bilmek
herşeyi bilen biri varmış, okumadığı kitap gezmediği yer kalmamış, tıp, matematik her dalda eğitim almış ve bu herşeyi bilme halinden o kadar mutluymuş nereye gitse ilgi odağı oluyormuş,
bir gün gemi ile amerikaya gidip oradakileride bilgileri ile şaşırtmak istemiş, bindiği gemininde ilgi odağı olmuş ve hemen kaptanın masasına terfi etmiş, her gece anlattıkları ve sorulara verdikleri cevaplar ile herkesi kendine hayran bırakıyormuş,
gene bir gece kaptanın masasında derin bir sohbetteyken, ikinci kaptan alelacele koşarak gelip kaptanın kulağına bişeyler fısıldamış, kaptan sakin ama yüzünde bir tebessümle herşeyibilen adama dönmüş,
sevgili dostum ne güzel demiş bizi bilgilerinizle güzel zamanlar geçirttiniz, bu kadar şeyi bilmek güzel ama size bir şey soracağım,
yüzme biliyormusunuz? adam şaşırmış, yüzmeye hiç zamanımda olmadı bu tür önemsiz konulara zaman ayıramadığını ve bilginin herşeyden değerli olduğunu söylemiş,
kaptan ne yazık demiş, bütün bu bildikleriniz boşa gidecek, çünkü gemi batıyor...
bazen saniyeler geçmek bilmez, o kadar sıkışır kalırsınızki bazen zamana, ölmek istesenizde ölemezsiniz o anlarda,
bazende zaman geçsin istemezsiniz, mutluluk anlarınız hiç bitmesin istersiniz,
ama bir bakmışsınız, oysa hayat ne kadar kadar kısaymış, ölçmek için o anı yaşamak gerekir, bir yılın değerini sınıfta kalan bir öğrenci bilir, bir ayın değerini prematüre doğmuş bir bebek, bir saatin değerini, buluşmak için bekleyen sevgililer, bir dakikayı uçağını kaçıran bilir, bir saniyeyi kaza yapan bir insana sormak gerekir,
bilmekte farklıdır bu hayatta,
sevene sormak gerekir özlemeyi, sevdiği ölen bilir yetim kalmayı, acı çekene sormalı keşkeleri, sevdayı kavuşamayanlar, pişmanlığı zamanı geriye alamayan bilir, kaybetmeyi göze alamayana sormak gerekir korkuyu, yalan söyleyen bilir gerçekleri, mutluluğun değerini mutsuz olan, gülmenin değerini ağlayan bilir, hastanede yatana sormak gerekir sağlığın kıymetini,
anlamakta zordur bazen, hayat örneklendirir, gözüne sokar kimi zaman, ama sen anlamak istemezsin , gözün çıktığında anlarsın anlamadıklarını, boğulan anlar nefes almanın anlamını, ölmeye yakındır allahtan korkmanın en anlaşılır zamanı, merhametli biri anlar gözyaşının değerini, köre sormalı renklerin anlamını,
mutsuz rastlantılar bir yana, mutlu bir zamanı takip edecek normal bir yaşam süresi bile kimseye yeterli gelmeyez, şöyle geriye dönüp bir baktığımızda, yaşadıklarımız, yaşamak istediklerimiz ve ne yazıkki yaşayamadıklarımız, altındaki iskemleyi çekince zamana asılı kalır,
bunları uzatan bilir boş konuşmanın gereksizliğini,
her zaman bir anlayan vardır, mesele doğru mu yanlış mı anladığımızdır,
hayat ertelenmeyecek kadar kısa, pişmanlıkların acısını sürecek kadar uzundur.,,
YORUMLAR
Bildiğim, güçlü olmayı güçsüz yanlarındaki hasarlarından öğrenirsin. Bu içine yürüyen irinin sökülmesi mümkünse de bu affetmekle olmaz.Hayata tutunmak için bazen içindeki öfkeden beslenirsin . Sana o hasarı sevmeye devam etmek hem aptallıktır hem de daha çok acıtır. O iskemle çekilecekse bile en son öfkem versin son nefesini, biliniz ki o öfkeye borçluyum şimdiki her nefesimi.
Sevgilerimle.
seth
ben seni var kıldım,
senin yüzünden.
seni, ben yok ettim,
senin yüzünden.
Özdemir Asaf
haddimi aşmadan fikrimi yazmak isterim
japonlar der ki: "öfke elimizde tuttuğumuz kızgın bir taşa benzer, onu taşıyarak ancak kendimize zara veririz". evet, öfke elimizde tuttuğumuz kızgın bir taştır, ve kafasına indirilmek üzere muhattabını bekler. ki sizde yazınızda size verdiği zararı ve acıyıda söylemişsiniz.
varoluşu, anlamsızlığı ve kötülüğü cezalandırma isteğinden vazgeçme sonrasında gelir affetmek, nietzsche takip edilir ve oluşun masumiyetine teslim olur en keskin yargılar.
unutuş ise gene aynı varoluşu, anlamsızlığı ve kötülüğü hafızadan söküp atmaya çalışmakla ve bilinci bunların dışında tutmaya çalışmakla ilgilidir.
affedilen ve unutulan dünyadır, varlıktır, insandır.
yaşam affetmek ile unutuş arasındaki bu çetin savaşın ürünü olarak görülürse ileri gidilmiş sayılmaz çünkü varoluşuna inanmak istediklerimiz, hafızamıza bellemek istediklerimiz unutuşu,dışarda tutan kendilikler ile mümkünken, affetmek sadece ve sadece unutuşu içine alanları kapsar.
affetmek unutmayı kendisine hedef seçtiğinde, bütün yaşanılanları ve geçmişi önüne katar ezer gibi,
affetmek hatırlamayı konu aldığında bütün gelecek ve yaşanılacak olan silinir gider insanın arkasında kalır, varlığın arkasında karanlıkta kalarak.
affettiğimizi unutmayabiliriz. zira affetmek, pratik sonuca yönelik bir şey değildir, sadece içimizde öfkeyi dizginlemeye yarar. yani kendi iç dengemize yöneliktir. olmayanı oldurmaz, olanı geri döndüremez.
unutuş affetmeyi kendisine kurban seçtiğinde insan kendisini aşmak için her gün kendisini öldürür ve bir gün gelir kendisinde öldürecek yeni bir kurban bulamaz işte o gün her şeyi hatırlar ve affeder ama artık ölmüştür: ölüm onu unutur ve affeder..
unutmayınız. affediniz.
saygılarımla
Çok doğru "hayat ; ertelenmeyecek kadar kısa, pişmanlıkların acısını sürecek kadar uzundur.." O nedenle de İnsan ,önce kendini affetmeli sonra da unutmalı yaşanmışlıkları ...
Ardına bakmadan devam etmeli hayat yolu bitene kadar... Derim ki ben : bugünü yaşayabildiğin kadar yaşamalısın ki yarınlara borçlu kalmayasın....
Teşekkürler çok güzel bir anlatımdı.... Ve tebrikler..
Konsantre Karanlık Madde
"Tekrar söylüyorum, noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz. Noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanmanız gerekiyor. Bir şeye güvenmelisiniz – tanrıya, cesaretinize, kaderinize, hayata, karmaya, herhangi bir şeye. Bu yaklaşım beni hiçbir zaman yolda bırakmadığı gibi hayatımı da bütünüyle değiştirdi. "
Geçmiş bahsettiğiniz kadar da önemsiz değildir. Yani, sizi siz yapan her şey geçmiş tecrübeler ile mümkündür, yeter ki doğru noktaları birlestirebilelim.
https://youtube.com/watch?v=0quHs9UPqBc
SONimza
Bahsettiğiniz kişi tanımıyorum ... Ben hayattan bahsediyorum ister başarılı olsun ister olmasın.Hiç kimse geçmişte yaptığı hataları ,pişmanlıkları düşünerek düşünerek geleceğe varamaz.sadece yerinde sayar.Ve bir çok fırsatları kaçırır.
Sanırım siz hayatın sadece başarıdan ibaret olduğunu düşünüyorsunuz. Yanılıyorsunuz. Kimine göre başarı zirveye çıkmak,kimine göre de derin bir nefes alabilmektir.
Nefes almadan hiç bir şey yapamazsınız... İsterseniz deneyin. Nefessiz kalmayı. ne kadar süre başarılı olacaksınız.
Lütfen kendinize benzemeye çalışalım ki fason yaşamayalım....
Yazdıklarımı önemseyip yorumladığınız için teşekkür ederim... Benim yazdıklarım alıntı değildir. Kendi tecrübelerimdir. Ayrıca gerçek başarılı kişi PASPAS olmaz. Ben nefes almasını bilen biriyim nacizane....
Konsantre Karanlık Madde
Suriyeli bir babanın istenmeyen bir çocuğu olarak doğup, ilk akıllı telefonun üretilmesinde en büyük pay sahibi olan adamın sözleri idi o değerli sözler.
Nefes, soluk, bu bir besindir, derin ya da sığ, fark etmez, nefes almak için geldiğimizi sanmıyorum dünyaya. Bir çoğumuz amaçsız ölüyoruz, amacını bulmuş bir adamın sözlerinden alıntı yapmayalım da kimlerden yapalım istersiniz? Fason olmamak için başarının karşısına nefesi mi koyacağız yani?
Başarı kavramı mutlu ölmektir bir insan için. Bu adam bunu yaparak başarılı oldu, buna adadı hayatını, siz nefes alarak başarılı olduğunuzu düşünüyorsanız ne mutlu size, hayırlı nefesler mi demeliyim?
Tartışmaya dönüştürmek istemem arkadaşın güzel yazısı altında.
SONimza
Haklısınız gereksiz yere söz düellosu yapmaya gerek yok.
Hayata farklı pencereden baktığımız için benim "nefes almak " sözümü de yanlış algıladınız.
Neyse hiç önemli değil herkes kendi penceresinden bakıyor hayata...
Bahsettiğiniz kişinin ismini vermediğiniz için bilemedim.. örnekleri çoğaltabiliriz....
Tekrar derim ki nefes almak en büyük başarıdır...
Nokta.
Hayat kısa ama yaşarken çok uzun gelir bize. Sanki hiç bitmeyecek gibi. Sanki ölüm hiç yokmuş gibi. Kısa olduğunu bir şeyleri kaybettiğimizde anlarız. Herşeyi biliyor sandığımız aklımız o an anlarki aslında hiçbir şey bilmiyor muşuz. Elimizdekiler nedense elimizde olduğu sürece kıymetsizdir. Ne zaman ki kayıp giderler avuçlarımızdan işte o zaman başlar keşkelerimiz. Sizinde dediğiniz gibi pişmanlık acıları o kadar uzun sürer ki ölene kadar asır geçmiş zannederiz. Oysaki herşeyi biliyor sanıyorken asıl elimizde olanların kıymetinin bilip sıkıca sarılmayı bilebilseymişiz. Pişmanlık acısı yerine mutluluk yaşayabilirdik.
Yazı çok güzel, anlamlı ve düşündüren nitelikteydi. Okumaktan büyük haz aldım şair. Devamlarının gelmesi dileğiyle
Tebriklerimle