- 701 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DUYGULARININ EFENDİSİ
Mevcut eğitim sisteminde, öğrencilerin başarı düzeyleri, akademik başarı sonuçlarına göre
değerlendirilmekte, SQ su ve EQ önemsenmeden gelecek planlamaları yapılmakta. Eğitimin
felsefi yapısı ve eğitim programları bireylerin IQ’suna göre yapıldığından toplumun değerlerini
benimsemeyen bireyler olarak karşımıza çıkmakta. Malum okullar toplumun birer aynası.
Sosyolojik bilimsel verilere göre toplumun küçük örneklemi olan okullar, toplumun yapısına
uygun eğitim veremediğinden, toplumun gerçeklerinden uzak bireyler eğitilmekte. Böyle
olunca da toplumun değerleriyle, okullarda eğitim alan öğrencilerin değerleri birbiriyle
örtüşemiyor ve karşımıza toplumun değerlerini benimsemeyen bir güruh çıkıyor.
Eğitimin en önemli amaçlarından birisi güçlü bireyler yetiştirmektir. Sahi güçlü birey
kimdir, nasıldır? Kasları, fiziki yapısı, fiziki gücü olan mı demek? Bu saydığım nitelikler de gücü
ifade etmekte ama marifet fiziksel güçte değil, marifet gerçek güçtedir.
Güçlü birey duygularını, davranışlarını, varlığını velhasıl bilinen ve bilinmeyen bütün gizil
güçlerini kontrol edebilendir, gizil güçlerini insanlık için kullanabilendir. Bireyin fiziksel
gücü de gizil güçler içinde yer almakta, bu amaçla birey fiziksel gücünü hoyratça
kullanmaz, insanlık hizmeti için gücünü orantılı kullanabilirse o zaman yine güçlü birey
olarak karşımıza çıkmış olur.
Güç; zenginliktir, varlıktır, duygulardır, davranışlardır, bireyin psikolojik yapısıdır,
yetenekleridir. Bunların hepsi bir insanda toplanmış olabilir ya da bazıları olabilir.
Bunların hepsinin bir insan da olması onun güçlü bir birey olduğunu göstermez. Güçlü
birey üzerinde bulunan varlıklarını insanlık için kullanabilen, varlığının esiri olmayan,
varlığının efendisi olandır.
Güç; başarıdır, yarışmadır, hayattır. Yaşamını sürdüren her birey hayatı boyunca birçok
yarış içine girebilmekte, girdiği yarışmaları başarıyla tamamlayabilmektedir. Bu başarıları
elde eden bireyin güçlü birey olduğunu söylemek doğruları ifade etmeyebilir. Güçlü birey
başarısını etik kurallar içinde gerçekleştirebilmiş mi? Kazandığı yarışmaları yine etik
kurallar içinde yapabilmiş mi? Elde ettiği başarılarını insanlık hayrına kullanabilmiş mi?
Yukarıda ki soruların cevabı evet olursa, karşımıza güçlü birey çıkmış olur.
Çoklu zekâ kuramının varlığı ortaya atılmadan önce zekâ akademik başarıya endeksli
olarak ifade ediliyordu. Çoklu zekâ kuramına göre bireyin her türlü gizil gücü bir zekâ
türünü ifade etmekte. IQ akademik zekâyı, EQ duygusal zekâyı, SQ ruhsal zekâyı.
Bazı bireylerin IQ su çok yüksek olmasına rağmen EQ sunu insanlık hizmetine
sunamadığından, o bireyin güçlü bir birey olduğunu ifade etmek yanlış olacaktır.
Birey davranışlarının, duygularının, ruhsal yapısının ve ekonomik varlığının esiri olmadan
bütün gizil varlıklarını doğru yöneterek, varlığının esiri olmadan varlığının efendisi olmalı.
Eğitimin en önemli amacı, gücün, duyguların ve ruhsal yapının esiri olmayan, bunların
efendisi olan bireyler yetiştirmek olmalıdır. Unutulmamalı ki güçlü birey duygularının
esiri olmayan, duygularının efendisi olan bireydir. Özer YILMAZ