sevgili aşk
şimdi öncelikle mantıksal açıdan bakmak lazım bu mevzuya, türlerin üremek için geliştirdiği çeşitli yöntemler vardır. nesillerin devamlılığını sağlamak için dna’mızda yazılı olan bir programı devreye sokan ise beynimizdir. dişi ve erkek bireylerin özelliklerinin iyi olması o türün çevreye adapte olması için gerekli bir koşuldur. bu konuya farklı bir açıdan yaklaşacak olursak aşk aslında programlanmış bir duygu paketidir diyebiliriz.
mesela erkek güzel bir dişi birey gördüğünde onu beğenir veya kadın yakışıklı, bir erkek birey gördüğünde ondan hoşlanır. neden tüm güzel kadınlardan hoşlanmayız veya bir gün gördüğümüz bir kişiye aniden aşık oluruz? o kişi aklımızdan hiç çıkmaz. başka bir şey düşünmez oluruz. aslında aşık olmayız. bu bence sadece bir iç güdü. neslimizi devam ettirmek adına.
en basiti ve saflığı ile hayvanlar arasında yaşanır bu olayın. genlerini aktarmak isteyen bir aslan önce gücü ve kuvveti ile o dişi aslan sürüsünü ele geçirmelidir dişi aslanlar içinde böyledir durum, onlarda en heybetli güçlü aslanla birlikte olmak isterlerki yavruları baskın güçlü genlere sahip olup bu doğada yaşamlarını sürdürebilsinler. buradaki örneklemeye aşk olgusunu eklersek hayvansal dürtülerden bir tık bizi ayıran özelliklerden biri oluverir.
bu konuyla ilgili karşıt görüşler elbetteki vardır. aşka inanan da inanmayan da bunu bir düşünsün. aşk başlı başına bir fenomendir diyenler de çıkabilir. ancak bana göre aşk ikincildir, sevgi önemlidir ve vardır. sevmek evreni kuşatan süper bir güçtür. sevgi anne kuşun yavrusu için kendisini tehlikeye atarak yem bulmasıdır. karşılıksız sevgi sadece anne birey için geçerlidir.
şimdi de duygusal açıdan bakalım. aşk bir yarım kalma yada kavuşamama olayıdır. bireylerin kendi iç dünyaları, etrafındaki kişiler, toplumsal düşünce ve olaylar sonucu yarım yaşanılmış bir ilişkiden ortaya çıkan bu hiç başlanamamış veya başlanmış ama nihayete erdirilememiş bir olaylar silsilesi sonucu oluşan bir bir duygu yumağıdır.
aşkı sınıflandırmaya çalışalım,
birey karşısındaki insanın bir veya bir kaç özelliğine aşık olabilir.
bir bakış, bir gülüş, bir tebessüm, bir söz vb. buradaki aşk bir özelliktir, bir kişinin sayısız özellikleri arasından biri karşısındaki kişi cezbedebilir o kişiye aşık olunmuş hissiyatı verir, geceler boyu o özelliği ile avunulur ama kısa sürelidir, o etki azalmaya başladığı an kişinin diğer özellikleri ortaya çıkar bir tanesinin batıyor olması hepsini siler süpürür.
toplumda gördüğü saygınlık, güç kudret,
liderlik vasıfları olan kişilere de aşık olunma hissiyatı vardır. buradaki aşkı o kişiye yönelten onun vasıflarına aşık olmaktır.
örneğin lider bir siyasetçi, başarılı bir sporcu, ünlü bir yazar-çizer, popüler bir sanatçıya da aşık olunabilir, gene beyin devrededir, buradaki beğeni kişiden çok yaptıkları ile ilgilidir.
hırs tutku intikam öfke gibi duygular da aşk denen olguyu tetikleyebilir. bu kör duygularla insan karşısındaki birine aşık olduğunu bile sanabilir.
beynen, bedenen, ruhsal veya duygusal tatmin ulaşmanın sonucu insan başka arayışlara yönelir ve aşk kavramını arkasında kendisine halen aşık olan kişiyle birlikte bırakır. ulaşmak için alınan mesafe, çekilen çile, cefa, teslimiyet ve fedakarlığa bir isim koyacaksak bu aşktır, kavuştuktan sonraki hali aşk değildir artık.
aşk denilen duygunun adı gerçekte insanların ego patlaması yaşamasıdır.
yarım yaşanmışlık, karşılıksız kalmış duygular, ulaşılamamazlık ve ego çarpışması sonucu oluşan kazada yaralı veya ölenlere aşık tanımlaması uyar. ufak tefek çiziklerle ayakta tedavi olup taburcu olanlarsa yeni maceralara yelken açmışlardır bile.
sevgi ile aşkı ayıran en temel özellik beklentidir, aşk hep "sevmek" kavramının bir üstü olarak düşünülür ama tam tersidir aşk kendinden teslimiyetçi düşünce ile vazgeçmektir, sevmek ise büyümektir. sevmenin özü paylaşmaktır. ne sevgisi olursa olsun bu, ister iki sevgili, ister annesini seven bir çocuk olun, ister evinde beslediği kedisini seven bir insan olun. paylaştıkça büyürsün. aşkta veriyorsun ya kendini karşılıksız, sevgide alırsın da. sevgilinle vaktini, hayatını paylaşırsın ayrılırken yanağına kondurduğu öpücüğü seni büyütür. kucağında tuttuğun bebeğin gazını çıkartırsın saatlerce, sana bir güler unutursun her şeyi. aldığın kadar verirsin de seversen. paylaştıkça, aynı evi, aynı hayatı, aynı zamanı, aynı şarkıyı kitabı ya da bir anıyı, onlar için harcadığından daha fazlasını alırsın hep. sevmek şayet karşılıklı ise bir kazan-kazan durumudur. iki tarafta kazanır, kazandıkça da birlikte büyür sevgi.
şöyle demiş nietzsche, "benim hayalimdeki aşk, iki insanın birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şey" ama ne kadar öte işte, demek istemişki aşk sahiplenilme duygusu ise ben yokum.
sürdürülebilitesi olan his sevgidir, ulaşıldığı an azalıp artabilir velhasıl aşka aşık olma durumu ulaşıldığında sevgiye dönmemişse beklentiler yüksek olduğu için sonlanması kaçınılmazdır. sevginin yeri doldurulabilir görünüyor yerine yeni bir kişi, obje koyulabilir ve sevgi devam eder.
tercihler duygular farklı farklı da olsa sürdürülebilir bir sevgi mutluluk ve huzur vericidir. ama çekici olan aşktır en nihayetinde. belki yıldız tilbe ile mutlu olabilirsin ama illa ki hadise. sevgi aşkı beslerken aşk aç kalmayı seçer.
ferhat dağları deler, sevdiğin gözünü öper, ferhat ölür yolu kalır adına aşk derler. sevdiğin ölür göz yaşı kalır adına sevgi denir.,,
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.