Bir insana iki türlü bilgi nasip olur : biri, başkaları tarafından verilen, diğeri ve en önemlisi ise, kendi kendine kazanılandır. -- gibbon
Afet İnce Kırat
Afet İnce Kırat
@afet-ince-kirat

SAPMALAR -2. BÖLÜM

8 Aralık 2018 Cumartesi
Yorum

SAPMALAR -2. BÖLÜM

2

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

1466

Okunma

SAPMALAR -2. BÖLÜM



TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ TÜREMİŞ ADLARIN
ALDIKLARI YAPIM EKLERİNE GÖRE
ANLAM VE GÖREV ÖZELLİKLERİ
BU KONUDAKİ BİLGİ VE BULGULARIN
İLKÖĞRETİM 2.KADEME TÜRKÇE(DİLBİLGİSİ)

250 sayfalık bir tezin özetini 4 bölümde yayınlıyorum, ilgililerin dikkatine…


Yeni Türk Şiirinde sapmalar bakımından Cemal Süreya’nın özel bir yeri vardır. Onun bir şiir kitabına verdiği Üvercinkaadı üzerinde, önceden durmuştuk (6.5.1.5., Uzak Çağrışımlar). Türkçe güvercin sözcüğüne dayanan bu ad Slav kadın adlarına gelen -ka küçültme ekiyle genişletilmiş, böylece güvercin tasarımıyla birlikte Slav kadın¬larını anımsatan tasarımları da yansıtır olmuştu. Şairin bu adı taşıyan kitabında göz göstergesiyle ülke gösteren Farsça kökenli [-(i)stan] ekini birleştirerek türettiği gözistan sözcüğü aynı türden, ilginç bir öğedir:
"Gözleri göz değil gözistan"
("Bun", Üvercinka, 65).
Böyle yeni ve değişik bir sözcük, okuyan/dinleyende, şiirde anla¬tılan kadının gözlerinin büyüklüğü, etkililiği, yüzünde gözün ne önem¬li bir yer tuttuğu gibi değişik tasarım ve imgeleri çağrıştırmaktadır. Onun, aşağıya aldığımız dizeleri de sapmalara olan eğilimini sergi¬lemektedir:
"Aşkımız şimdi görklü bir hayatın
Yabancaya berbat bir çevirisi
Sen metinde üç beş satır atladın
Ben geçmiş zamanla dondurdum tülleri"
("Dikkat Okul Var" Sevda Sözleri, 167).
"Şu senin dolayık sesin var ya
Dondurma yiyen gürbüz bir kız gibi müstehçen"
("Var", Sevda Sözleri, 188).
"Ilım günleri gelirdi taraçalar
Uzatırdı mevsimölçerlerini "
("Karne", Sevda Sözleri, 150)
"Birbirimizi kucaklarken neye yarar
Kucaklamıyorsak eski yeni sevgilileri
Diyorum çoğunca evli kadınlar
Bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar"
("Uçurumda Açan), Sevda Sözleri, 178)
"Sen elisürencil
Öyle bir laf varsa işte o"
("Özür", Sevda Sözleri, 126)

"Geceler yukarda telcek-bulutcak"
(Hamza Süiti", Sevda Sözleri, 28).
"Giderek renkleri koyulaşır
Avukattırlar
Günoğlududur
Nilüferleri kararta kararta
Kalırlar orda"
("Onlar için Minibüs Şarkısı", Sevda Sözleri, 161).
"Oldurmanın yakmanın yeniden yapmanın aslan heykelleri
Olduran yıkan yeniden yapan gözlerini seviyorum kaç kişi
Bir senin gözlerin var zaten daha yok
Ya bu başını alıp gidiş boynundaki
Modigliani oğlu Modigliani"
("Aslan Heykelleri")
Görüldüğü gibi, bu örneklerin bir bölümünde yepyeni türetme ve birleştirmelere gidilmiş (Örn: yabanca, mevsimölçer, elisürencil gibi), bir bölümünde ise var olan kalıplara yeni sözcükler yerleştirilmiştir (Ünlü İtalyan ressamı Modiglia’nın adının hinoğluhin ya da herhangi
bir .... oğlu... kalıbına uygun olarak kullanılışı ya da Osmanlıcada
zamana göre davranan, zamana uyan’ anlamında geçen İbnü’l vakt ya da ibn-i vakt tamlamasının çevirisi izlenimini verengünoğlu türetmesi gibi). [ 1 ]

Şiirimizde “İkinci Yenicilerin şiirlerinde yer alan kelime deformasyonlarını, Garipçilerin ve toplumcu gerçekçi şairlerin bildirişimi öne çıkaran şiir dillerine bir tepki olarak değerlendirebiliriz. Okuru sarsmak isteyen İkinci Yeniciler, anlamı örtme isteğinin bir sonucu olarak bu tür kelime deformasyonlarıyla bir şaşırtmaya da gitmek istemişlerdir. Onlar şiirin
sadece soldan sağa değil; sağdan sola ya da yukarıdan aşağıya da okunması gerektiğini göstermeye çalışmışlardır.
Ece Ayhan, birçok şiirinde, sosyal hadiselere tek boyutlu yaklaşılmamasının sakıncalarını ortaya koymaya çalışır ve aynı dizgi içinde bir değil, birçok doğrunun olabileceğini göstermeye çalışır:

“Bakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi olmuş”

Dizedeki “isa asi” sözcükleri tersinden okunduğunda aynı kelimeler ve anlamlar ortaya çıkmaktadır. Bir peygamber olan “İsa”nın bir kelime oyunuyla “asi”ye dönüşebileceği gösterilerek her olguya çok yönlü yaklaşılması gerektiği vurgulanmaya çalışılmıştır. Sanatçı, en azından okurunu, şiirlerini okurken tetikte olmaya ve şiir diline çizgisel bir düzlemde
yaklaşmamaya çağırmaktadır.

“Çapalı Karşı”
“Ayrılırken esrikti, elinde potin, ayağında şemsiye”
“dikeni seven gülüne katlanır bir kadın
“Beyaz kargalarlı, aykırı düşüncelerdir”

İkinci Yeni şiirindeki kelime deformasyonlarından örnekler:

“Düzlüğü Azize Sofya”
“bir bach konsertosunun dudakları gibi çilek korkunç hû”
“kellesi alınmak üzere Mermer Denizi’nden çağrılmış”
“Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler”
“Kendini doğuruyordu bir cinaedi. Dimdoğru.”
“Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz”
“Ve bir melankolya çiçeği, saksıda”
“Boğazlar üzerine bir ankabakışı Çamlıca’dan”
(Ece Ayhan)

“Üvercinka”
“Gözleri göz değil gözistan”
“Geceler yukarda telcek-bulutcak”
“Ilım günleri gelirdi taraçalar
Uzatırdı mevsimölçerlerini”
(Cemal Süreya)

“O zaman bütün İstanbulistan Vizansiyadan kalan sarıdaydı
Vizansiyanın rengi eski bir yapraktır”
(Turgut Uyar)

“Senleniyorsun böyle bir gecenin içinden bana”
(İlhan Berk) [ 2 ]


2 - BİÇİMBİLİMSEL/ DİL BİLGİSEL SAPMALAR
Leech’in ve Özünlü’nün "dilbilgisel sapmalar" arasında yer ver¬dikleri sapmalardan önemli bir bölümü, biçimbilim açısından değişik¬likler gösteren kullanımlardır.

Kimi sanatçılar ortak dilin belli, kalıplaşmış eylem çekimlerinde, sözcüklerin başka sözcüklerle bağdaştırılmasında bilinçli değişiklikle-re gitmekte, bir çeşit özgürlük yaratma ve beklenmeyen kullanımlar-dan yararlanmayı denemektedirler. Örneğin Özdemir Asaf’ın aşağıdaki dizelerinde şimdiki zaman (olumsuz) çekiminin bilinçli olarak değiştirildiğini görüyoruz:
"Kimseyi seslemeyorum Aldatmayorum kimseyi
.
.
Kimseyi avutmayorum Eğlemeyorum kimseyi"
("Oyundaki Olmayan", Bir Kapı Önünde, 180).
Ece Ayhan ise ortak dilde bulunmayan dinlenirdir ve bakarak’ın kısaltılmışı (eski bir ulaç biçimi) baka’ya dizelerinde yer veriyor:
"Şiir de, duraklarda, dinlenirdir, dinlenir"
(Zambaklı Padişah, XIII)
"1. Kara bir gülü koklatabilmiştir bir küçük nakış Barbaros’a
2. Uykusuz sevgilisine "Nigâri böyle yazdı" der diz üstü
3. Kesikbaşlara baka İtalyanca konuşmuştur"
("Nigâri Böyle Yazdı" Çok Eski Adıyladır, 49)
Hilmi Yavuz da ortak dildeki yaygın çekim biçimini (atlarlardı) değil, konuşulan dilde kimilerinin kullandığı biçimi(atlardılar) yeğle¬mekte, görünüyorlardı’yı da görünüyordular’a çevirmektedir:

"Rüzgârlı camlar! sizden bakıyorken
atlardılar, ordaydılar, yağmurlanmış ve defnelerden
görünüyordular"
("Rüzgârlı Camlar", Yazko Edebiyat 37 (1983), 42).
Cemal Süreya, aynı zamanda bir sözdizimsel sapma sayılabile¬cek olan aşağıdaki örnekte, Türkçede ardıl bir biçimbirim olan ve süt gibi, çiçek gibi, su gibi... kullanımlarıyla görülen gibi ilgecini öncül bir biçimbirime dönüştürerek tam bir sapmaya yönelmiştir:
"Gibi bir Erzurumlu yanından geçen minarelerin
Daracık ıslığına buyur etmiş bütün mavilikleri"
("Süveyş, Üvercinka, 49)
Biçim açısından olduğu gibi ses, anlam ve sözdizimi bakımından da çok ilginç bir sapma Cemal Süreya’nın aşağıdaki dizelerinde gö-rülmektedir: [1]
"Ben nice gözle nice denizle nice gazelle
Rimle gördüm rimle bildim rimle yaşadım seni

Ben nice gözle denizle gazelle nice nice
Seni gördüm rimle bildim rimle yaşadım rimle"
("Gazel", Üvercinka, 75)
Şair burada 1. kişi iyelik eki [-(İ)m] ve ile bağlacını içeren ve hece bölünmesiyle rimle biçimine giren bir ses bileşimini dize başına alarak, aynı zamanda rim hecesinin vurgusundan yararlanarak ona anlam ve etki gücü kazandırmıştır. Biri iyice vurgulanan iki hece yi-nelenince 1. 2. dize arasındaki bağlantı yitirilmeden gözlerin, denizle-rin ve gazellerin şairle olan bağlantısı (bana ait olan, gerçekten benim olan gözler, denizler, gazeller) ön plana getirilmiş, anlamca belirgin-leştirilmiştir. Biçimbilim açısından dildeki kullanımdan çok başka olan bu örnek ikinci ikilide yinelenerek pekiştirilmiştir. [ 1 ]

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sapmalar -2. bölüm Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sapmalar -2. bölüm yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SAPMALAR -2. BÖLÜM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Serap IRKÖRÜCÜ
Serap IRKÖRÜCÜ, @serap-irkorucu
8.12.2018 10:12:00
Farklı olmanın bir çabasıdır bu sözcük kullanımları.

"Ben yaptım, oldu!.." en zor dilde yaşanır. Bir değişikliğin literatüre girmesi için toplumca benimsenmesi ve hemen her alanda uzunca bir dönem kullanılması gerekir.

Çalışmada verilen örneklerin çoğunun okuyanlar tarafından belki de ilk kez ve bir kez bu örneklerde okunması da bu çabaların tutmadığının kanıtı gibidir.

Şiirde kapalı anlam kendine has gizemi için bir tercih nedeni olabilir. Ama bu, 'anlaşılmazlığa' kadar varıyorsa, Divan edebiyatı şairlerinin yaptığı 'sanat için sanat' yaklaşımının 'tamamen şairin kişisel doyumu' olmasından öteye gidemez. Bu da kalıcılığa engeldir.

Çok çarpıcı örneklerin gün yüzüne çıkarıldığı bu değerli paylaşımınız için tekrar sizi kutlar, tekrar teşekkür ederim.

Saygılarımla.
Dilek USTA
Dilek USTA, @dilek-usta
8.12.2018 01:17:55
10 puan verdi
Merhaba sevgili hemşehrim...
Her şairin kendine özgü bir şiir dili tekniği geliştirdiğini okudum.
Ustalık ve beceri isteyen bir düşünce ürünü örneklediğiniz şairler.

Amatörce şiir yazan birisi olarak ben yazılan şiirin anlaşılması taraftarıyım.
Bunu söylerken ikinci yenilerin yazdığı şiirlerin bir satranç oyunu gibi dakikalarca düşünmeme sebep olmasını hiç istemem :)..

"Okuru sarsmak isteyen İkinci Yeniciler, anlamı örtme isteğinin bir sonucu olarak bu tür kelime deformasyonlarıyla bir şaşırtmaya da gitmek istemişlerdir. Onlar şiirin
sadece soldan sağa değil; sağdan sola ya da yukarıdan aşağıya da okunması gerektiğini göstermeye çalışmışlardır."

İnanın hiç ilgimi çekmez bu tarz şiirler..
Şiir okuyucuyu içine çekmeli,yaşatmalı verilen duyguyu..(Naçizane düşüncem)

Sevgilerimle



Dilek USTA tarafından 12/8/2018 1:36:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.