- 761 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
MİLLİ EĞİTİM DAVASI-2
Milli bir eğitim oluşturma yolunda atılması gereken ilk adım dil alanında çalışmalar yapmaktır. Bir ülkede konuşulan dil ne kadar güçlüyse o ülke de o kadar güçlüdür.
Türkçe, son yirmi yıldır kaderine terk edilmiş bir vaziyettedir. Milenyum çağı olarak tasvir edilen iki binli yıllar, teknolojideki gelişmelerin etkisiyle, sadece bizim dilimize değil, teknolojide çağın gerisinde kalmış tüm ülkelerin dillerini tehlikeye atmaktadır. Yapılması gereken iki şey vardır. Bunları aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz.
1.Teknolojiye ayak uydurarak, teknolojik terimlere kendi dilimizde uygun karşılıkları bulmak.
2.Dilimizi, milli bir bilinç oluşturarak, her türlü yeniliğe ayak uydurabilir bir hale gelip muhafaza etmek.
İlk seçenek, Milli Eğitim Davası tam anlamıyla başarıya ulaşana dek pek de mümkün görünmemektedir. Çünkü, eğitimimizdeki problemleri çözene kadar teknoloji üreten ve bunu dünyaya pazarlayabilen bir ülke haline gelmemiz çok zor görünmektedir. Ancak ikinci seçenek, şu an için hem gerçekleştirilebilirlik açısından uygun, hem de yapılması zorunlu olan seçenektir.
Eğer, teknoloji bu hızla gelişmeye devam ederse ki devam edeceği bir gerçektir, dilimiz büyük zararlar görecek ve toplumun konuştuğu dilden çok farklı bir hale bürünecektir. Bunun önüne geçmemiz gerekmektedir. Dünya üzerinde konuşulan en eski dillerden biri olan Türkçe, birtakım sebeplerden dolayı (göçler, savaşlar, dini etkiler) zaten değişmiştir. Bunlar tabii değişimlerdir. Bu değişimler dilimize yeterince zarar vermiştir, vermeye devam etmektedir. Bunların yanında, teknolojik atılımların etkisiyle yabancı kelimelerin istilası altında kalan dilimizin yaşadığı büyük sıkıntı, ülkemizin teminatı olan gençlerimizin konuştuğu Türkçeden anlaşılmaktadır. Gençlerimizin konuştuğu dili anlayamadıklarından yakınan aile bireylerinin de bilmeden değindikleri konu tam olarak budur.Bu diller arası uçurum git gide büyüyecek ve ileride büyük bir iletişimsizliğe sebep olacaktır.
İşte bunlara engel olabilmek için, dil bilimcilerin yanı sıra tüm milletimizin, ana dilimiz; ata dilimiz olan Türkçeye gereken önemi vermeleri gerekmektedir. Dilimizde yaşanan bu büyük erozyona engel olmamız gerektiğinin farkına varılmalı, bu alanda gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Türk Dil Kurumu, yabancı terimlere uygun Türkçe karşılıklar bulmalı, Milli Eğitim Bakanlığı, bu karşılıkları en hızlı şekilde müfredatlara eklemelidir.
Ülkemizin bağımsızlığının sembollerinden biri olan dilimizin varlığı, milletimizin varlığının teminatıdır. Bu teminat en iyi şekilde muhafaza edilmelidir. Yoksa, yaşanacak sıkıntılarla yine milletimiz muhatap olacaktır.
İbrahim Müteferrika’nın meşhur, ‘’Dilde, işte, fikirde birlik!’’ , sözünden de anlaşılacağı gibi tek bir dilimiz vardır. Onu koruyup kollamak Türk milletinin boynunun borcudur.
Burak AZTEKİN
28.11.2018
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.