- 705 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Ağ´u
Süt ve leke
Ezberinde yaranın, kabuğuyla habihal edip kainatı kanatma evresi. Bir nevii rutiel ayin.
İnanmak nedir? İnsanların yabancı olduğu. O kadar çok riyaya maruz kalıp inanmak basiret bağlanması.
Doğru, yalın ve tek. Başedilmez kırılganlık, rüzgarın hünerli elleri derin kökleri olan bir ağacın gövdesinden bile söker alır en narin yapraklarını titreterek koca dalarını.
İnanmanın yerine inanmamaktan da ziyade inanamamak rolüne bürününce tuzla buz olur herşey. Sağlıklı bir dialog kurmak imkansızlaşır. Kurbanın masumu makbuldür, seçilir en hassından.
Ceza suçun en son raddesinde vukuu bulur. Yalanın hükümdarlığında gerçeğin hükmü mü yoktur genelde.
Vicdan bu noktada keskin çizer hatlarını, benlikten öteye geçip kör bir bıçakla içini yararak eksikliğini arar.
İnsanın kendini aramasından başka bir şey değildir, insanın insanda yolculuğu. Ölümün gerçekliği yolculuğunu bitirmez.
İnanmak, güvenmek, omuz vermek, yarenlik ve daha bir çok anlam yüklenebilir insanın insana muhtaçlığına. Koca bir manasızlıktır aslında, sustukça içine kustuğunu bilmek.
Maddeyi aciz kılan, maneviyat karşısında satılabilirliğidir. Değerli bir taş bilmez sarrafın ona biçtiği değeri. Kendini anlatma çabasına sokan her itham karşısında susmak en hakikatlı cevabtır.
Süte düşen lekedir insanın içine işleyen şüpe.
Güven zedelenmiş ise zihin bulanıklığından kurtulmak işin en zorudur! İçinden çıkmayı istiyorsak bu sorunun özüne inmek gerek.
Bendelik ki bencillik... Arınmak benlikten, arınmak gerek!
sude nur haylazca