- 668 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TURKUAZ 5
Lübnan - sayda şehri ( 7 yıl sonra )
-alo . ben eğitmen alkebir bana elçi beyi bağlayın çabuk.
- bekir bey elçi bey şimdi ülkedeki inşaat firmalrıyla toplantıda.
-tamam o zaman ona deyin ki ali şimdi saydada polis karakolunda 1 saate kalmaz rus lara verirler onu. beni arasın bir an önce.
alı burda ne arıyor? 7 yıldır nerde gizlendi? buraya nasıl geldi? diye düşünürken gözü karakol a giden
yoldaydı. cebindeki telefonun bir an önce çalmasını istiyordu çünkü 1 saat içinde bu turistik şehirde yollar tamamen kapanaçaktı ya bütün ülkeden muhabirler onlar olmazsa polis ve askerler ve ardından bir dünya kimlği belirsiz ajan buraya doluşacaktır diye düşündü .
-alo. gene ben alkebir elçibey e ilettinizmi notu ?
-ayır efendim daha değil.
-hanımefendi beni anlamıyorsunuz ya o notu iletin bana hemen ulaşsın yada bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim. bu son uyarım 5 dakkanız var başka yok. 5 dakka sonra ben giderim burdan.
- beyfendi şimdi ulaştırıyorum.
türk elçiliği:
- efendim girebilirmiyim.
sekreter hanımın ilk defa toplantıyı böldüğünü görmüştü ismail bey.
-buyrun sekreter hanım bişey mi vardı bu kadar önemli.
-efendim eğitmenlerden biri bu notu size ulaştırmamı istedi çok açil olarak.
-eğitmenmi? ne eğitmeni? verin bakalım şunu.
elçi bey hiç bi şey anlamamıştı yazılanlardan ama gorevli subayı bir an önce çağırıp ali hakkında bilgisi olması gerektiğini düşündü.
-bana koruma ahmet i çağırırmısın. arkadaşlar bana 10 dakika musade edermisiniz. sizde bu arada konuştuklarımız hakkında kendi aranızda karar veririsiniz. teşekür ederim.
bir kahve içmeliydi aslında sıkıldığı ortamlardı bunlar hem nefes almış olurdu.
-efendim beni çağırmışsınız
-ahmet bak bakalım bi şey anlayacakmısın
ahmet okuduklarına inanamıyordu. hayatının 5 senesini bu adamı aramakla harcamış ve gitmediği ülke konuşmadığı terör örgütü kalmamıştı. hemen seslendi
-bir an önce albayı arayalım efendim
-neden albay? neden dış işleri değil?
-biliyorum merak ettiğiniz soruların soruların zamanı değil. ben bahane bulurum. bana emir verdiğinizi bende kimseye ulaşamadığımı söylerim. en fazla 6 ay uzaklaştırma alırım. ama bana inanın bu iş sizi beni aşar doğru olan albay ı aramak.
-hangi albay ı sen neden bahsediyorsun? ben toplantıdayım sen ne yaparsan yap ben zarar görürsem sen bitersin bilgin olsun. git şimdi kimi ararsan ara.
-peki efendim. siz sadece gerekli kşiye emri verdim deyin yeterli.
hemn araba ayarlayıp yola çıkmalıydı. ama önce eğitmeni aramalıydı.
-alkebir kim var bizden yanında?
- komutanım 4 kişiyiz
-güveniyormusun yanındakilere. sus konuşma eğer güveniyorsan bana 30 dakıka kazandır ben gelıyorum yoldayım.
-peki komutanım .
albayı aramalı diye düşündü.
-albayım ali burda.
-biliyorum . onu bi an önce size verecekler? o karakol ülkedeki 3 zırhlı araçtan birine sahip al awkaf yolunda sıze teslım edecekler orası mezarlık yanında sız yeterkı yplu kapatın sonra para dagıt etraftakılere onlar bılırler yapacaklarını acele et.
-peki efendim.
Sayda karakol.
-adın nedir?
-iyiliğiniz için beni bırakın.
-adını söyle bırakıcam? asraf ı neden öldürdün?
ağzındaki kanı silerken karşısındakinin içdiği sigaranın dumanını içine çekmeye çalışıyordu.
-asrafı ben öldürmedim.
-ama sen ordaydın. o zaman gördün kimin öldürdüğünü.
-sen sağırmısın ben geldiğim de o ölmüştü. benimle boşuna vakit kaybediyorsunuz katilleri çoktan şehiri terketmeye çalışıyolardır.
-tamam senin ne işin vardı asraf la ?
-sadece tütün alacaktım. ticaret yapıyorum. kaçak tütün şu anda seninde içtiğinden.
-ooo biliyorsun yani. tamam elimdeki belgede lkeye giriş tarihin bundan 15 sene önce başka bi şey yok nerdeydin 15 sene yaptığın ticaretten eser yok. anlat bakalım.
sigarayı fırlattı önüne ve ekledi
- al yak bakalım . gitmeden önce bi kaç sorum daha var?
-nereye gidiyoruz.
aslında biliyordu nereye gideceğini. ya satacaklardı para karşılığı yada değerlenmesini bekleyeceklerdi bu yüzden şehir dışına çıkartmaya çalışacaklardı.
-bilmiyorum zırhlı araç ayarlıyolar senin için.
-ucuza gitmedim umarım.
-yok merak etme
.
sağındaki memura dönüp
-ıslak mendil birazda sıcak su getir temizliyelim yüzünü . acele et
çıktığından emin olduğunda hemen ali ye dönüp yakalarından hızlıca kendine çekti ve
- mezarlığın orda seni alacaklar . ateş açıldığında kapıyı açaçam ve sen beni iktirip elimdeki silahla bacağıma ateş edeceksin aman dikkat et vurayım deme. şehir dışında seni bulurum alkebir bilir beni. beni beklmesini söyle.
yllardır ilk defa bi şeylerin dışında kaldığını hissetti.
-nerden bileceğim kimin kim olduğunu.
-anlarsın
deyip eliyle iktirdi ve içeriye girene dönüp
-iyice temizleyin kan kalmasın.
Awkaf sokagı
elindeki silahın emniyetini açarken ali ye bakıyordu . gözleri bağlı , ağzında çaput elllerinde kelepçe, bu yıllarca eğitimde kendisine anlatılan kişi değildi olamazdı. yüzüne yumruk atarken içindeki acıyı issetti. yazdığı raporlar ve analizler ders olarak verilen adam şimdi karşısında ve savunmasız .
-herkez hazır olsun ne olur ne olmaz.
kaldırdı kafasını ve mezarlık tarafına baktı . aradığı kisiyi görmeye çalıştı.arabaya isapet eden ilk kurşunla
-sakın durma devam et. diye bağırdı.
-komutanım yolda yangın var burası tek çıkış . durmak zorundayız.
-tamam kapıyı açıcaz ve bunu teslım edecegımız yere götürücez. ikili takım halinde çıkış yapıcaz ben pakete en son çıkıcam . şimdi herkez hazır olsun. çık dediğimde ikili takımlar halinde unutmayın.en zor anda bırakıcaz ve geri dönücez karakola.
Sayda Dışı.
20 yıllık tabakadan cıkardı tütünü , sararken sakalının uzadığını farketti.kesmelimi yoksa daha uzatmalımıydı. yıllar önce ellerinin sakallında gezmesinden hoşlandığı kişi neler yapıyordu? acaba o otelde bıraktığı hediyeyi beğenmişmiydi? çok uzak hissetti kendini ondan, oysa yeminliydi bir kere bile olsa göreçeğim onu.
-komutanım.
sesle irkildi seneler olmuştu kendine komitanım denmeyeli.
-komutanım tekneyle yola çıkacaz yarın sabah sonra ticaret gemsiyle kıbrısa gececegiz orda bizi albayım bekleyecek.
-kim senin albayın?
-albay murad çalık.
-murat orduda mı kaldı. vay çaycıya bak demek albay oldu ha.
-komutanım neden çayçı diyorsunuz ona? çok kez duydum bunu.
-kimden?
-albay samet ve digerleri.
-demek onlarda orda. albayın kuzey ırakta sivilken çok güzel çay yapardı.
-kalkışmadan sonra yurtdışı çıkışları yasaklandı bir çoğunun.
-ne kalkışması?
-bu fetö terörünün yaptığı . askerlerin çoğu tasviye edildi . meclisimiz bombolandı. yüzlerce masum insan şehit oldu.
-çok uzak kalmışız vatandan. haberim yok hiç bi şeyden. peki kim şimdi cumhurbaşkanı?
-başkan var artık . cumhurbaşkanı yok. sistem değişti.
hafif bi gülümseme farkedildi yüzünde.
-neden güldünüz komutanım.
-sonra sonra şimdi değil . asraf ın evine girebilirmisin. şerefsiz ölürken bile söylemedi kağıdın yerini.şimdi aklıma geldi. asraf deniz köylüsüydü. balıkçılık yapardı. evinin duvarında örme deniz tablosu vardı hani eskiden her evde olurdu içi pamuk üstü işlemeli onun içinde olmalı.günümüz dünyasından değil alfabeler hepsi şekil içerir al gel o kağıdı. o önemli.
-peki komutanım adamım var o tabloyu getirtirim.
-beni nerden buldunuz? size kim söyledi?
-komutanım ilk duydugumda inanamadım çünkü yılarca sizin raporlarınız analızlerınız bize ders olarak anlatıldı. ilk fotoğraınız elime geçtiğinde burda olaçagınıza olanak vermemiştim ama sizi karakola getirirlerken gördüğümde şaşırdım.
-demekki bütün analizlerimi göstermemişler size. şimdi kendimizi ikinci aşamaya hazırlama zamanı.
elinde bitmek üzere olan sigaradan son bir nefes aldıktan sonra batmakta olan güneşi seyretmek için dışarı adımını attı ve seslendi.
-ikinci aşamayı öğrenmek istermisin?
-evet komutanım.
- o zaman kıbrısa gittiğimizde ölüp yeni dünyaya tekrar gözlerini açman lazım.
-siz hiç öldünüzmü komutanım?
-ben ölü doğdum.....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.