- 785 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAZMAYINCA KARAMSAR OLUYOR İNSAN
Uzun süredir yazamadığımı farkettim dopdolu zaman koşuşturmaca anlam neresinde diye sormadan sorumluluklar ağır bastı gerçeğinde yol alırken.
Bir kahve keyfinde Teyze Arap aşı dedi. Arap aşı bilindik bir yemek özelliği ve güzelliği ile yansıdı sohbetimize. Eskiler ve manalar anlamlar yükledi. Artık eskisi kadar yapanda yok birlikte yiyebilen birini arıyorum seversen yapayım yiyelim mi demişti
Haldur huldur geçen zaman şaka gibiydi artık bir göz açıp kapatacak kadar adeta günlük yaşam. İş güç ihtiyaçlar peşinde. Besbelli keyfi kaçmış zamanın oda pek kadirnaz artık kendini kendine bile yetiremiyorken…
Her geçen gün içinde gerçek anımız dahi olmuyor. Güvensiziz yaşama ve yaşamdakilere, kendi içimizde ise güvenli olmayı yaşamadan sayıyoruz.
Günlük yaşam gece iyi kötü az çok bir uyku ile sallanıyoruz ayakta saklıyor sakınıyoruz kendimizden aslında yetmemenin ve yetinememin yanında. Dinlendin mi dinlenmedin mi belli bile değil. Zaman nankör hızla kayıp gidiyor, acımasız olduğu da eski anılardan daha çok farkediliyor.
Merhamet ve insaf nadiren gözkırpıyor, bir yandan
el atsan elin kalıyor,
göz atsan gözün kalıyor,
yüreğinse hepten kanıyor.
Hastalıktan bahsetmetmediğimz artık gün yok nerdeyse. Ya kendimiz yada sevdiklerimiz. Malum yaş ilerliyor hasar tespit tutanaklarımız da bir hayli kabarık, uzun yıllar zamanı akışına bırakmayacak kadar sorumluluk hissiyatımızla. Hesap veriyor el ayak beden, akıl karı değilmiş onca yaptıklarımız artık yapamadıklarımızın yanında gözümüzde büyüyor gidilecek yerler, yapılması gerekenler tekliyormuyuz ne. İte kalka çıkıyoruz evden, dur durabilirsen zira alışkanlıklarımız bakılacak hale gelmişiz lakin yinede yetişiyoruz herşeye. Ehil olmak, Kamil olmak, salih olabilmek adına. Bensiz benler taşıyoruz bedenlerde aklımıza bile gelmiyor kaldı ki şikayet dahi edemiyoruz ne başkalarına ne kendimize.
Donuklaşıyor yaşam boş bakışlar, boş duruşlar arasında
Siliniyor akıl, susuyor dil, işitmiyor kulak, yüreğine taş basarcasına. Beden bu sonuçta bir yere kadar. Doyumsuz bir dünyanın girdabında kaybolduğumuzu farkediyoruz.
Anılar canımızı acıtıyor daha iyi olmasına rağmen. Bugün çaresiz, çözümsüzlüğünde yarınların meçhuliyeti yüzümüze yansıyor. Ya umursamazlıkla yada somurtkanlıkla. Takılıveriyoruz kendimizce asılı kalmışız ne bu diyardan nede öbür diyardan elimiz olmuyor. Ne istediğimiz ne istemediğimizde meçhul mecburiyetten. Ürkütüyor zaman bizi bugünden. Korumacı, savunmacı yanımızla teselli ediyoruz kendimizi. Lafı cımbızla alıyoruz dilimizden, duygumu oda ne kimbilir kaç kafdağının ardında ulaş ulaşabilirsen.Artık yorgunluk akıyor gözlerimizden uyuyamıyoruz çatlak görünmeyen nasırlarımızdan.
Yazmayınca karamsar oluyor insan. Kendine saklıyor ve sakınıyor gördüklerini onca dert, çileli insan hikayeleriyle yüreği dopdoluyken. Hala ben iyiyim diyebilene ise ne ala…
Selam ve Sevgilerimle
Hülya COŞKUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.