​Gök gürlüyor, sema ağlıyordu...

Gürültü,​​ bütün sokağı kaplıyordu. Fakat bu sesin göğün gürlemesiyle ilgisi yoktu...

İki lise öğrencisi birbirlerini itip duruyor, aynı anda deli deli tehditler savuruyorlardı. Yanlarında duran iki kız da onları izliyordu. Gençlerin savurdukları tehditlerden, o kızlarla ilgili bir olay olduğu anlaşılıyordu.

Onlar kendinden geçmişçesine birbirini itip dururlarken yoldan geçen birisi ayırmaya yeltendi. Ama az önce sadece birbirlerini itmekle yetinen delikanlılar, birden içine kaplan kaçmış balon gibi şişip inmeye başladılar. Çok da yabancısı olmadığımız “Bırakın beni!” ile başlayıp “Yan bakarsan!”larla devam eden ve her şeyin en kötüsüyle korkutmak istercesine yapılan tehditler havada uçuşurken uğrunda göğüs göğse savaştıkları kızlara kaydı gözler. Onlardaki durum da çok alışılmışın dışında değildi. Biri durmadan ötekinin kulağına bir şeyler fısıldıyor ve kıs kıs gülüyorlardı...

Hepsi bir yana da biri de çıkıp demiyordu “Çocuklar sizin için her şeyi göze almış görünüyor, sizin yaptığınıza bakın!” Onsuz yaşayamam dedikleri, onları çoktan unutmuştu, haberleri yoktu.

Gök gürlüyor, sema ağlıyordu...