Yaradılışta ki Farklılık.:

Nasıl ki insanların simaları fiziki yapıları biri birisinden farklıysa,
Nasıl ki insanların parmak izleri göz yapıları biri birisinden farklıysa,
İnsanların akıl düzeyleri de biri birisinden farklıdır, 
Zihin yapıları algılama özellikleri yorumlama yetenekleri farklıdır,
Sahip olduğumuz ya da edinimini sağladığımız, 
Yeni bilgiler çok önem arz edebilir. 
Hatta hayati önemde de olabilir,
Ama bu demek değildir ki, 
Bu bilgileri ve edinimleri bir başkası da sizin anladığınız algıladığınız şekilde anlayacak ya da algılayacak. 
İşte bu noktada önemli olan bir deyimi ifade etmenin tam yeri. 
"Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların sadece karşındakinin anlayabileceği kadardır."
Günümüzde ıskaladığımız da bu olsa gerek,
Kendi edindiğimiz ve dimağımızda (aklımızda) mevcut olan bilgiyi, 
Tamamen kendine münhasır olan zihnimizde kendimize özgü olarak yorumladığımız konuyu, 
Bir başkasına da anlatamamanın verdiği tatsız duyguyla, 
Bir nevi hayata moralsiz olarak tutunabilmenin tatsızlığını had safa da yaşıyoruz.
Fikirleri tartışma noktasında da eksiklik yaşamamıza neden teşkil ediyor.
Oysa iki zırt fikrin çatışmasından üçüncü bir fikrin oluşabileceğini göz ardı ediyoruz.
Fikrimizi kabul etmeyeni kendimizce ötekileştiriyoruz,
Netice kısır döngü dairesinde cebelleşip dönüyoruz,
Ve ihtiyacımız olanın sadece bir nebze sevgi bir tutam anlayış ve bir o kadar da hoşgörü olabileceğini, 
Maalesef ki göz ardı ediyoruz.!
Farklılıklarımızdır bizi zenginleştiren, 
Farklılıklarımız dır bizi biz eden, ve farklı düşüncelerimizdir bizi güzelleştiren.!