- 1245 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Zaman ve Söz
Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Zaman ve Söz
Öyle aklıma gelmişken paylaşayım istedim. İnsanın bazen kendi hayatını yeniden keşfetmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Yarını kim bilir sahi? Var mı alanı, satanı?
Zamanın içinde sıkışıp kaldım. Gelen günler, geçen günler... Ortada bir yerlerde duruyorum ve dokunamıyorum an’lara...
Dokunamıyorum zamana… Zaman ne çok şeyimi aldı oysa… Ne az şey verdi bana…
Haksız değilmiş küfürlü şiirler yazan şairler.
Haksız değilmiş hiç Can YÜCEL de... Neresinden tutarsam hayatın, elimde sapı kalıyor, elimde çöpü kalıyor. Bunca suç zamanın olamaz, bunca suç yazgının olamaz. Olsa olsa kendi suçumdur işlediğimden bile habersiz olduğum… Ya da ben suçtum işlendiğimden habersiz…
Konuşsak suç, sussak suç… İsyan neredeyse en büyük suç… Varsa yoksa sabır…
Sabret, şükret. Ediyoruz bakalım, ne olacaksa bilmiyoruz... Ya da olanlar oldu, farkına varamıyoruz…
Ne düşünüyorum biliyor musunuz dostlar? İnsanlık gelişimde bir sıralama hatası yapmıştır: Hayvanlardan önce insanlar evcilleştirilmeliydi.
Düşünüyorum bazen, aklımıza gelebilecek evcil hayvanlar neler mesela?
İşte bunların binlerce yıldır türleri hep evcil kaldı. İnsan nasıl bir hayvandır ki, nesiller arasında böyle uçurumlar var? Biri can kurtarmak için çırpınıyor, öteki can almak için.
Biri yoksula dağıtıyor, diğeri yoksuldan bile çalıyor.
Yok dostlar yok, kirli dünyanın az ya da çok kirlenmiş/kirletilmiş insanları olarak, tüm kabahati ilk insanlara yüklüyorum kendimce. Nasıl bir tesellidir bu bilemem. Ama yaratılışına aykırı hareket eden tek canlının insanoğlu olması sadece benim düşüncem değil sanırım.
"Kendimi anlattığım zaman bile kendimden bir şey gizliydi bir yerlerde. Hislerimi, duygularımı, istediğim dünyayı cümle âleme, kendimi sadece kendime yazdım ben, bak şu mutluluğu bana yazmayan kaderin cilvesine…" demişim vaktiyle dostlar. İyi demişim. Ama niye demişim o muallakta… “Gökyüzü altında söylenmemiş söz yoktur” demişler ya bende Güneşin altında söylenmemiş cümle kalmasın diye demişim demek ki…
Füruğ FERRUHZAD yaşasaydı kulaklarını çınlatırdım: "Hangi yaşta ölürsek ölelim söylenmemiş cümlelerimiz olacak." demişti. Haklıymış. Ömür bitiyor, söylenmemiş cümleler bitmedi… Bitmeyecek de… Gerçi, başka bir düşünür de "Yeryüzünde söylenmemiş cümle yoktur" demişti. O da haklı. Ne bileyim işte, böyle ortaya karışık bir şeyler işte.
Bazen kelimeleri yanyana getirmek çok zor olabilir. Bir o kadar tehlikeli ve can alıcı ve hatta can yakıcı satırlar oluşturmaktan korkarız.
Kendi canımızın yanması değildir asıl mesele zira kendimizden geçmişizdir.
Karşımızdaki insanların canını yakmaktan ürkeriz. İşte bu hakikaten en zorudur ve kelimeler yetmez. Şebnem Ferah’ın o çok sevdiğim albüm başlığında dediği gibi ‘Kelimeler Yetmez’...
Ah, keşke yetse yetebilse şu kelimeler. Kelimelere bile hükmetmemiz bu derece zorken kimi anlar vardır. Zamanın durmasını arzu ettiğimiz, hiç bitmesin geçmesin büyüsü bozulmasın istediğimiz...
Ebedi olarak kalsın istediğimiz... Böyle anlarda aklıma Mevlana gelir, zamanın durmasına dair çok güzel bir cümle kurmuştur: “Peki zaman acının en derin yaşandığı anda dursaydı..."
İşte bu çoğumuzun aklına dahi gelmez. Acının en derin yaşandığı anda kimse gerekli sabrı bünyesinde barındırmadığı için o an zamanın durmasını istemez.
Çünkü bu durum bir mükâfat değil daha doğrusu bir ceza gibi gelir o insana. Ama hayat eğer zıtlıklardan mütevellit ise insan bunları da düşünmeli bence.
Ve ben naçizane zamanın durmasından yanlı olanların güruhunda değilim. Zaman akmalı hatta hiç durmamalı.
Zira Nazım Hikmet in bu konuyla ilgili sevdiğim bir şiiri vardır:
"En güzel deniz
Henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğumdur."
Hayatı sevin zaman kaybetmeden sevin…
Sevin çünkü hayat sevince, sevilince güzel ve diyelim ki her bir cümleye,” bu Vatanın sahipleri, yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… “ Vefa bilene, toprağın altında binlerce kefensiz yatanın kıymetini bilene ve hala andımızı söyleyip ant içene, diyelim ki helal olsun size…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun...
01.12.2018
#ökurşun#
YORUMLAR
Saygıdeğer Sabri bey duygulara çık güzel dokunmuşsunuz, tebrik ediyorum
Ömer Sabri KURŞUN
Saygı değer üstadım.Sevgi üzerine harika bir yazı,yüreğine sağlık...Selam ve saygımla..