- 577 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
NEDEN Mİ YAZIYORUM?-4
Sinema, köyden gelmiş bir çocuk için ne anlama gelir? bugün belki tahmin etmekte zorlanırsınız; bunca icat, keşif, yenilik ve dağdağa içinde.. Soğuk kış gecelerinin tandır başlarında; devli, perili masallarla büyümüş bizler için çok yeni, hem çok çok yeni ve başka bir dünyaya, bilmediğimiz, görmediğimiz, anlamlandıramadığımız başka bir dünyaya açılan pencereydi, yepyeni bir pencere..Sinemayı salondan tanımadan önce bir kez beyaz perdeyi görmüştüm. Köyümüze mobil bir sinema makinesi gelmişti; kim, neden ve nasıl getirmişti hatırlamıyorum, hatırladığım şey, gece karanlığında, sağlık ocağının bir duvarında resimlerin oynadığını görmemin şaşkınlığından ibaret. Şaşkındım, geç kalmıştım, şaşkınlığım geçmeden de gösteri bitmişti. İçim de bir sinema ukdesi kalmıştı, kafamda bir kaç gün onun necesini ve nasılını taşıdığımı hatırlıyorum.
Okulun ilk günleriydi, kitaplarım koltuğumda, tabi ki çantasız, başımda üç sarı şeritli ay yıldızlı şapkam, takım elbisem, boynumda Alaman işi lastikli bir kıravat, ayaklarımda sanırım ilk kez giydiğim kunduralarla ilerlerken, Köyümüzün yaşlılarından Adil Amca ile tam Garnizon Sineması’nın önünde karşılaştık, Adil amca hem büyüğümüz, hem de ablamın kayın pederiydi, dolayısıyla karşılaşmamız otomatikman sıcaktı. Bir merhaba, iki sözden sonra, gittin mi hiç? gel seni sinemaya götüreyim dedi; dersleri ve zamanı düşünmeden; hayır gitmedim, dedim ve sinemadan içeri girdik, tabi ki biletler Adil amcadan, gidip ön koltuklara oturduk iki arkadaş gibi ve beyaz perdede resimler oynamaya başladı, heyecanım tavan yapmıştı ! Böylece ilk filmim başrollerini Tugay TOKSÖZ ve adını yakın zamanda unuttuğum artistin oynadığı "Bir lokma ekmek karabiber" filmi olmuştu. uzunca sürecek sinema serüvenimiz de başlamış oluyordu. Adil Amcaya buradan rahmet ve teşekkürler..Adil amca bazı özellikleri ile özel bir adamdı, bu yüzden özel bir paragraf açmam gerekecek...
Hani doğuda Kazım Karabekir Paşa’nın açtığı askeri okullardan söz edilir ya, işte o okullardan en yakında bir Erzincan, bir de Sivas’ta vardır ve Adil amca, benim amcamla birlik o askeri mektebin Sivas’ta olanına alınmışlardır. İki yıl sanırım okumuşlar ki, köyde çocuk ihtiyacı önemli olduğundan, ağabeysi Adil amcayı okuldan almış, alırken de tabi amcam da yalnızlık korkusuyla arkalarına takılmış ve Adil amcanın da, amcamın da askeri mektep serüvenleri bitmiştir. Bitmiştir de Adil amca o aldığı iki yıllık eğitimden midir nedir, hiçbir zaman sıradan bir köylü olmamış, olamamıştır. Çok varlıklı olmamasına rağmen bir ayağı da hep şehirde olmuştur. Düşünceleri, yorumları, olaylara bakışı gerçekten herhangi bir köylüden farklıydı, espri gücü de inanılmazdı. Zannederim ve inanıyorum ki, bu farklılığının nedeni aldığı o iki yıllık askeri mektepten ona yadigardı. Her yıl ağustos terfilerini takip ederdi, zannederim ki takip ettiği de okuduğu devre arkadaşlarıydı. Aynı zamanda iyi bir acans (Ajans)! dinleyicisiydi. Adil amca kadar olmasa da amcam da alışılmış köylü tipinin kısmen dışındaydı, çoğu işleri başka insanların işlerine benzemez ve uymazdı.
Bayburt bir kaza-İlçe merkeziydi o yıllar, iki kışlık bir de yazlık sineması olduğunu hatırlıyorum; bir de hatırladığım şeref ağabeyinin bitmeyen anonsları: "Bugün bende, yarın sende" yarında yıldız sinemasında...
Hayrettin YAZICI
...Devam edecek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.