- 641 Okunma
- 2 Yorum
- 5 Beğeni
dilinle konuşma
İnsanoğlu kaybetmesini ve kazanmasını sağlayan sebebin ne olduğunu biliyor mu?
İnsanoğlu kaybettiği zaman üzülür, kazandığı zaman kendisini göklere çıkarır.Yalnız şunu bilmemiz lazım insan oğlu hiçbir zaman kaybetmeyi hazmedemez.Her zaman kazanmak ister ve her şeyin kendisine ait olduğunu düşünür.
Bilmez, düşünmez ki kaybetmek de kazanmak da insanın doğasında var.
Her ne ise…İnsanın kaybetmesini de kazanmasını da sağlayan sebebin ne olduğuna gelelim.
İnsanoğlunun kaybetmesine de kazanmasına da en büyük ve en önemli sebep dilidir.
İnsanoğlunun diline belli yerlerde sahip olması gerekir ama bunu hiç düşünmüyor.
Buna neden değinme ihtiyacı hissettim: Bizler konuşmamamız gereken yerde konuşuyor, susmamamız gereken yerde ise susmayı tercih ediyoruz.
İşte insanoğlunun kazanmasının da kaybetmesinin de en büyük sebebi budur.
Demek istediğim şudur ki tutmamız gerektiği yerde dilimizi tutalım ve daima suyun dibine vurmak zorunda kalmayalım. Boşuna dememiş büyüklerimiz’ Dilim dilim, kafama giydirir kilim.’ diye. Kafamıza bir kilim giymemek için dilimizi durması gereken yerde durdurmayı bilmeliyiz. Yoksa başımıza olmadık şeylerin gelmemesi için hiçbir sebep yoktur. Az ve öz konuşalım kötülük namına her ne varsa kendimizden uzak tutalım.
İnsan cennetin de cehennemin de kapısını dili ile açar.
Büyüklerimiz derler ki’ Dilin kemiği yoktur.’. Oradan oraya kayması olağandır.
O kaymalar yüzünden insanoğlunun başına neyin ne zaman geleceği belli olmaz.Bahsettiğim gereksiz kaymalar insanı canından bile eder.
İnsanlar dilleri yüzünden hem sevinir hem de üzülür. Elbette hayatımızda sevinç de olacak üzüntü de. Ama neden boş konuşmalar yüzünden üzüntü hayatımızı işgal etsin. Boş konuşmalarla vakit öldürmeyelim.
Üzülmemek için yapmamız gereken şey şudur:Nerede nasıl konuşmamız gerektiğini bilip, konuşacağımız kelimelerimizi düzgün seçip karşımızdakilere düzgün aksettirebilmek. İçimizden her geleni her zaman söylersek boş konuşmalar yapmaya devam edersek kazanmak bizlerden oldukça uzak kalır.
Her ne ise hep kaybetmenin üzerinde durmayalım. Biraz da nasıl kazanırız onun üzerinde duralım.İnsanın kaybetmesinde olduğu gibi kazanmasında da dili büyük bir rol oynamaktadır.
Dilini güzellikler üzerine kullanır ,konuşmalarını kalpleri fethetmek üzerine yaparsa insanın kazanmasına engel olan bir şey yoktur. Büyüklerimizin şu sözünü de her zaman duyuyoruz:
‘Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.’
Bu güzel söze birde örnek vermeden konuyu bitirmek istemiyorum.
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ve sadık dostu Hz. Ebubekir radıyallahu anh Mekke’den Medine’ye hicretleri sırasında bir mağaraya sığınırlar ve mağarada sabahı beklerken bir yılan çıkar bir delikten. Ve Hz. Ebubekir radıyallahu anh deliği ayağı ile kapatır ve yılan Hz. Ebubekir radıyallahuanh’ın ayağını sokar.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yılanın sadık dostunun ayağını soktuğunu görünce yılana sorar :’O benim en sadık dostumdur, sen neden ona zarar verdin?
Yılan :’Ben 600 küsur yıldır seni görebilmek için nice yollar aştım ve buralara geldim .O benim seni görmemi engellemek istedi.Seni görmemi engellemeyip bana senin gibi tatlı bir dille hitap etmiş olsa idi ben ona zarar vermezdim’ diye cevap vermiştir.
Dilimizde güzel sözler yer alsın ki kafamızı kilim giymekten kurtaralım.Dilimizin kafamıza kilim giydirmemesi için elimizden geldiğince insanların gönüllerinde tatlı güzel sözlerle yerimizi alalım.
Hani demiştim ya ,büyüklerimiz dilin kemiği yoktur ;oradan oraya kayar ,ne kazandırıp ne kaybettireceği belli olmaz derler. Dilimizin bize bir ömür kazandırması için çabalayalım daima güzel sözler sarf etmesi için çalışalım.
Her daim tatlı dilli olalım ki yılanın zehrine maruz kalmayalım.