7
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1206
Okunma
bir zamanlar, büyük bir dağda bir kartal yuvası varmış, bir gün bir deprem olmuş ve kartalın yuvasından bir yumurta dağdan yuvarlana yuvarlana, vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş, çiftlikteki tavuklar, bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler.
bir gün, küçük kartal doğmuş, çevresinde tavukları görmüş ve kendini bir tavuk zannetmiş, bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar.
ailesini de çok seviyormuş, ama içinden, bazen,ben kimim, sorusu geçiyormuş.
ama o bir tavukmuş, bunu böyle bilmeliymiş,
bir gün çiftlikte oyun oynarlarken,yukarı baktığında bir grup kartal’ın özgürce uçtuklarını görmüş.
"ne kadar da güzel uçuyorlar, bende onlar gibi uçmayı çok isterdim" demiş.
diğer tavuklar,bu düşünceye hep birlikte gülmüşler. "sen bir tavuksun ve tavuklar uçamazlar" demişler.
küçük kartal,artık daha sık gökyüzüne bakıyor ve uçan kartallar gibi uçmak,özgür olmak istiyormuş,
ne zaman bu düşüncesinden arkadaşlarına,ailesine bahsetse,hep şu cevabı alıyormuş.
"sen bir tavuksun, bırak bu hayalleri."
zamanla, küçük kartal da bu düşünceyi kabul etmiş, hayal kurmaktan vazgeçmiş ve hayatını bir tavuk olarak yaşamaya karar vermiş.
hayatının sonu geldiğinde de bir tavuk olarak ölmüş.
yaşadığımız şu dünyanın ve aklımızın tasarlanışı bile şaşırtıcı bir şekilde hayal kurabilmeye uygun tasarlanmıştır, an gelir boğazımıza kadar acı, üzüntü ve umutsuzluk içinde nefessiz kalır boğuluruz,
belki uzunca bir süre uyumadan ve yemek yemeden yaşarız, gözlerimiz ve kafamız patlayana kadar düşünüp dururuz, en içinden çıkılmaz durumda bile eninde sonunda uyuruz ve istemsiz nefes almaya devam ederiz,
ve aslında her yeni uyanış daha umutlu olmalıdır, hiç uyumadan hayatı kesintisiz yaşayan tek hücreli organizmalar olsaydık, bir süreliğine ara vermeseydik, belki de umut pek azımızda bulunan bir meziyet haline gelirdi,
belki hiç kimse bu dünyayı değiştiremez, ama kendini ve sahip olduğu yaşam alanını etkileyebilir ve tum değişimler önce kendimizle başlar,
ya bir kartal olarak yaşamak isteyebilir, yada tavukların sözlerine uyup, bir tavuk gibi, ölene kadar gıdaklayarak devam edebiliriz,
boşa çıkan her umut, bizi acılarımızdan yakalar ve yaralar
işte o zaman sadece bahaneler ve yalanlar kalır ortada ve acı, yaşanılan acının tarifide olmaz artık, insana dışardan zarar vermiyor görünsede iç organlarını parçalayan, titreten, üşüten, sızlatan bir acı kalır, ölmekten beter bir durumdur bu,
boşa çıkan her umut, ölümün diğer yarısıdır, mesele uçmayı bilmek değildir, uçmaktan korkmaktır.,,