İki ekmek bir süt lütfen
Oh be, eve gitmek için güzel bir sebepti benim için. Kalkıp kadının bahçesine girdik ve civcivlere baktık. Kadın civcivleri kafesten çıkardı; on tane civciv, iki tane de ördek yavrusu vardı aralarında. Civcivlerin hepsi birden yemlere saldırmış, adeta kıtlıktan çıkmışlardı. Ördeklerin hali çok komikti, bir yeme saldırıyor, bir su içiyorlardı. Yürüyüşleri paytak paytaktı ve arada da kendilerini suyun içerisine atıyorlardı, bayağı bir eğlenceliydi onları seyretmek, o sıkıcı konuşmalardan sonra bu civcivleri seyretmek çok iyi gelmişti bana. Başka biri daha geldi, ve üçümüz koyu bir sohbet ettik komşunun bahçesinde… Hava iyice soğumuş, akşam olmuş hava da kararmak üzereydi. Yağmur ha yağdı yağacak gibi duruyor, derken tek tek damlalar inmeye başlamıştı bile..
.. Hemen kalktım; balkonda çamaşırlarım var ıslanmasınlar, herkese iyi akşamlar diyerek hızla çıktım komşunun bahçesinden. Burada, hemen herkesin mutlaka evinin bir arka bahçesi vardır. Evler en fazla üç kat ve tek kişiye aitti. Herkes evini kendi kafasına göre yapmış, biraz şehir biraz köy evlerine benzeterek, kendilerine göre inşa etmişler.. Bahçeler evin önünde olur benim bildiğim, buralarda ise bahçeler evin arka tarafında.
…Eve gidip, evin kapısını açınca, ev bana o kadar iyi göründü ki, evim- evim güzel evim dedim ve oh be mis gibi kokuyor, küçük bir temizlik ne güzel etmiş,mis gibi kokuyordu evin içerisi. Sevinçle içeriye girdim.. Etrafta yapacak iş yoktu, olsa da yapacak halim yoktu ..Her yanım dökülüyor ayakta zor duruyor, vücudumun her yeri sızlıyordu. Oldum olası hep böyleydim, işe karşı hiç dayanıklı değilim, hele de şimdi zaten rahatsızdım ki, yarın yataktan zor kalkarım dedim kendi kendime...
Gökhan, sinirli bir şekilde eve geldi. Tam o sırada televizyon ,Fenerbahçe Beşiktaş maçını veriyordu..Fenerbahçe lider.Beşiktaş dördüncüydü. Burada ki önem sıralama değildi, aralarındaki rekabetti. İlk maçta Fenerbahçe Beşiktaş’a kendi sahasında yenilmişti, üstelik Beşiktaşlı bir oyuncu kırmızı kart görmesine rağmen. Kalecisi kırmızı kart görmüş, kaleye forvet oynayan yabancı oyuncularından birisi geçmişti. Çok ilginç bir maç olmuştu. Maçın ilginçliğinden daha öte bir şey vardı, seyircinin tribün de açtığı pankarttı.. Pankartta, aynen şöyle yazıyordu, iki ekmek bir süt, iki ekmek bir süt. Lütfen.
Bu yazılar ne anlama geliyordu?
Anlamı şuydu, Beşiktaş’ın teknik direktörü’’Rıza ÇALIMBAYDI’’ hedef.
Rıza ÇALINBAY’IN,babası bir zamanlar kapıcı olmasıydı… Hemen herkes bunu biliyordu,Rıza da hiçbir zaman saklamamıştı, babasının kapıcı olduğunu, da…, Fener seyircisi yeni öğrenmişti sanırım, birde, Beşiktaş, Fener bahçeyi kendi sahalarında yenince, hırslarını böyle alıyorlardı kendilerince. Beşiktaş’ın eski oyuncusu, şimdi de, Beşiktaş’a teknik direktör olmuştu, bu durumu hazmedeme/yemler, olmuştu belki de.
..Sanki futbolcuların aileleri iyi eğitim almış, zengin insanlarmış gibi.. Oysa eğitimli aileleri Saysak bir elin parmaklarını geçmez sayıları. Aileler, hayatlarını kurtarsın diye oğullarını futbola yönlendiriyorlar; futbolda çok iyi para var diyerek,okumayı ikinci plana itip,oğlum futbolcu olsun istiyorlar.Özellikle babalar, bu uğurda gözlerini kırpmadan para harcayanlar bile vardı, yeter ki oğlum futbolcu olsun...,futbol oynasın, belki bir topa sap olur diyerek..,
..Rıza, maç sonrası bir basın açıklaması yapmak zorunda kaldı insanlara. ’’Benim babam kapıcıydı, ama ben bunu hiç saklamadım ki’’. ’’Evet, ben de okuyamadım ama kendimi yetiştirdim, önemli olanda bu değimi?’’ Diyerek. İnsanların yaptıkları o ayıba bu şekilde yanıt vermişti Rıza ÇALIMBAY..
…Böyle bir açıklama yapmak zorunda değildi, ama Rıza alçak gönüllülük yapıp, bu açıklamayı yapmıştı. Rıza benim gençliğimin oyuncularındandı, çok sadece ve alçak gönüllülüğünü hep korudu. Herkes her şeyi yaptı ama Rızanın hiç yanlış bir hareketini duyan yazan olmadı. Beşiktaş’ta, futbola başlayıp, Beşiktaş’ta, futbolu bırakan ender futbolculardan birisiydi Rıza ÇALIMBAY.. Şimdi de bu büyük kulübe teknik direktör olmuştu ve bu başarı sadece alkışlanırdı bence. Nelerle uğraşıyoruz bir bakın hele.
…Gökhan, çok üzgündü. Her zaman böyle oluyor, ne zaman rekor kıracağız Beşiktaş’a yeniliyoruz, bak gene öyle oldu, bak gene Beşiktaş bizi yendi, dedi.
Ya boş ver oğlum, Fener bahçe takımı, yenilsin takma kafana.
Gökhan,, şampiyonluğun en büyük adayı biziz gene. İki kez yenilse, bir maçı alsak gene şampiyon biziz, dedi.
İyi o zaman, üzülmene gerek yok. Madem şampiyonluğunuz garanti, takılma olaylara bu kadar.
Karnın aç mı? Sen onu söyle bana bakalım..
Gökhan, hayır karnım aç değil, dedi.
İyi o zaman, ben yatıyorum, çok yorgunum ve hem de başım çok arıyor.
Gidip, mutfaktan iki tane ağrı kesici alıp, bir bardak suyla birlikte yuttum, sonrada gidip yattım. Bunu hiç yapmazdım, iki ilacı aynı anda hiç almamıştım, ama bu kez başım çok arıyordu ve hiç geçmiyordu ağrısı. Uyumamıştım henüz, baktım Serkan,geldi, derin bir nefes alarak, oh rahat- rahat uyurum bu gece deyip, uykuya dalmışım...
………………………………..18 / 4 / 2005 / pazartesi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.