefesinden bahsedeyim. Akış yani mesela sana bilgi akıyorsa sende bilgi akıtmalısın. Sağlık akıyorsa sağlık akıtmalısın. Paraysa para. Yani cinsi neyse o cinsten Allah için bir görev bilinciyle bir şey yapmalısın. Hani her şeyin bir zekatı var denilir ya. Tıpkı semazenlerin bir elinin yukarı bir elinin aşağı bakması gibi. Haktan alıp halka dağıtmak.Eğer tutmaya kalkarsan bir noktada barajın patlaması gibi patlayabilir diye düşünüyorum.
Kainatta bir sistem olduğu açık.Dünyada yaşarken kuzey güney kutupları var ve dünyanın hareketi hissedilmiyor.Kuş bakışıyla dünyadan uzaya doğru uzaklaşırken dönüş ve akış var.Uzayın içinde akıyoruz.Bir geçtiğimiz yerden bir daha geçmiyoruz.Bildiğim kadarıyla galaksi olarak da bir akışımız var.Yani yörünge sabit değil.Hadi yörüngeyi sabit kabul etsem bile geçilen yerdeki cisimler ve karanlık madde vs aynı olmaz.Dünyadaki yollarımız bile değişiyor.
Birde yanlış anlaşılmaya imkan vermemek için günahı yapmamaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.Çalışmalıyız değil yapmayalım.Fakat işte genel olarak düşünülünce yapılmaması mümkün değil.Yapılan bir şeyle de yüzleşme sorumluluğunu yaşamak ve bu günahın telafisi gibi bir iyilik yapmalıyız.Aslında dönüp dolaşıp adaletin akış olduğuna geldim.Doğru veya yanlış.Allahu alem.