- 1048 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
En Güzel İstisnamsın 📖(Bölüm#2)
En güzel istisnamı farketmemin ardından utanarak ve gülümseyerek gözlerimi gözlerinden çekip ağaçları saymaya başladım. Turuncu cilde sahip olmamın en güzel yanı da bu anlarda yüzümün kızardığının farkedilmeyişiydi. Sakinleşene kadar ağaçları saydım.
Ardından sakinleştiğimi farketmemle ona bakma isteğimin güçlüğünü de farkettim. Bu yüzden camdan, kimseye farkettirmeden ona bakmaya çalıştım fakat sırtı dönüktü. Biraz -anormal bir şekilde- üzüldüm. Ardından sanki duygularımı hissetmiş gibi aniden arkasını dönüp gülümseyerek gözlerimin içine baktı. O ân onu gördüğüm için mutlu mu olmam yoksa ona baktığımı farkettiği için utanmam mı gerektiğini kestiremedim. Normal şartlarda yani kalbimin koşu maratonunu birincilikle bitirmiş kişinin yaşadığı duygular içinde olmadığı bir günde kesinlikle utanırdım. Fakat normal değildim ve kalbimin durumunu da göz ardı edemiyordum. Bu kesinlikle ben değildim.
Ve günümün yağmurla başladığını hatırlayınca yara alacağımı farkettim. Hep böyle olurdu çünkü. Günüm yağmurla başladıysa eğer mutlaka yağmurla biterdi. Bu yüzden kendime gelmek için ağaçları uzun bir süre boyunca saymaya devam ettim. Sakinleşmemle durağı çoktan kaçırdığımı gördüm. Hemen yakınımdaki butona basıp durmasını istedim ama adam kurallar gereği bir sonraki durakta duracağını söyledi. Bu sırada elimde olmadan etrafa göz gezdirdim fakat onu göremedim.
Semihlerden oldukça uzaklaştığım için taksi çevirip güne yetişmeye çalıştım. Yetiştim de.
Binaya girmiş ve ayakkabı istilasına uğramış kapıyı görünce ’Ölümü gör’ cümlesine karşı olan hassasiyetimi ona söylediğim için inanılmaz pişmanlık duydum. Pislik herif, her defasında bu zaafımı kullanmaktan geri kalmıyordu çünkü.
Semih kapıyı açmış ve içeri, eli omzumda, çekiştirdi beni. ’Hadi gel de ortaokuldan beri arkadaşım olanlarla tanıştırayım seni.’ diyince çekişirme sebebini de anlamış oldum.
Ben hemen gitme derdine şimdiden düşmüştüm Semih ise arkadaşlarıyla tanışmam derdine düşmüştü.
Oflayıp puflayarak içeri geçtim.
Koltuklara dizilmiş kişileri izlediğim sırada ’Bak bu okuldan arkadaşım Ela.’ diyince arkadaşlarına döndüm.
Döner dönmez gamzeli çocuğu görünce ’yok artık.’ kelimeleri döküldü ağzımdan.
Sonra da gözler buluştu.
Ve ardında gülümsedi, gülümsedim.
İstisnamı, bu kadar klişe bir şekilde tekrar göreceğimi kesinlikle tahmin etmiyordum. Herşeyden öte Semih’in arkadaşı çıkması da ayrı bir ironi idi.
Ama olmuştu. İstisnam ile en klişe ve ironik bir şekilde tekrar karşılaşmıştım.
O ân ’kaderimiz, tercihlerimizden doğar. Bu yüzden onun kaderim olması için çabalamam lazım.’ diyerek kaderim olmasını istediğim kişiyi seçmiştim. Elbette güne yağmurla başladığım için içimde bir nebze de olsa korku vardı. Ama hayatım, tercihlerimi sadece güneşli günlerde yapacak kadar fırsat sunmuyordu. Bu yüzden Yağmurlu günler de tercih yapmalıydım. En azından bugünden itibaren böyle olmalıydı.
O günden sonra Semih’e arkadaşı Özgür’ü sorup durmuştum. Benden o kadar bıktı ki en sonunda bir buluşma ayarladı. Üçümüz buluştuk. Kafeye girdiğimiz andan beri gözlerim ellerimden ayrılmadığı içim gözlerine değemedi. Bu yüzden gözlerinin rengini, gülerkenki suratının şeklini, özlediğim gamzesini göremedim. Bunlar hep dört nala atan kalbimin suçuydu. Böylece ilk buluşmamızı bunlardan mahrum bir şekilde geçirdim.
Sonra ikinci üçüncü buluşmalar oldu. Artık o ilk buluşmada mahrum olduğum şeylerden mahrum etmiyordum kendimi.
İlk zamanlar gelsin diye yapmadığım şey kalmamışken şimdi de gelmesin diye yapmadığım şey kalmamıştı. Ama çocuk inada binmiş gibi her defasında geldi. tam bir ay boyunca böyle devam etti.
Güneşle uyandığım bir sabah Özgür ’Üçümüz şu kafede buluşalım mı?’ diye mesaj atmıştı.
Üzerimi giyip dediği kafeye gittim. Semih ile oturmuş sohbet ediyorlardı.
Yanlarına gelince yüzü hafif kızarmış bir şekilde selamladı beni. Semih’in de imalı bakışların görünce benden önce neler konuştuğunu merak ettim.
Bir süre Özgür yüzüme bakmadı. Ve bu süre zarfında neden böyle davrandığını düşünüp durdum. Ardından derin bir nefes alıp gözlerini gözlerime taşıdı. Bu taşınma merasimiyle birlikte gamzesi de yüzünde yerini almıştı.
’Aslında seni buraya birşey sormak için çağırmıştım. Biliyorsun seninle ilk karşılaşmamız biraz kötüydü. Yani senin açından kötü olmuştu. Ama bana sorarsan en güzel günümdü diyebilirim. - ’sende benim en güzel istisnam oldun o gün’ diyemedim- çünkü o ân sana aşık olduğum ândı. Kendimi o ân hissettim sanki. Seni hiç tanımıyordum ama o ân seni hayatımın içine alıp sımsıkı sarılmak istedim. Bunu hâlâ istiyorum. Yani soracağım o ki benimle çıkar mısın? Benimle her âna var mısın?’ dedi gözlerimin içine aşkla bakarak. Ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama ben şuan mutluluktan ağlama eşiğine gelmiştim bile. Eşikten dolayı konuşamadığım için başımı sallayarak evet dedim. O da ayağa kalkıp yanıma gelerek bana sarıldı.
Böylece 6 yıllık ilişkimiz başlamış oldu.
-Tarih 2018-
Güneşle uyandığım için neşem ve enerjimle soluğu 3 gündür şehir dışında olan Özgür’ün sokağında aldım. En çok bu neşem ve enerjimi sevdiğini söylerdi. Bu yüzden sevgilime elimde postayla sürpriz yapmak istedim. Kapının önünde heyecanımı dindirip sakinleşmek için derin birkaç nefes alıp verdikten sonra zili çaldım.
Kapıyı açan Feride Teyzenin sıcak sarılışına karşılık verdikten sonra ’Özgür uyandı mı Feride Teyze? ’ diye sordum.
’Sıpayı uyuyor uyumasına da sen nerelerdeydin Son üç gündür? Özgür’e kavgalı olup olmadığınızı sordum ama bana birşey söylemedi.’ dedi.
Ne demek Özgür son üç gündür evde?
Devam Edecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.