- 1226 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
BU BİR MUCİZEYDİ!...
Karyolanın üzerindeki kaban – ceket - çanta dağınıklığını toplarken kafasının içi çıfıt çarşısı gibiydi!
Gecenin çok geç saatiydi, belki de otuz üç daireli apartmanda ışığı yanan tek daireydi. Ertesi gün iş günü olduğu için o da oğlunu erkenden yatırdığından beri kafasındaki sorunu çözmeye çalışıyordu.
Çok sıkıntılı günlerdi. Hani bazen her şey üst üste gelir ya! İşte öyle bir dönemdi. Bu eve taşındığından beri bütün sorunlar sıraya girmişti sanki.
Yıllardır oğluyla yalnız yaşıyor ve tek maaşla geçiniyordu ama bu ay!. Bu ay, içinden çıkılacak gibi değildi durum.
Evin kirasını, oğlunun servis ücretini, apartman giderini, faturalarını ödemiş daha ayın ilk günleri olmasına rağmen ‘beş kuruşu’ kalmamıştı.
Ailesinden destek almayı kendine hiç yediremediği için onlara da durumundan söz etmemişti. Odalar arasında anlamsızca defalarca gidip gelmiş, arada bir uyuyan oğlunu seyretmişti gözleri nemlenerek.
Eviyle okulunun arası çok uzaktı, o nedenle üç aktarma yapmak zorundaydı. İki otobüs, bir minibüs!. Ama evden çıkacak bozuk parası bile yoktu!. Hiç bu kadar sıfırlandığını hatırlamıyordu, o nedenle ne yapacağını da bilmiyordu.
Aklına ceplerini ve çantalarını kurcalamak geldi. Ne kadar cepli giysisi ve çantası varsa yatağın üzerine yığdı. Sakin olmaya çalışarak büyük bir dikkatle hepsini tek tek kontrol etti. Acaba daha önce de yine böyle aramış mıydı yoksa onlarda bir şey bırakmamaya özen mi gösterirdi?. Onu bile hatırlamıyordu şu anda.
İstediklerini bulamadıkça gözünden kaçmış olabilir mi diye defalarca aradı. İki tane kağıt otobüs bileti ve minibüse yetecek kadar bozuk para çıktı toplamda!. Sadece o kadar. Gidişi ayarlamıştı ama dönüşe yoktu!
Yenilmişliğin sükunetiyle hepsini tek tek yerine kaldırdı. Uzun süre amaçsızca yatak örtüsünün üzerinde oturdu.
Bu saatte ışığını görenler bu yaşananları asla bilemezlerdi ve kim bilir neler düşünürlerdi. Babaannesi geldi aklına: “Bu duvarlarla çatılar neleri kapıyor evladım, kimse bilemez.” derdi. İşte şimdi tam da o durumdaydı!
Sabaha az kalmıştı, usulca yatağına kıvrıldı.
Oğlunun kahvaltısını yaptırdıktan sonra servisle gidişini gülümseyerek seyretti. Akşam bulduklarını kaybedecek diye de ödü kopuyordu! Küçük klipsli cüzdana koydu servetini (!) evde çıktı!
Her zaman yolculuklarında kitap okurdu ama bu sefer okuduklarını anlamıyor, dönüp aynı sayfaları tekrar okuyordu. Beyninde hiç susmayan bir kakofoni vardı. Bir türlü onu sakinleştiremiyordu.
Okula gitti, ilk dersine girdi. Kendini derse kaptırınca beynindeki sesler sustu. Zil çaldı, hemen üşüştüler! Her derse giriş ve çıkışında yanı şeyler defalarca yaşandı. Tükendiğini hissediyordu.
Okuluyla kardeşinin iş yeri çok yakındı, ona bir telefon etmesi yeterdi. Ayı geçirecek desteği sorgulamadan verirdi, ama bir türlü yapamıyordu bunu.
Akşam yedide son dersten çıkacaktı. Kış dönemiydi, o saatte hava çoktan kararmış oluyordu. Çözümü şimdi bulmalıydı ama nasıl?
Okula tayin olalı birkaç ay olmuştu, durumunu anlatacağı bir arkadaşlığı yoktu henüz. Eve kadar yürümeyi düşündü önce, sonra ne kadar saçma olduğuna kara verdi. Gece yarısı evde olabilirdi ancak üstelik yarınki gelişi de çözmüş olmayacaktı. Bütün bunları ders boşluğunda dosyaları üzerinde çalışırken düşünüyordu.
O sırada iç hat telefon çaldı, telefona bakan arkadaşı, okulun saymanının onu çağırdığını söyledi. Kendi döner sermayesi olan bir okuldu o nedenle muhasebeyle ilgili işleri de yapan bir saymanları vardı. Tayinlerde kurumlar arası yazışmalar için sık sık imza isterlerdi, öyle olduğunu düşünerek sakince saymanın odasına indi.
Sayman, evrak ve para dolu deriden yapılmış klipsli kabarık çantasını kapının girişine yere koymuş ve acelesi varmış gibi ayakta bekliyordu:
- “Hizmet içi eğitim için hemen il dışına çıkmam lazım. Otobüsü kaçırmamam lazım. Tam kapıyı kilitliyordum, postaneden kuryesi bir zarf getirdi. Sonra açarım diye masanın üzerine koyarken üzerinde adınızı gördüm. Bir süre de yokum ya, bir soruna sebep olmayayım diye açtım, hemen sizi çağırdım.” dedi.
Bunları söylerken bir taraftan da ezilmiş bordronun rulosunu açmaya çalışıyordu. Masadan kalemi alıp imzalaması için uzattı. Bu, bir yazışma imzası gerektirmiyordu, bir ödemeydi!.
Anlamayan gözlerle bakınca sayman ekteki yazıyı okumaya başladı. Öğretmenliğe geçmeden önce başka bir devlet kuruluşunda beş yıllık bir hizmeti vardı. Kurumdan istifa ettikten bir süre sonra öğretmenliğe geçtiği içim kurumlar arası tayin olmamıştı. Kendisi de hatırlatmadığı için bu hizmet süresi bilinmeden yıllarca eksik maaş almıştı.
Kurumlar bilgisayar sistemine geçince emeklilik sicilinden bu durum ortaya çıkmış ve yıllarca eksik maaş aldığı belirlenince aradaki fark faizlendirilerek kendisine ödeme çıkarılmıştı. Hem de bugün!.
Sayman, evrakı imzalanmak üzere önüne bırakarak kasayı açtı ve paraları saymaya başladı. Tomar gittikçe yükseliyordu!
Bir titreme geldi birden. Eli, ayağı, kafası her yeri titriyordu. Kendine engel olmak istiyor ama bedeni onu dinlemiyordu. Rengi de bembeyaz olunca sayman panikledi ve bir bardak su koydu önüne:
- “ Neyiniz var Hocanım? İyi misiniz?”
Zor çıkan bir sesle ‘iyiyim’ diyebildi. Bardağa uzandı, titremekten suyu üstüne başına döktü. Bardak bir türlü ağzını bulamıyordu!
Sayman elindekileri bıraktı, bardağı elinden alıp bir eliyle de titreyen kafasını tutarak su içirirken bir taraftan da “Sizi hastaneye götürelim mi?” diye soruyordu. “Gerek yok” dedi zor çıkan sesiyle. Biraz sonra titreme de durmuştu!.
Sakinleşmesi için oradan buradan laf açan saymanın gözü bir taraftan da saatindeydi, okulun resmi arabasının şoförü de arada bir kapıdan bakıp gelip gelmeyeceğini soruyor, otobüsü kaçıracağını hatırlatıyordu.
Durumun yatıştığını görünce sayman yerinden kalktı, eline zor sığan tomarı saymaya başladı. Katman büyüdükçe o, inanamayan gözlerle sadece izliyordu. Bu arada bordroya imza atarken gözü ödeme miktarına takıldı. İnanamadı!.
Sabah gelirken dönüş parası yoktu, şimdi üç maaş ödeniyordu!
“Allah’ım!.. Ne kadar büyüksün!” dedi içinden. Gözünden boşanan yaşlara engel olamadı.
Bu gerçekten bir mucizeydi!..
02.12.2018 Serap IRKÖRÜCÜ
YORUMLAR
Hocam;
Bu sefer hiç yorumlara b/akmadan bu kişinin siz olduğunu düşündüm anlatımınızın heyecanından; içtenliğinden, tasvirlerinizden...
Ben böyle olaylara çok inanırım. Çok da yaşanmışlığın vardır. Bazen aşırı daralırım. Bunalırım. Muhakkak çözüme kavuşacak bir şey olur. Sizin kalbiniz hem temiz hem güzel. Çok iyi niyetlisiniz. Her zaman bir şans Melek’i omuzlarınızda. Bunu tüm anlatımlarınızdan hissediyorum. Tabii siz de bir şans Melek’i ben de tam on.:))) Öyle olunca bana bu d/okunuşler daha çok. Ya da ben biraz fazla hesapsız.
Özellikle 2001 krizinde kredi kartı bataklığından nasıl çıktığımı bilemiyorum. Ama o tarihten sonra da tek kart neyime yetmiyorculardan olarak.
Sanırım sizin sayfaya gelen otomatik olarak çok konuşmaya şartlandırılıyor. Benim!!! bile çenem düştü...
Çok güzel ve ders çıkarıcı paylaşımdı.
Saygılarımla Serap Hocam
Serap IRKÖRÜCÜ
Yazılarıma ve şiirlerime o kadar çok ilgi gösterdiniz ve yorum yazdınız ki bu konuda kendimi hep borçlu hissediyorum açıkçası. Sanırım böylece 'nasıl yoğurt yediğimi' de yakaladınız artık!... :)))
Evet, omuzumdaki 'esintiyi' zaman zaman ben de hissederim. Şimdiye kadar bir tane yetti, sanırım yetki alanı genişti!... :)))
Yaşananları okumak ne kadar ders çıkarmaya yöneliktir, hiç böyle bakmadım inanın... Önemli olan kedi yaşadıklarımızdan ders çıkarmamız... Sizin de belirttiğiniz gibi... ki bu son 'dibi görmem' olmuştur!.. Benim için çok 'sıra dışı' bir olaydı, paylaşmak istedim.
Hayat bir 'bumerang'... Attığımız her şey geri geliyor kesinlikle... Ama beklemediğimiz yönden!.. İyilik de öyle kötülük de... Sadece biraz sabır... Ondan da bende çok var galiba!..
Çok güzel değerlendirmelerdi, güzel bakan - güzel gören yüreğiniz var olsun. Bu nedenle ayrıca teşekkür ederim...
Emeğinize, yüreğinize sağlık Ersin Bey.
Saygılarımla...
Yazınızı zevkle okudum Serap hanımcım.
Benzer bir mucizeyi eşimle bende yaşamıştık ve bunu evimize aldığımız yavru bir köpeğin uğuru olarak nitelendirmiştik.
Öyle ya
"Kul bunalmayınca hızır yetişmez"diye boşuna dememişler değil mi?
Mükemmel bir anlatım ve kusursuz bir Türkçe ile yazılmış ne anlamlı bir hikayeydi..
Sevgilerimle güzel insan,güzel dost...
Serap IRKÖRÜCÜ
Hayat bir bumerang gibi. Yaptığımız her şey bize dönüyor, er ya da geç!. O savunmasız canların uğuruna her zaman çok inanmışımdır ben de.
Ne güzel bir yürek!. İyi ki varsını Dilek Hanım.
Beni onurlandırdığınız güzel sözleriniz için içtenlikle teşekkür ederim.
Sevgilerimle.
Böyle bir mucizeyi yaşamak isterdim. Hem de tam şu sıralarda. Lakin anladığım kadarıyla mucize iyi insanları buluyor. Ben iyi miyim? Sanmıyorum.
Güzel bir yazıydı. Kul daralmış, Rabbim, Hızır'ı göndermiş. Bir gün bize de nasip eyler inşallah.
Selam ve saygılar.
Serap IRKÖRÜCÜ
Estağfurullah!. Böyle bir saptama hiçbirimiz yapamayız, vardır bir zamanı elbette.
Samimi yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Yazınızı okudum kendimi o karar konunun içinde hissettim ki kendimce çözüm ararken mucize çok iyi geldi ve rahatladım inanın..kim yaşamamıştır ki böyle zamanları .. kul sıkışmayınca gerçek hızır yetişmiyor ve gerçekten doğru insanlar böyle durumlarda sabrının ödülünü alıyor..Yazınız için kutlarım..sevgi ve selamlarımla
safure yıldırım tarafından 12/3/2018 8:55:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
safure yıldırım
"Kul sıkışmayınca hızır yetişmez" diye güzel bir atasözümüz var bizim. gerçekten "Allah büyük" dediğimiz bir çok durumla karşı karşıya kaldığımız durumlar yaşayabiliyoruz insan olarak. yaşamın içinden güzel bir örneği keyifle okudum. Tebrik ederim.
Serap IRKÖRÜCÜ
Yorumunuz ve değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim İbrahim Bey .
Saygılarımla.
Günaydınlar Serap Hanım
Yazınızı okurken insan kendi geçmişini de bir film şeridi gibi gibi yazıyla birlikte yaşıyor hissine kapılıyor
Tabi kaleminde usta olması ayrı bir tat vermekte
İnsanoğlu için her şey bir sınav olduğu kesin
kimisi güçlükler karşısında yılgınlığa kapılmadan hayata tutunuyor
kimiside yenilgiye uğruyor
Benim bildiğim kalbi temizse bir insanın en dayanılmaz güçlüklere karşı son anda da olsa ilahi bir el yardıma koşmakta ve sizi refaha huzura erdirmekte.
BEN BUNA İLAHİ ADALET DİYORUM
SAYGILARIMLA.
Serap IRKÖRÜCÜ
Geçmişiyle bağını koparmayan herkesin benzer paylaşımlarda yapacağı çıkarımlar olabilir. Sizde olduğu gibi. :)
Yaşam başlı başına bir sınav, yollarımızın bir şekilde kesiştiği kişiler de. Kararlarımıza göre değerlendirildiğimizi de düşünürsek çok dikkatli olmamız gerekiyor.
'Doğru sallanır ama yıkılmaz.' çok sevdiğim bir atasözüdür. Bu yaşıma kadar da bir hayli sallandım ama hâlâ dimdik hayattayım.
İLAHİ ADALET, bu olsa gerek!... :)))
Zorluk yaşayan herkesin bir an önce çözüme ulaşması dileğimle yorumunuz için teşekkür ederim Müslüm Bey
Saygılarımla.
Allah'ın mucizesi bitmez ...Final içimden geçtiği gibi oldu ...Rahat bir nefes aldım ...Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde yaşadık böyle zor anları çok şükür geçti gitti...Çok ama çok güzeldi Serap Hanım ... Yüreğinize sağlık ...Tebrik ederim...Sevgiyle kalın ...
Serap IRKÖRÜCÜ
"Bin bir adlı bir Allah
İsmi sübhanallah
medetsiz yerde kaldım
Medet senden Ya Resul Allah"
O gün bu duayı kaç kez okuduğumu hatırlamıyorum ama duydu beni...:))
Teşekkür ederim Şadiye Hanım... Sevgilerimle...
Şadiye Gök Ayhan
Harika bir deyiş vardır bu durumlar için...:
"Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş..."
Ne paralar gelip geçmiştir elimizden..Bolluğu da kıtlığı da yaşamışızdır çoğumuz, kuşkusuz..
Para ya da benzer şeyler... Mesela "ekmek", yağ, un...
En fazla yokluğunu çektiğimiz anda değerlidir!
"İlaç" gibi deyimi de onu anlatır...
İşte öykü/deneme de "tam oydu..."
Gerdi, sürükledi, düşündürdü ve "son anda!"
Kalem güçlü..
Dil usta...
Ortaya çıkan eser de kıymetli..
Tebrikler Öğretmenim.
Serap IRKÖRÜCÜ
En sıradan şeylerin bile yokluğunda ne kadar kıymete bindiğini dediğiniz gibi hepimiz yaşamışızdır. Elde edince her şey eskiye döner ve yine 'değer kaybı' başlar, o başka!... :)))
Yıllardır bu olayın bende bu kadar derin iz bırakmasının nedeni hiç beklemediğim bir yerden gelen ve yine kendi kısmetimle sorunumun çözülebilmiş olmasıydı. Yine kimseden bir şey istemeden!.
Bir şiirimde demiştim:
"O nedenledir ki,
Kimseden bir şey istemem,
Ya karşılığını veremezsem?.."
İşte böyle Değerli Öğretmenim. Sizinle sohbet ediyor gibi anlattım her şeyi!. :))
Katılımız, değerlendirmeleriniz ve onurlandıran övgüleriniz için içtenlikle teşekkür ederim.
Saygılarımla.
ZEYBEK HOCA
Yazma isteği de ondan değil midir, "sohbet eder gibi..."
Teşekkür ederim Öğretmenim...:))
Sıkıştığımız yerde Hızır'ın yetişmesi dileğimle..
Saygı benden daima...
Hikayenin ilk bölümünü yaşayan ne çok insanımız var. Hikaye kahramanını gibi mucizesini bekleyip duruyorlar.
Soluksuz okuduk ve biz de bir mucize bekledik ve çok şükür gerçek oldu. Yazıda da olsa mutlu haber mutlu ediyor bizi.
Çok güzeldi bir dil ile güzel bir öykü okumak iyi geldi hocam. Kalemimiz daim olsun
Saygılarımı selamlarımı gönderiyorum
Serap IRKÖRÜCÜ
Ama herkes yaşadığını bilir ya!. O nedenle etkisi büyüktür.
Çok şükür!. Umarım sorunlarımızın çoğu böyle güzel sonlanmış olur.
Katılımınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederim Serkan Bey.
Saygılarımla.
Finale doğru ben bile inanamadım:) Ama mucizeler bazen öyle zamanında geliyor ki, onları yollayana şükürler olsun.
Tanıdıktı yazılanlar. Ben de böyle bir dönem atlatmıştım. Otobüs parasını denkleştirmek için paltolarımın ceplerini aşındırmıştım. Sonunda bana da oldukça iyi bir miktarda toplu para gelmişti hem de aklıma hiç gelmeyecek bir yerden. Bu nedenle çok tanıdık geldi yaşananlar. Bu yüzden nasıl zor bir durum olduğunu ve sonundaki şaşkınlıkla karışık sevinci iyi biliyorum.
Aslında farkına varabilsek öyle çok mucize var ki sadece görebilmek gerekiyor.
Güzeldi okumak sevgili Serap
Sevgilerimle
Serap IRKÖRÜCÜ
Bunu arkadaşlarımla paylaştığım yıllar içinde hep öyle karşılıklar aldım. Ben de 'ilahi adalete' çok güvenen biri olarak 'Allah kulunun rızkını kesse canını alır.' söylemini yıllar içinde birkaç kez yaşadım.
yaşadığımız sürece umutvar olmak için hep bir nedenimiz var diye düşünüyorum Sevgili Gamzelim.
O günü hatırladığımda hâlâ içim titrer. İnan bana!...
Katlımın için çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle.
Hem de öyle Fatma Hanım...
Biz plan yaparken bir taraftan da kaderimizi yaşıyoruz aslında... Çok da kaderci değilimdir aslına ama yaşadıkça görüyoruz ki bazen 'pes dediğimiz' yerlerde devreye kader giriyor gerçekten...
Değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim Fatma Hanım...
Sevgilerimle...
:-))) okul çıkışına kadar kapkara bir sayfada ilerledim kahraman ne kadar daraldıysa en az o kadar daraldım taki muhasebeden çağrıldığı ana kadar
oh be be dedim :-) sevgiyle kalın
Serap IRKÖRÜCÜ
Amacım üzmek değildi gerçekten. Neyse sonunda nefeslenmenize çok sevindim Filiz Hanım... :)))
Sevgilerimle...
Filiz Şahin.
amacınızın üzmek olmadığına şüphem yok, belki sahneler tanıdık geldiğindendir zira bu savaşçılara hayatın içinde çok sık rastlayabiliyoruz. Öykünün kahramanı bir savaşçı :-)
sevgimle
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok değerli bir aile büyüğüm bana her zaman 'kahraman kadın' der.
Siz 'savaşçı' deyince onu hatırlattınız bana... :))) Sağolun...
Sevgilerimle...
En cömert bank evren baktır. Bütün sıkıntılı anlara hızır gibi yetişir.
Bu mucizede yaşanan da hayatın bir gerçeği olup bizim dışımızda gelişir.
İnsan sıkışmayınca bunu pek anlamıyor.
O paraya ihtiyaç duymasaydı belki o ödeme o ana denk gelmeyebilirdi.
Hayatın işte böyle tılsımları var.
Bizim bilmediğimiz bir yönüyle hayat bizim için ayrı ilerliyor ya farkediyoruz ya da fark etmiyoruz.
Burukluk ile sevinç bir arada bir insana neler yasatabiliyor.
Hepimiz bu durumları yaşıyoruz.
Hayat bir yönüyle mucizedir.
Düşündüğümüz de bunca ağır meşgalelerin altından kalkmak sadece bizim başarımız olamaz dedirtiyor yaşanan bu mucize gibi durumlar.
Eksiğimizi tamamlayan başka bir güç var.
İnsan aslında çok çaresiz bir varlık ve yardıma sürekli ihtiyaç duyar.
Bu destek insana bir aracı Ve sebeple ulaşır.
Yaşadıklarım gözlerimin önüne geldi yazınızla.
Çok teşekkür ederim paylaştığınız için saygılarımla
Serap IRKÖRÜCÜ
Maaşını çekmeyi unutacak kadar keyfi çalışan arkadaşlarımız da vardı. Bu yaşananları onların gözüyle değerlendirdiğimizde bütün taşların yeri oynardı sanırım.
Kısaca, herkes yaşadığını bilir, ve her olay kendi ekseninde değerlendirilmeli dediğiniz gibi. Ancak o zaman kendi yaşadıklarımızla içselleştirebiliyoruz.
Detaylı yorumunuz için teşekkür ederim Önder Bey. Saygılarımla.
Yola çıkanın işini Allah bilir derler.. Mucize son dakikasına kadar.. plan ve hesap büyük yerden.
Kaleminize sağlık sevgili serap hocam.
Sevgilerimle.
Serap IRKÖRÜCÜ
Hem de öyle Fatma Hanım...
Biz plan yaparken bir taraftan da kaderimizi yaşıyoruz aslında... Çok da kaderci değilimdir aslına ama yaşadıkça görüyoruz ki bazen 'pes dediğimiz' yerlerde devreye kader giriyor gerçekten...
Değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim Fatma Hanım...
Sevgilerimle...
( Özür dilerim Fatma Hanım, size dönüşü yerinden yapmışım!... )
Fatma Oral
Sevgilerimle