- 621 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sait Faik
Böyle ölecckse, öldür o zaman sen de esrarı, esrar satan
yalancı peygamberi öldür!
Bahti
Yatağın başından ucuna kadar uzanan mavi damalı yorganın engebeleri, gölgeli vadileri ve
mavi yumuşak tepeleriyle örtülü tatlı ve ılık karanlıkta Rüya yüzükoyun uzanmış uyuyordu.
Dışarıdan kış sabahının ilk sesleri geliyordu: Tek tük geçen arabalar ve eski otobüsler,
poğaçacıyla işbirliği eden salepçinin kaldırıma konup kalkan güğümleri ve dolmuş durağının
değnekçisinin düdüğü. Odada, lacivert perdelerin soldurduğu kurşuni bir kış ışığı vardı. Uyku
mahmurluğuyla Galip, karısının mavi yorgandan dışarı uzanan başına baktı: Rüya’nın çenesi
yastığın kuştüyüne gömülmüştü. Alnının eğiminde, o sırada aklının içinde olup biten harika
şeyleri insana korkuyla merak ettiren gerçek dışı bir yan vardı. "Hafıza," diye yazmıştı bir köşe
yazısında Celâl, "bir bahçedir." "Rüya’nın bahçeleri, Rüya’nın bahçeleri..." diye düşünmüştü o
zamanlar Galip, "düşünme, düşünme, kıskanırsın!" Ama Galip karısının alnına bakarak
düşündü.
Uykunun huzuruna gömülmüş Rüya’nın kapıları kapalı bahçesinin söğütleri, akasyaları, aşmalı
gülleri ve güneşi altında gezinmek isterdi şimdi. Orada karşılaşacağı suratlardan utançla
korkarak: Sen de mi buradaydın, merhaba! Bilip beklediği tatsız anılar kadar, beklemediği
erkek gölgelerini de merak ve acıyla görerek: Afedersiniz kardeşim, siz karımla nerede
rastlaşmış ya da tanışmıştınız? Üç yıl önce sizin evinizde, Alâaddhrin dükkânından aldığı
yabancı bir moda dergisinin içinde, birlikte gittiğiniz ortaokul binasında, elele tutuştuğunuz sinema girişinde...
Defalarca ouduğum kitapları yazarken bu şekilde bir giriş yapmak istedim,nostalji yaparak,anlamak için büyük çabalar harcadım sessiz ortamda,sesli ortamda , çocukları ders çalıştırırken yada okulda boş derslerimde dahi sık sık okuduğum kara kitap ile biraz nostalji yaşamak istedim bu akşam , ama assıl konum
Sait Faik...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.