- 437 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAĞIN SONUNDAKİ EV Kısım -2 bölüm-1
SOKAĞIN SONUNDAKİ EV
Kısım -2 bölüm-1
KAYIP KIZ AYLA
Ertesi gün öğleye doğru Asayiş şubenin baskınına uğradık. Başta Hansa olmak üzere herkes buradaydı. İki masayı birleştirdik. Ancak sığabildiler. Hansa Baş komiser,’’ Halil dayı daha ne kadar bekleyeceğiz?’’
Halil Dayı,
‘’ Geldim çocuklar, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Çorbalar benden.’’
Biraz sonra yanımıza Esma ile Sinoplu’da gelince kadro tamamlanmış oldu.
Murat Baş komiser,
‘’ Şimdiden bizim bölümde efsane oldun Esma.’’
Esma,
‘’ Benim için efsane olmak önemli değildi. Önemli olan adaletin yerini bulmasıydı. Allah’a şükür oda oldu.’’
Sinoplu,
‘’ Baş komiserim sizinle işimiz daha bitmedi. Yeni başlıyor.’’
Heval,
‘’Eyvah yeni bir olay daha mı var?’’
Esma,
‘’ Hayır Baş komiserim. Yıllar önce İstanbul’da kaybolan ikizi mi arıyorum?’’
Büşra,
‘’ O zaman bir ara Asayişe uğra, konuya el atalım. Nasıl olsa yolu bizden iyi biliyorsun.’’
Bir iki saat oyalandıktan sonra, geldikleri gibi gittiler. Arkalarında hoş bir sada bırakarak.
Halil Dayı,
‘’ Sen kardeşin konusunda bayağı ciddisin, Esma.’’
Esma,
‘’ Evet baba. Kardeşimi mutlaka bulacağım. Ama ölüsünü, ama dirisini.’’
Asayişten içeri girdiğimizde, ilk olarak karşımıza Leyla Komiser çıktı.
Leyla Komiser,
‘’ Amirime söyleyeceğim seni de bizim kadroya sahil etsin.’’
Esma,
‘’ Oldu canım, benden ne polis olur ya, vurduğunu deviren. Bizimkiler nerede?’’
Leyla Komiser,
‘’ İç taraftalar. Gelin yanlarına gidelim.’’ Yanlarına gittik. Hemen yer gösterdiler. Biraz nefeslendikten sonra.’’
Büşra Baş komiser,
‘’ Şimdi gelelim kardeşin konusuna. Bizi bu konuda biraz bilgilendirmen lazım.’’
Esma,
Biz Kırşehir’de yaşayan beş çocuklu bir aile idik. Bir gün annem bu şartlarda hepimize bakamayacağını söyleyip ikizimi İstanbul’da teyzemin yanına göndereceğini söyledi. Zavallı babam bu güne kadar anneme hiç karşı gelememişti. Yine gelemedi. Annem Ayla’yı İstanbul’a gönderdi. Bir yıl sonra İstanbul’dan Ayla kayboldu diye bir haber geldi. Kayboluş o kayboluş. Bir daha kardeşimden haber alamadık.’’
Heval,
‘’ Bu yetmez, bize daha fazla detay lazım.’’
Esma,
Bugün ben otuz dört yaşındayım. Bunun on senesini düşersek, kardeşim yirmi dört senedir kayıp.’’
Büşra,
‘’ Teyzenler hangi semtte oturuyor?’’
Esma,
Fatihte Süleymaniye camiinin yan sokağında oturuyorlar.’’
Heval,
‘’ Kardeşinin kayboluş tarihini hatırlıyor musun?’’
Esma,
‘’ Bin dokuz yüz doksan dört yılının Mayıs başlarıydı.’’
Heval,
‘’ Ben Arşive kadar bir uzanayım. Bize akseden kapanmamış kayıp dosyası var mı?’’
Heval, on beş dakika sonra bir dosya ile geri geldi. Esma umutla ayağı kalktı.
Heval,
‘’ Hemen sevinme, kardeşinin dosyası olabilirde, olmayabilir de. Dosyada yazanlara bakarsak kaybolan kız için, kayıp başvurusu yapılmış ama tüm aramalara rağmen bir sonuç elde edilememiş. Hatta el ilanları bastırılıp her tarafa dağıtılmış. Sonuç sıfır. Aramaya son verildikten bir ay sonra, bir adam elinden tuttuğu bir kız çocuğu ile Fatih karakolundan içeri girmiş.’’
Adam ifadesinde şunları anlatmış. ‘’ Akşam yatsı namazından sonra, caminin avlusunda banklardan birinin üzerinde sekiz on yaşlarında bir kız çocuğunun yattığını gördüm. Her tarafı yara bere ve çürük içindeydi. Konuşturmak istedim ama ağzını açıp tek kelime dahi söylemedi. Çocuğu gece vakti öylece bırakamazdım. Elinden tutup eve götürdüm. Hiç direnmedi. Hanıma, ‘’ Hanım bu gece bir tanrı misafirimiz var, ama perişan halde. Önce bir banyo yaptır. Bizim kızın elbiselerinden bir şeyler ayarla. Üzerinden çıkanları bir poşete doldurup bir kenara koy dedim. Akşam yemeğini hep beraber yedik. Zavallı kız kim bilir kaç gündür açtı. Ne kadar konuşturmaya uğraştıysak, konuşturamadık. Ertesi günü elinden tutup semt karakoluna götürdüm. ‘’
Heval,
‘’ Adamın ifadesi bu kadar. Daha sonra çocuk şubeden uzman bir görevli çağırmışlar. Oda konuşturamamış. O sırada bir polisin ilk yapması gereken şey akıllarına gelmiş. Çocuğun eşyalarını karıştırırken ellerine bir resim geçmiş.’’
Esma,
’’ Resmin bir kopyası var mı dosyada?’’
Heval,
‘’ Var ama resim kimseye bir şey ifade etmemiş.’’
Esma,
‘’ Resme bakabilir miyim?’’
Heval,
‘’ Tabi bakabilirsin.’’
Esma, resme bakınca birden sarardı ve sandalyeye yığılıp kaldı.
Esma,
‘’ O resimdeki ev Kırşehir’de oturduğumuz apartmanın fotoğrafı. O kızda kardeşim Ayla. Yalvarırım bulun onu.’’
Heval,
‘’ Vay canına bir resim yirmi dört yıl sonra anlam kazanır mı? Demek kazanırmış.’’
Büşra,
‘’ Ben çocuk şube ile temasa geçiyorum.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.